Libya'da 17 Şubat 2011 ayaklanmasının 13. yıldönümünü kutlamaya yalnızca birkaç gün kaldı. Başkent Trablus'ta hazırlıklar yakın zamanda başladı ve yavaş ilerliyor. Şehitler Meydanı'nın ortasında ünlü Atlı Çeşme'nin yanında, yapımına geçtiğimiz iki gün içinde başlanan devasa bir sahne kuruluyor. Sahneyi inşa etmekle görevlendirilen şirket görünen o ki Türk menşeli. Kişisel merakım beni sahneye yaklaşmaya itti ve bu sırada işçilerin Türkçe konuştuklarını duydum. Sahnenin konumu, büyük bir sanatsal kutlama olacağını gösteriyor. Libya'da bu tür kutlamalar için Kızıl Saray'ın meydana bakan duvarı önünde, genellikle birkaç gün içinde bir sahne hazırlamak, komutanların, diplomatik kadroların ve misafirlerin pozisyonlarına uygun lüks koltuklarla donatmak adettendir. Ama bu yıl için hazırlanan sahnenin biçimi, Başbakan, Başkanlık Konseyi Başkanı veya başkaları tarafından yapılacak konuşmalar için bir kürsü ve mikrofon ile donatılmış bir siyasi programın olmayacağını gösteriyor.
Öte yandan haberler, Genel İstikrar Teşkilatı'nın Terörle Mücadele Teşkilatı olarak bilinen başka bir silahlı gruba karşı gerçekleştirdiği askeri operasyondan bahsediyor. Operasyon Trablus'un 80 kilometre güneybatısındaki Giryan şehrinde gerçekleştirildi. Haberler, İstikrar Teşkilatı güçlerinin diğer grubu ortadan kaldırdığını ve karargahını yıkıp yok ettiğini teyit ediyor. Operasyonun ramazan ayının başlangıcına yakın bir zamanda gerçekleşmesi, silahlı grupların son yıllarda bu ayda birbirleriyle hesaplaşmaya giriştiği göz önüne alınarak vatandaşlar arasında korku yarattı.
Pek çok söylenti ve dedikodu var ve çok çabuk yayılıyorlar. Son söylenti, Başbakan Sayın Abdulhamid Dibeybe ve müttefikleri ile Libya Merkez Bankası Başkanı Sıddık el-Kebir ve müttefikleri arasında keskin bir anlaşmazlığa işaret ediyor. Söylentiyi güçlendiren en dikkat çekici delillerden biri de Libya bankalarının nakit sıkıntısı çekmesi. İkinci delil, karaborsada doların fiyatının ciddi oranda artması; doların fiyatı neredeyse 7 Libya dinarı değerinde. Vatandaşlar sabırla Libya Merkez Bankası Başkanı'nın yıllık kişisel ihtiyaçlar için döviz satın alma sistemini işleme açma sözünün yerine getirilmesini bekliyorlar. Başkan bu kez her vatandaş için belirlenen limitin 4 bin doları geçmemesine karar verdi. Bu da devletin mali durumunun zor olduğunun bir başka göstergesi. Zira önceki yıllarda limit 10 bin dolardı. Vatandaşlar, Libya Merkez Bankası'nın internet sitesindeki dolar satın alma başvuru formunu doldurmakta acele ediyorlar. Daha önce bu süreç çeşitli bankalar aracılığıyla yürütülüyordu. Bu yılki değişiklik, Merkez Bankası Başkanı'nın diğer bankalara olan güvenini yitirdiği ve sürecin Merkez Bankası kanalıyla ve onun gözetiminde yürütülmesine karar verdiği anlamına geliyor. İnsanlar, Libya para birimi cinsinden belirli bir meblağı banka hesaplarına yatırdıktan sonra, döviz cinsinden meblağın banka kartlarına yüklenmesini bekliyorlar. Ama henüz böyle bir şey yok ve Fırıncılar Sendikası Başkanı’nın yerel medyaya yaptığı açıklamaya göre fırınlara verilen unun fiyatına zam geldi. Ekonomi Bakanı Sayın Muhammed el-Huveyc ise bunu yalanladı.
Özellikle mübarek Ramazan ayı yaklaşırken, Sayın Dibeybe ile Kebir arasında kapalı kapılar ardında ne gibi anlaşmazlıkların yaşandığını kimse bilmiyor. Tüccarlar, gerekli gıda malzemelerini ve malları ithal etmek için döviz cinsinden mali teminatların ödenmesini bekliyorlar.
Şubat ayaklanmasının 13. yıldönümü kutlamalarının halk arasında gözle görülür şekilde bir yankı bulmaması dikkat çekici. Vatandaşların bankalarda nakit likidite eksikliği konusundaki endişeleri ve kaygıları, dikkatleri bu konuya yönelmekten alıkoydu. Dikkatler, mal ve temel gıda maddelerinin fiyatlarındaki yükselişe odaklandı. Bu endişe yerel radyo ve televizyon kanallarındaki programlara da yansıdı. Ülkede ekonomik durumun kritik bir dönemden geçtiği ve siyasi krizde olası bir atılımın ufukta belirmediği, siyasi krizlere eşlik eden gerilimlerin genel durumun karmaşıklığını artırdığı, tartışmaya ve yorumlamaya gerek duyulmayacak kadar aşikâr.
Ayaklanmanın 13. yıldönümünde Libya kendini aynı karede sıkışmış bir halde buluyor ve ufukta herhangi bir değişim emaresi görünmüyor. Kaderini belirlemede ilk ve son söz sahibi, silahlı olanlar ve fiili otoriteyi dayatanlar olmaya devam ediyor.