Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Kim meyve veren ağaca taş atarsa...

60 yıldır Yemen ile beni bağlayan arkadaşlıklar ve dostluklar var. Yemen halkının alçakgönüllülüğü nedeniyle bu dostların arasında cumhurbaşkanları, başbakanlar ve büyükelçiler de bulunuyor. Bunlar arasında şu isimleri sayabilirim; Kuzey Yemen’in profesör cumhurbaşkanı Ahmed el-Numan, Güney Yemen’in tarihçi cumhurbaşkanı Ali Nasır Muhammed, Dr. Muhsin el-Ayni ve Dr. Muhammed Said el-Attar. Cumhurbaşkanı Ayni, Şam'a ‘yoldaşlarını’ görmek için gittiğini, Beyrut’a ise dostlarını görme zevkini tatmak için geldiğini büyük bir içtenlikle söylerdi.

Bir keresinde, Yemen’in birleşmesinin deklare edilmesinin arifesinde New York'ta bulunuyorduk ve Ayni beni Brooklyn'deki Yemen topluluğunun kutlamasına götürmüştü. Orada bulunanlar misafiri yani beni sanki Haşid, Bakil, Hamdan, el-Ma’afer, el-Sahul, Yarim, Şar’ab, Zamar, Zabhan, Haraz, Barakiş, Sanhan, Havlan, el-Tayyal, Yafa, Lavdar, Tarim ya da Havf’tan biriymişim gibi karşıladılar.

Bu şiir gibi isimlerin çoğu, Dr. Reşat Muhammed el-Alimi'nin (Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı) ‘Yemen'de Anlaşmazlıkları Çözmenin Geleneksel Yöntemleri’ (Arvaka Vakfı) başlıklı ilginç kitabından alıntılanmıştır. Kitap, Yemen ile ilgili bilgimi artırdı ve aynı zamanda Yemen meselesini daha anlaşılmaz hale getirdi. Sihirbaz Ahmed Numan’ın yönetimde olduğu 70’li yıllardan beri Yemen dağlarını tanımaya çalışıyorum, sonra Lübnan dağlarında olduğumu keşfediyorum. Örneğin Başkan Alimi kitabında örflerin önemini şöyle açıklıyor: “Yazılı örf kurallarına göre, meyve yüklü bir ağaçtan meyve çalmanın cezası, çalınan şeyin iadesidir. Ağaçlarına ve mülküne yapılan saldırı nedeniyle mağdur olan kişiye itibarını iade etmek için bir kurbanlık hayvan ile birlikte çalınan miktarın dört katının ödenmesi ise nezakettendir.”

Bir insanın kendi toplumuna karşı bir kusur işlemesi durumunda örf ve adetlerin verdiği cezalar doruğa ulaşıyor ve bunlar bence başka hiçbir devlet veya ülkede benzeri olmayan cezalar. Dr. Reşat Alimi şöyle anlatıyor: “Örf kurallarının en önemli cezalarından biri, ayıplama, eleştirme ve kınama ile başlayıp, her konuda dışlama, kovma ve sosyal boykota varan cezadır. Bu cezayı alan kişi düğünlere katılmasının yasaklanması ile başlayıp pazarlara girmesinin yasaklanmasına kadar uzanan çeşitli yasaklar ile karşılaşır. Aynı şekilde sosyal boykot, cezalı kişi kurallara uyana kadar kendisinden alım-satım yapmama noktasına kadar da varabilir.”

Her detay için yasalar var. Örneğin birilerini öldürme suçunu işleyenlerin cezası şöyle; “İki kişi birisini öldürdüğünde, bunlardan birisi öldürüleni tutup diğeri öldürmüşse, birlikte öldürmüş olmalarına rağmen ceza üçe bölünür. Öldüren üçte iki, tutan üçte bir ile cezalandırılır.” Başkan Alimi üçe bölünenin diyet (kan parası) olduğunu açıklar.

Öyle görünüyor ki, Yemen'de pek çok gelenek İslam'dan önceki haliyle hâlâ devam ediyor ve kabile ruhu pek çok gelenekte baskın durumda, çünkü geçmişte insanların hayatlarını düzenleyen oydu.

Bu küçük sorun, daha büyük sorun ise Yemen devletinin hâlâ içinde bulunduğu durum, yaşadığı trajediler ve Yemen'in bir zamanlar gıpta edilen mutluluğuna dönüşünün önündeki engellerdir.