Geçen hafta içerisinde vefat eden Alev Alatlı Hanımefendi’nin dillendirmesi ile gündem olan ve vefatı dolayısıyla tekrar tekrar ifade edilen “Yasal olan helal değildir.” sözü insanların hiç unutmamaları gereken bir ilkedir. İlke diyoruz çünkü dinde meşru olup helal olmayan herhangi bir şey yoktur. Din bir taraftan bir şeyi meşru-yasal olarak nitelerken diğer taraftan helal değildir diye nitelemez. Peki günümüz toplumlarında neden böyle bir şeyle karşılaşmaktayız, sorusunun cevabı bellidir. Çünkü günümüz yasaları helal ve haramı dikkate alarak düzenlenmiş değildir. Helal ve haram kavramları dini kavramlardır. Bu sebeple din ve din adına yasama yapanlar bu hususları dikkate almak mecburiyetindedirler. Seküler bir anlayışla yasa yapanlar ise sadece kendi kafalarına göre yapmış oldukları kanunları dikkate alarak karar vermektedirler.
Seküler yasalarda-kanunlarda helal ve harama yer yoktur. Örneğin; alkollü içecekleri yasal şartlara göre üretip satanın yaptığı yasaldır. Fakat helal-haram ölçüsüyle değerlendirildiğinde helal değildir. Elde ettiği kazanç haramdır. Keza “vergilendirilmiş kazanç kutsaldır.” mantığıyla bakıldığında gayrı meşru bütün işler vergileri ve yasal izinleri alındığı sürece herhangi bir problem yoktur ve yasaldır. Bu nedenle 90’lı yıllarda toplamda altı kez vergi şampiyonu olan ve otuz yedi genelev işleten birisi kendisine yöneltilen eleştirilere “Çalmıyorum, çırpmıyorum, sattığım kadınların vergisini son kuruşuna kadar ödüyorum. Demek ki namuslu vatandaşım.” yanıtını veriyordu.[1]
Rahmetli Alev Hanım bir konuşmasında da benzer şeylere vurgu yaparak “Her yasal olanın helal olmayacağını” ifade ediyor ve şunları söylüyordu: “Helalleşmek mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır. Çünkü her yasal hak helal değildir ve olamaz. İflas eden kardeşimizin haraç-meraç satışa çıkarılan evini satın almanız yasal olabilir ama helal değildir. İmar ruhsatı olan bir müteahhit şehrin ufkuna tecavüz ederken yasal olarak yaptığı iş suç olmayabilir ama yaptığı helal değildir. Keza raf ömrünü uzatmak için ekmeğin içine kanserojen madde koyan fırıncının yaptığı, formülü ambalajın üzerine koyduğu sürece, yasal dolayısıyla suçsuz ama helal değildir. Ve son olarak bir kalem darbesiyle ergenleri sokağa döken yazar, alevler afakı sardığında suç mahallinde değilse ve olayları evinden seyrettiğini ispat edebiliyorsa yasal olarak suçsuzdur ama yaptığı helal değildir.”[2]
Ayrıca seküler hukuka göre yasal olan ama helal olmayan faiz,[3] yine gıda yönetmeliklerine göre yasal ama dini değerlere göre helal olmayan üzerine Allah’ın adı anılmadan veya Allah’tan başkasının adına kesilen hayvanlar,[4] domuz eti ve benzeri hususlar yasal olabilir ama helal değildir. Görünürde usule uygun olarak yapılan bir ihaleyi önceden elde edilen bilgiler sayesinde en uygun teklifi vermek helal değildir. Siyaset ile meşgul olma sebebiyle yatırımların nereye yapılacağı bilgisine sahip olunduğu için oraları önceden satın almak veya sahip olunan arazilerin aşırı değer kazanması için yatırımları özel olarak o bölgelere yapmak yasal görünse de helal değildir.
Bütün bunların insanlar tarafından yapılacağını bilen Yüce Yaratıcı onları uyarmış ve uyarıları dikkate almadıklarında nelerle karşı karşıya kalacaklarını bildirmiştir. Yeme içme ve kazanç konusunda şu temel ilkeleri koymuştur:
“Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helâl ve temiz olanlarından yeyin…”[5]
“Ey iman edenler! Eğer gerçekten bir tek Allah’a kulluk ediyorsanız, size bahşettiğimiz helâl ve temiz yiyeceklerden yiyin ve yalnızca O’na şükredin!”[6]
“Ey iman edenler! Gerek çalışarak kazandığınız gerekse yerden sizin için çıkardığımız nîmetlerin temiz ve helâl olanlarından Allah yolunda harcayın. Size verildiğinde yüzünüzü buruşturmadan almayacağınız döküntü, bozuk, çürük ve değersiz malları sadaka olarak vermeye kalkışmayın…”[7]
“Birbirinizin mallarını haksız yollarla yemeyin! Başkalarının sahip olduğu mallardan bir kısmını ele geçirmek amacıyla -hem de bunun günah olduğunu bile bile- sakın hâkimlere ve yöneticilere rüşvet teklif etmeyin.”[8]
Helal olmayan şeyler ve haksız elde edilen kazançlar, insanı ahirette sıkıntıya sokacak konulardan[9] biridir. Bu sebeple ahirete iman edenler, kendilerini orada sıkıntıya sokacak davranışlardan kaçınmakla yükümlüdürler. Zira, “Allah'a döndürüleceğiniz, sonra da herkese hakkettiğinin eksiksiz verileceği ve kimsenin haksızlığa uğratılmayacağı bir günden sakının.”[10] ayetini ve Hz. Peygamberin; “Bazı insanlar, Allah’ın mülkünden haksız bir şekilde mal elde etmeye girişirler. Hâlbuki bu, kıyamet günü onlara bir ateştir…”[11] buyurmasını dikkate alırlar. Uyarıları dikkate almayan ve haksız yollarla mal kazanmaya devam edenleri Allah Teâlâ “ateşe koyacağını ve bu işin Kendisi için çok kolay olduğunu”[12] ifade eder.
Unutulmamalıdır ki işlerimizi yaparken sadece yasal olanı dikkate almak yetmez aynı zamanda helal olanı da gözetmek gerekir zira her türlü haram rızık ve haksız kazancın hem dünyada hem de ahirette sahibine olumsuz yansımaları olacaktır.
[1] https://www.milliyet.com.tr/gundem/genelev-patronu-vergi-rekortmeni-6191980 Erişim tarihi: 04.02.2024
[2] https://www.youtube.com/watch?v=t9lF4PVC7Dg Erişim tarihi: 04.02.2024
[3] Al-i İmrân 3/130
[4] el-En’âm 6/121
[5] el-Bakara 2/168
[6] el-Bakara 2/172
[7] el-Bakara 2/267 ayrıca bkz: Taha 20/81
[8] el-Bakara 2/188
[9] Nisâ 4:2.
[10] el-Bakara 2/281.
[11] Buhârî, Humus 7.
[12] en-Nisâ 4/30.