Hüda Huseyni
Lübnanlı gazeteci-yazar ve siyasi analist
TT

Rusya'nın Gazze savaşındaki üç kartı!

Geçen yıl Kremlin de Gazze'de ateşkes çağrısında bulunan hükümetlere katıldı ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, şiddet düzeyinin "her iki tarafta da çok yüksek" olduğunu söyledi.

Putin suçu Hamas ya da İsrail'e değil, "ABD'nin Ortadoğu'daki politikasının başarısızlığına" yükledi. Ayrıca Ukrayna'ya gönderilen Batı silahlarının karaborsa yoluyla Filistinlilere karşı kullanılmak üzere İsrail'e ulaştığını da tahmin etti.

Yine geçen yılın sonlarında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya övgüde bulunurken, İsrail'in Gazze'de Hamas'a karşı savaşını Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle karşılaştırdı.

Pek çok önde gelen Rus yorumcu, analist ve politikacı, Batı'nın, Rusya'nın Ukrayna işgalini kınarken İsrail'i desteklemesindeki "çifte standardı" kınadı. İsrail ile Hamas arasında giderek alevlenen çatışmanın Putin için bir nimet olduğu kesin.

Ancak Putin, savaşan iki taraf arasında ince bir çizgide yürüyor. Ona göre Ortadoğu'daki savaş, yalnızca Washington'u kınamak ve uluslararası sistemde onu zayıflatmak için değil, aynı zamanda gerilimi azaltmada bir arabulucu olarak ortaya çıkmak, kendisini yeniden bölgede önde gelen bir oyuncu olarak öne çıkarmak için de olgun bir fırsatı temsil ediyor.

Analistler Rusya'nın daha sonra savaştan birden fazla açıdan faydalanacağını söylüyor. Şimdi Arap kamuoyunun ABD'yi kınaması Rusya için bir ödül. Putin, Gazze'deki çatışmayı ABD'nin Ortadoğu'daki konumuna zarar vermenin etkili bir yolu olarak görüyor. Muhtemelen ABD'ye zarar vermenin bir aracı olarak İsrail ile olan yolunda yaşanacak bazı tökezlemeleri kabul etmeye hazır; çünkü Rusya için Gazze çatışmasıyla ilgili temel amaç, ABD pahasına Arap dünyasında Rusya'nın nüfuzunu genişletmek.

Bu savaşın Putin açısından bir başka faydası da Batı'nın dikkatini Ukrayna'da devam eden çatışmadan uzaklaştırması, ABD hükümetini ve Avrupa başkentlerini, sınırlı kaynaklarını ihtiyaç sahibi iki müttefik İsrail ve Ukrayna arasında nasıl yönlendirecekleri konusunda zor kararlar almaya zorlaması.

ABD'nin Kiev'e tahsis ettiği silahların bir kısmını Ortadoğu'ya yönlendirebileceği fikri, Kremlin için aynı zamanda bir zafer anlamına da geliyor. Ortadoğu savaşı ne kadar uzun sürerse, İsrail'in top mermileri ve silahlı insansız hava araçları dahil olmak üzere, Ukrayna’da da yetersiz olan Amerikan silahlarına ihtiyaç duyma olasılığı da o kadar artıyor. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'ye göre Rusya, Avrupa'yı Ortadoğu'da taraflardan hangisini nasıl destekleyeceği konusunda kavgaya sürükleyerek de kazançlı çıkacak.

Zelenskiy, "Rusya, yeni bir acı ve ıstırap kaynağının küresel birliği zayıflatabilmesi, anlaşmazlıkları ve çelişkileri artırabilmesi ve böylece Avrupa'da özgürlüğü yok etmesine yardımcı olabilmesi için Ortadoğu'da bir savaşın alevlenmesine önem veriyor" dedi.

Önde gelen bir küresel petrol üreticisi olarak Rusya, Ortadoğu'daki dalgalanmaların ortasında yükselen ham petrol fiyatlarından zenginleşecek, bu ise temel olarak ihracatının değerini artıracak ve savunma için kendisine daha fazla finansman sağlayacak.

Putin için bir başka yararlı değişiklik de savaşın Biden yönetiminin Arap-İsrail ilişkilerini normalleştirmeye yönelik uzun süredir devam eden çabalarını muhtemelen durduracağı veya belki de bitireceği varsayımıdır. Moskova'da her zaman İbrahim Anlaşmaları’nın ABD hegemonyasına katkı sağlayan ve Rusya'yı bu oluşumun dışına iten tartışmalı bir proje olduğu yönünde bir görüş hakimdi.

Moskova ayrıca terör örgütü olarak kabul etmediği Hamas ile de güçlü diplomatik ilişkileri pekiştirmeye gayret etti. Rusya Dışişleri Bakanlığı ekim ayı sonlarında Hamas heyetinin Gazze'deki savaşı görüşmek üzere Moskova'daki yetkililerle bir araya geldiğini doğruladı. Halen Hamas'ın elinde bulunan rehineler arasında sekiz İsrail-Rusya vatandaşı da bulunuyor.

