Cemal el-Keşki
TT

Çalkantılar yılında küresel seçimler

Savaşların koru olan Gazze iki yıl arasında uzanıyor ve halen devam ediyor. Bu zamansal uzama en tehlikelisi değil, asıl zor olan coğrafi genişleme; çünkü “Gazze koru” siyasi alanın tutuşmasına ve uluslararası zamanın karışmasına yol açtı.

Gazze'deki savaş felaketi, yaklaşık 4 milyar insanın yaşadığı, 60'tan fazla ülkenin seçimini yapacağı yeni bir dünyanın açılışıyla aynı zamana denk geldi. Bu 4 milyar insanın 2024'teki misyonu, uluslararası sistem sahnesini sandıklar aracılığıyla yeniden şekillendirmek.

Bilhassa aralarındaki dört büyük güç, başkanlık ve genel seçimlere sahne olacağı için, bu gerçekleşebilir. Bu güçler yani Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Rusya ve Hindistan, karar verici, uluslararası sahnede nüfuz sahibi ülkeler ve içlerinden bazıları BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi. Mesaj açık; tarih, sandık önünde kimseye yardım etmez. Geleceğe oy vermek iradeyi, doğru muhakemeyi ve keskin bir görüşü gerektirir. Öte yandan bu seçim dönemine anormal bir atmosfer eşlik ediyor.

Bu, tarihsel bir tesadüf mü yoksa coğrafi bir irade mi?

Haritalar önümüzdeki çalkantılı yıllarda kendilerini kimin yöneteceğini seçmeye hazırlanıyor. 2024 yılı, çatışan uluslararası sahnenin dayattığı pek çok kronik savaşı miras alan bu yılların ilki.

24 Şubat 2022'de başlayan Rusya-Ukrayna savaşı, Soğuk Savaş atmosferini yeniden canlandırarak İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden sonra topraklarında savaşlar yaşama kavramını hafızasından çıkarmış yaşlı kıtanın hesaplarını karıştırdı.

Bu savaşın yansımaları Çin'in küller altında uyuyan korlarını canlandırdı ve Tayvan, Pekin ile Washington arasında bir saatli bomba gibi belirdi. Japonya, İkinci Dünya Savaşı'nın arifesinde yazdığı ve Amerikalı General MacArthur tarafından metni değiştirilen pasifist anayasasından sonra sonsuza kadar kurtulduğunu sandığı savaş atmosferine geri döndü. Japonya Batı kampının yanında yer alarak kendisini Rusya ve Çin ile yaşanan siyasi ve diplomatik çatışmanın merkezinde buldu. Japonya'nın kendi egemenliği altındaki kuzey topraklar olarak adlandırdığı ve İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana işgal altındaki toprağı olarak gördüğü dört Kuril Adası hikayesi yeniden gündeme geldi. Buna karşılık Rusya, dört adanın kendi topraklarının ayrılmaz bir parçası ve konunun tartışmaya kapalı olduğunu vurguluyor. Ukrayna savaşının başlamasının ardından adalar üzerinde kapsamlı askeri tatbikatlar da gerçekleştirdi.

Savaş enfeksiyonu yayılıyor. 1945'te dünyada atom bombası atılan tek ülke olduğu için, nükleer silahları yasaklayan Japonya, nükleer silahlara sahip olmayı düşünüyor.

Bu noktada en tehlikeli olan ise bu gerilimli atmosferin kitle imha silahı kullanma tehdidi kültürünü doğurmuş olması. Geçen yüzyılın altmışlı yıllarının başlarında Küba'daki Domuzlar Körfezi'nde Sovyet füzeleri krizinin patlak vermesinden yarım yüzyıl sonra, Doğu ile Batı arasında karşılıklı nükleer silaha başvurma açıklamaları yapılıyor.

Tehdit treni hangi kıtada duracağı bilinmeden hareket etti.

Ancak tehdidin gıda tedarik zincirlerini, küresel ticari aktivizmi de kapsadığı, uluslararası kurumların duvarlarında büyük gedikler açtığı ve dünyanın kendi içinde bölünmüş göründüğü kesinlikle biliniyor. Bu da, büyük dünya ülkeleri liderlerinin sıklıkla söylediği gibi, dünya düzeninin yıkımına, parçalanmasına ve yeni bir dünya düzeninin inşasına işaret ediyor.

2024 yılının mirası, tehlikeli çatışmalardan birini içeriyor, o da 7 Ekim 2023'te Filistinliler ile İsrailliler arasında Gazze'de patlak veren çatışma. Zira Gazze'deki savaş bu kez önceki turlarına benzemiyor, semptomları farklı ve geleneksel ilaç bu turunda silahları susturmayı başaramadı.

Savaşın yankıları Gazze'nin küçük alanının ötesinde de etkiler yarattı ve bu etkileri Güney Lübnan'da, Suriye'de, Irak'ta, Kızıldeniz'de gördük.

Gedikler genişliyor ve bunu ne büyük ülkelerin ne de küçük ülkelerin savaşı durdurmak için bir karara varamadıkları Güvenlik Konseyi toplantılarında gördük. Uluslararası Adalet Divanı'nda, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda, Dünya Sağlık Örgütü'nün, kadın ve çocukları savunan kuruluşların uyarılarında bunu dikkatle takip ettik.

Bu seçim yılının vesayeti altına giren ağır miras, Sudan iç savaşının trajedisini de beraberinde getirdi. Keza Libya'daki istikrarsızlığı, Yemen'de, Suriye'de, Lübnan'da, Irak'ta, hatta bazı Kuzey Afrika ülkelerinde Arap Baharı olarak adlandırılan olayların belirtilerinin tam olarak atlatılamaması halini de yanında taşıdı.

Uluslararası düzenin olası kaderi artık sandıkların elinde ve etkili uluslararası güçlerin kafası karışık. Washington, Moskova, Yeni Delhi ve Londra mevcut parti liderleri ile mi devam edecek yoksa bize miras kalan savaşları ve krizleri yatıştırmaya, uluslararası sistemin kanını tazelemeye çalışan yeni baskı liderler mi sunacak?

Görünen o ki görev zor ancak imkansız değil. Bu aşama, tüm bu savaşları devretmek, uyarlamak, onlarla bir arada yaşamak için değil, onları bir anda bitirmek için irade, etki, güç ve esneklik gerektiriyor.

Gerçeğin deneyimleri, siyasi ağrı kesicilerin istikrar damarlarını kapattığını ve uluslararası toplumun barış içinde bir arada yaşayamadığını veya kendini güvende hissedemediğini, aksine, ağrı kesicilerin uluslararası sahnede alevlenen korların sayısını artırdığını kanıtladı.

Bu nedenle seçim yılının satranç tahtasındaki piyonların yeniden düzenlenmesinde bir dönüm noktası olacağına inanıyorum. Dünya haritaları ya istikrara kavuşacak ya da kronik siyasi depremler kuşağının esiri olmaya devam edecek.