1971'de Fas'ta merhum Kral 2. Hasan'a karşı düzenlenen başarısız Suheyrat (Skhirat) darbe girişimine katılan Ahmed Merzuki, ömrünün uzun yıllarını Tazmamart hapishanesinde geçirdi. Cezaevinden çıktıktan sonra, kendisinin de katıldığı ve yoldaşlarıyla birlikte uzun yıllar geçirdiği hapishaneye sürüklendiği bu girişimin başarısızlıkla sonuçlanması nedeniyle Allah'a şükretti ve şunları söyledi: "Başarısızlığımız ülkemizin büyük başarısıydı. Eğer girişimimiz başarılı olsaydı bugün Fas; kanın, çatışmanın, sefaletin ve yıkımın yaşandığı başarısız devletler arasında yer alırdı." 1876'da General Porfirio Diaz Meksika'da iktidarı ele geçirdi. Kabinesi ile yaptığı ilk toplantıda masanın üzerine bir somun ekmek ve büyük bir sopa koydu. Bakanlarına şunları söyledi: "Benim politikam budur. Halkın tüm kesimleri bir somun ekmeğe erişebilmelidir ve kim bundan daha fazlasını arzularsa, şu anda masada gördüğünüz bir diğerine sahip olacaktır." 1913'te generalleri ona karşı çıktı ve onu aşağılayarak istifaya zorladılar.
Sudan'da, Ömer Hasan el-Beşir'in, Sudan İslami Hareketi lideri Hasan et-Turabi’nin desteğiyle Sadık el-Mehdi hükümetine karşı düzenlenen darbesinin ardından Turabi, Büyük Medeniyet Projesi olarak adlandırdığı, İslam'ın tüm Afrika ülkelerinde yayılmasını amaçlayan planını sundu. Carlos ve Usame bin Ladin dahil dünyanın en kötü teröristlerine kucak açtı ve Addis Ababa'da Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'e suikast girişiminde bulundu. Sularla dolu bereketli bir toprak olan Sudan, yoksulluğa ve sefalete sürüklendi, darbeler yapıldı, savaşlar çıktı. Korkunç iç savaş, Allame Hasan et-Turabi'nin medeniyet projesinin ürettiği en büyük intihar projesi haline geldi. Hezeyan kümelerinin boyutları vardır. Bazıları komedi ve trajedinin ağırlığını taşır.
Afrika kıtası, dünyayı güldüren, milyonlarca insanı ağlatan, delilerin illüzyonlarının katliamlara dönüştüğü, binlerce masum insanın katledildiği, aç bırakıldığı illüzyonlar tarihinin ağaçlarını taşıdı. Kendisini Orta Afrika Cumhuriyeti halkının imparatoru ilan eden ve ülkenin servetini elmas tacının yapımına harcayan, sessiz kalan veya ona alkışlamayan herkesi öldüren İmparator Jean-Bédel Bokassa, delirişinden yıllar sonra devrildi ve kaçtı, ancak yoksulluk ve kan ülkeye yerleşti, bugüne kadar da terk etmedi.
Kümedeki en büyük tane ise Kral, Mareşal, Komutan ve boksör Idi Amin idi. Afrika'nın en büyük bilge adamlarından biri olan eğitimli lider Milton Obote'ye karşı çıktı. Hacı İdi Amin, Asya kökenli tüccarların zenginliklerine el koyup, dükkânlarını halka açarak yağmalatmış, tüm gıda ve tıbbi malzemelerin pazarlardan kaybolmasına, doktorların, öğretmenlerin ve mühendislerin ülkeden göç etmesine neden olmuştu. Efsanevi mareşal bununla da yetinmemiş, büyüklüğünün tavanını yükseltmiş ve sömürgeci beyazlara yönelik tahkir ve küçümsemenin bir ifadesi olarak Uganda'da yaşayan bir grup Avrupalıya kendini omuzlarında taşımalarını emretmişti. Mareşal'in büyük yanılsamaları sınırları aşmıştı. Britanya Kraliçesi'nin, kendisiyle evlenme onuruna sahip olup, Büyük Britanya Kraliçesi titrinin üzerine çıkmasını sağlayacak konuma ulaşmak için kendisine gelmesini emretti.
