Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 2017 yılında Fransa cumhurbaşkanlığı görevini üstlenmesinin ardından Sorbonne Üniversitesi'nde uzun bir konuşma yaparak Avrupa Birliği'ne (AB) ve Avrupa'nın dünyadaki rolüne ilişkin görüşlerini anlatmıştı. Bu konuşma sırasında, Avrupa'nın ortak borcu fikri çağrısı gibi gerçeğe dönüşen pek çok fikir sunmuştu. O dönemde ortak borç fikrinin hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği söylenmişti ama AB'nin yaklaşık 800 milyar avro topladığı salgın sırasında bu fikir fiilen gerçekleşti. Macron ayrıca o dönemde dijital eserlerin telif hakları, ortak vergi ve diğer konular gibi birçok ihtiyacın gerçekleşeceğini tahmin etmişti. Bunlar da yine AB’nin dijital hizmetler sistemi ve karbon vergisi gibi çıkardığı bir dizi düzenleme ile gerçeğe dönüştü.
Yaklaşık iki hafta önce Macron aynı yerde ama Fransa'da popülaritesinin azalması nedeniyle daha az katılımla, yarı boş amfide bir konuşma daha yaptı. Konuşmasında Avrupalıların karşılaştığı zorluklara ve Avrupa'nın dünyadaki konumuna odaklandı. Konuşmasına iki özellik damga vurdu ve bunların ilki kötümserlikti. Macron, Avrupa'nın diğer güçler ile rekabet edebilmesini sağlayacak gerçek önlemler almaması halinde, ölümün eşiğinde olacağı uyarısında bulundu. İkincisi ise açık sözlülüktü, çünkü ABD ile hem askeri hem de ticari açıdan açıkça çatışıyordu.
Macron, askerî açıdan Avrupa'nın stratejik olarak ABD'den bağımsız olması gerektiğini ve kimseye tabi olamayacağını vurguladı. Bunun önemini, Avrupa'nın en büyük güvenlik sorunu olarak nitelendirdiği Rusya-Ukrayna savaşı gölgesinde açıkladı. Macron, Avrupa'nın savunma bütçelerinin Avrupalı olmayan üreticilere gittiğini açıklayarak, Avrupa'nın askeri sanayilerinin desteklenmesini önerdi. Avrupa’nın “güvenilir savunma güçleri” oluşturmak için ekonomik koruma önlemleri almakla suçlansa bile, Avrupa sanayilerini desteklemesi gerektiğini söyledi.
Bu önerisi karşısında Macron’un Fransa'daki askeri endüstrilerin tarafını tuttuğu söylenebilir, ancak her halükârda bu Avrupalı endüstrilerin çıkarınadır. Macron daha önce de 2019 yılında, NATO’nun "beyin ölümü"nün gerçekleştiğini söylemişti. Bunu söylediğinde, Avrupa'yı NATO'ya maddi destek konusunda ABD'nin cömertliğine güvenmekle suçlayan eski ABD Başkanı Donald Trump ile işler kızışmıştı.
Macron, ABD'yi ekonomik açıdan açıkça küresel ticaret kurallarına uymamakla suçlayarak, Avrupa'ya ticaret politikasını gözden geçirme çağrısı yaptı.15 yıldan fazla bir süre önce var olan küresel ticaret sistemlerini eleştirdi. Dünyanın iki büyük ekonomik gücünün, ekonomik korumayı güçlendirerek ticaret kurallarına dikkat etmeme kararı alırken, Avrupa endüstrisinin açık ve aşırı denetimli kaldığını belirtti. Fransa Cumhurbaşkanı, Avrupa'yı da aynısını yapmaya çağırarak, yaşlı kıtanın diğer güçlerle rekabet halinde olduğunu ve tıpkı Çin ve ABD gibi, satın alırken Avrupa'da üretilen ürünleri tercih etmesi gerektiğini vurguladı.
Macron, Avrupa Merkez Bankası'nın yetkilerinin para politikası ve enflasyon hedeflemesinin ötesinde artırılması gibi bir dizi öneri de sundu. Bilhassa yeşil enerjiye olan bağımlılığı artırmayı amaçlayan Avrupa planları, bunun sonucunda yaşanabilecek fiyat artışı ve bunun Avrupa ülkelerinin dünya ülkeleri ile ekonomik rekabet edebilirliği üzerindeki etkisi çerçevesinde, Merkez Bankası’nın yetkilerinin enflasyon ile doğrudan bağlantılı oldukları için büyüme oranlarını ve iklim politikasını da hedeflemesi gerektiğini söyledi. Ayrıca, Avrupa'nın 2030 yılına kadar beş stratejik alan olan yapay zekâ, kuantum hesaplama, uzay, biyoteknoloji ve yenilenebilir enerjide küresel bir lider haline gelmesi amacıyla özel finansman stratejileri başlatmasını önerdi.
Macron'un konuşmasını önemli kılan husus, 2017’deki konuşmasında dillendirdiği beklentilerinin bir kısmının gerçekleşmesi ve şu anki konuşmasının en öne çıkan başlığının "Avrupa milleti için duyduğu kaygı" olması. Macron, Çin'de üretim, ABD'nin Avrupa’yı savunma yetkisi ve Rusya'dan enerji temin etme döneminin sona erdiğini açıkça dile getirdi.
Avrupa'nın diğer ülkeler ile ilişkilerini kendi başına kurması gerektiğini savundu ki bu, Avrupa ülkeleri liderlerinin ABD'ye bağımlılıktan şikâyet ederken nadiren dile getirdikleri bir eğilim. Macron ABD başkanlık seçimlerinden ve bunların sonuçlarından bahsetmeyi de ihmal etmedi ve Trump'ın başkanlığa dönmesi durumunda neler olabileceğine dair imalarda bulundu.
Macron 2017'deki konuşmasında iyimser olsa da şimdiki konuşmasında karamsar bir tavır takınarak, "mücadeleye hazır değiliz" ve "Avrupa yok olmanın eşiğinde" gibi uyarılarda bulundu. Avrupa'nın gerçek anlamda rekabetçi ekonomik, askeri ve teknik güçlere sahip olmadan dünyada “yasa koyucu” konumunu aldığı sonucuna varan birçok stratejik raporda da bu uyarılar yer alıyor!