Bir askeri uzman, dikkatleri Ukrayna'dan İsrail'e çekiyor ve İsrail'e Batılı müttefiklerinin, özellikle de ABD'nin daha fazla ekonomik ve askeri destekte bulunmasının gelecekte Ukrayna'yı desteklemeyi daha az mümkün hale getireceğini söylüyor ve şöyle diyor: "Bu, Rusya'ya ve özellikle Putin'e barış yapıcı biri olarak görünme fırsatı veriyor." Ardından ekliyor: "Bir Hamas heyetinin Moskova’ya getirtilmesinde ve Rusya'nın İsrail'in Gazze'ye yönelik hava saldırısını kınamasında bu çabayı zaten görebilirsiniz."

Öte yandan ABD istihbaratı geçtiğimiz günlerde Wagner Grubu'nun, İsrail'in kuzey cephesinde baş düşmanı olan Lübnan'daki Hizbullah'a şu anda Suriye ordusunun cephaneliğinde bulunan kısa menzilli hava savunma sisteminden ibaret bir destek gönderme niyetinde olduğunu ortaya çıkardı.

Putin'in, Hamas'ın ilk saldırısında 1.200'den fazla İsraillinin öldürülmesi nedeniyle Netanyahu'ya başsağlığı dilemekte geciktiği dikkatleri çekti. Aynı zamanda Hamas, Rusya ile olan “dostluğunu” övüyordu ve hatta Moskova, neredeyse saldırıdan hemen sonra Hamas yetkililerinden oluşan bir heyeti ağırladı. Bu da İsrail'in büyük bir paniğe kapılmasına yol açtı. Bununla birlikte Putin, Moskova'yı Hamas ile İsrail arasında arabulucu veya potansiyel arabulucu olarak konumlandırmaya da çalışıyor ama Putin'in şu ana kadarki eylemleri göz önüne alındığında İsrail'in buna nasıl açık olacağını görmek zor. Zira geçtiğimiz hafta başka bir Hamas heyeti Moskova'yı ziyaret etti ve talepleri arasında şunlar vardı: Hamas'ın Gazze Şeridi'nin tek yöneticisi olarak kalacağına dair uluslararası garantiler ve İsrail'den suikastları durdurma sözü. Heyet ayrıca Ortadoğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı ile de görüştü.

Putin ve Netanyahu iktidarda oldukları süre boyunca onlarca kez bir araya geldi ve ilişkilerinin gücünün bir kanıtı olarak İsrail, Rusya'ya karşı Batı öncülüğünde uygulanan yaptırımları hiçbir zaman uygulamadı ve Kiev'e silah sağlamayı reddetti. Ancak iki ülke arasında diplomasi nasıl bir yön izleyecek olursa olsun, Hamas'a karşı savaş devam ettiği sürece, İsrail yakın zamanda Ukrayna'nın stoklarını destekleyebilecek bir konumda olmayacak ve bu da Putin için bir başka kazanç.

Bazı savunma uzmanları da tüm bunların Moskova açısından potansiyel bir sakıncası olduğunu öne sürüyorlar. Onlara göre savaşın İsrail-Rusya ilişkilerine zarar verebilecek olması bir dezavantaj.  Putin bundan kaçınmaya çalışacak ancak bu hedefe ulaşması imkânsız olabilir. İsrail'in müdahalesinin yanı sıra, Rusların Gazze ile ilgili Amerikan karşıtı mesajları dünyayı kaplıyor ve Putin'in, kimin tarafında olduğu konusunda zor bir karar vermesi gerektiği an gelecek.

Putin'in bu denklemi daha uzun süre koruyamayacağına ya da Netanyahu ve İsraillilerin bu aşamada İsrail ile uyumunu tam olarak beyan etmeyen ve göstermeyen herhangi her ülkeye hoşgörüsünü koruyamayacağı yönünde bir kanaat var.

ABD hem İsrail'e hem de Ukrayna'ya verdiği desteği yönetebilme gücüne sahip; özellikle de savaşların örneğin, Amerikan güçlerinin sahada olmasını gerektiren çatışmalara dönüşmesini önleyebilir ve NATO'nun 5. maddesinin Doğu cephesinde uygulanması senaryosundan kaçınabilirse.

Her ne kadar iki cephede savaşa katılmak kaynaklar üzerinde kesin bir baskı oluştursa da söz konusu iki çatışma için gerekli olan askeri teçhizat türü, çok fazla iç içe geçişi önleyecek kadar farklı.

Siyasi hazırlık cephesinde İsrail ve Ukrayna, ABD'nin çok yakın müttefikleri ve Biden yönetimi, Temsilciler Meclisi ve Senato'daki iç çekişmelere rağmen her ikisini de destekleme kararlılığını şimdiye kadar açıkça ortaya koydu. Ancak durum değişebilir ve belirsizliğe tabi.

Bazı ülkelerin gözünde, ABD'nin ve her dört yılda bir demokratik olarak yaşadığı iktidar değişiminin dezavantajlarından biri de ittifaklarının, niyetlerinin ve açıklanan stratejilerinin, gelecekteki herhangi bir yönetimin “kaprisleri” ile muazzam bir değişime tabi tutulması. Bir sonraki seçim ile hiç de basit olmayan bir şekilde dikte edilecek bu hazırlık ne kadar sürecek ve bir sonraki başkan kim olacak?