Bu vurucu güçten İsrail nereye kaçabilirdi? Onu ortadan kaldırmak için devasa ordusunu İsrail’e doğru hareket ettirmeden önce onu uyarma nezaketinde bulundu. Ona kaçacak bir yer bulması için yirmi dört saat süre verecek kadar da nezaket gösterdi.
Gambiya Cumhuriyeti'nde motosikletle ordu kampları arasında mesaj taşıyan Fakih, Şeyh ve Doktor, Çavuş Yahya Jammeh, seçilmiş devlet başkanına darbe yaptı. Bir elinde uzun bir tespih, diğer elinde kocaman bir sopa tutan Jammeh, kanser, AIDS, tüberküloz ve diğerleri dahil tüm hastalıklara karşı ilaçlar icat ettiğini duyurdu. Bütün ülkenin tek ve en büyük doktoru oldu. Eşsiz başkan ve mucize doktor, gece bir rüya gördü, sabahleyin ülkede başkanlık seçimi yapacağını duyurdu. Seçimler yapıldı ve bilgin, şeyh, başhekim seçimi kaybetti. İktidarı, kazanan adaya devredeceğini duyurdu ancak yeni rüyasında bambaşka bir şey gördü. Halkına, onsuz bir çıkış yolu olamayacağı için onlarla kalacağını duyurdu. Eski Nijerya Devlet Başkanı Obasanjo onu telefonla arayarak “Eğer iktidarda kalma kararından geri dönmezsen, seni tutuklayıp hapse attırmak için bir askeri birlik göndereceğim” dedi. Yahya Jammeh, devlet hazinesindeki tüm parayı kutulara koyup, yanına alarak ülkeyi terk etti. Hezeyan ağacının dalları tarihe uzanıyor. Geçmişte meyveleri birçok kişinin başına düştü. Ancak bu tuhaf ve korkunç ağaç hala yaşamaya devam ediyor.
Avrupa'yı kontrol altına alma hayali kuran Fransız İmparatoru, devasa ordusunu Rusya'ya gönderdi ve ömrü tarihin en büyük kar mezarında sona erdi. Yetim Çavuş Adolf Hitler, Avusturya'da yapıp sattığı resimlerle geçinen bir ressam olmak istiyordu ama başaramadı. Alman ordusuna girdi, Birinci Dünya Savaşı'na katıldı ve yenilginin acısını yaşadı. Rüyalarının ve hezeyanlarının alanı, Viyana'da genç bir dilenciyken yapmayı hayal ettiği tablonun karesinden daha büyük hale geldi. Yaralı, sefil çavuş, mayınlı bir hezeyan olarak, mağlup, zavallı, parçalanmış Almanya'nın başına düştü. Hezeyan tohumları umutsuzluk ve hüsranla doludur. Orada büyür ve gelişir. Takıntılı ve hüsrana uğramış çavuş, büyük filozofların, sanatçıların ve mucitlerin olduğu ülkelerde iktidar saflarına yükseldi. Çavuş, generalleri kontrol etti, milyonları askere aldı ve modern uçaklar, tanklar ve toplar üretti. Çekoslovakya'yı, Polonya'yı, Fransa'yı ve geri kalmış ülkeleri işgal etti. Hezeyan, daha da büyüdü ve daha tehlikeli hale geldi. Geride izler bırakan bu hezeyanın renklerini püskürttüğü bir başka tuval, dünya haritasının en büyük ve en zengin ülkesi olan Sovyetler Birliği'ydi. Kuvvetlerini ve tüm askerleri, araçlarıyla birlikte Sovyetler Birliği'ne doğru gönderdi. Komünist ve kapitalist rakipler Hitler'e karşı ittifak kurdu. Almanya yok edildi, kadın-erkek milyonlarca vatandaşını kaybetti. Bir konuşmasında bin yıl yaşayacağını söyleyen sanrılı Çavuş Hitler, Üçüncü Reich'ın başkenti olan yıkılmış Berlin'deki karanlık deliğinde intihar etti.
Ölümcül yanılsamalar, dünyanın birçok bölgesinde hâlâ yaşıyor ve hezeyan tohumları hayalperest maceracıların kafalarına düşüyor. Savaşlar başlatıp yıkıma neden oluyorlar. Bugün bu dünyanın uçsuz bucaksız diyarında delilerin kafalarında büyüyen, orayı cesetlerle, yıkımla, dolduran illüzyon ağacının yaptıklarını görüyor, duyuyor ve okuyoruz.