İsrail, Filistin’de terör estirmeye devam ediyor…
İsrail’i durdurmak için kimsenin harekete geçmeyeceği ortaya çıkmaya başladığından bu yana Filistin meselesine yönelik hassasiyetler de maalesef azalıyor. Bunun sebebi Netanyahu’nun Gazze’yi yeryüzünden silmekte kararlı olması değil, İsrail’e kimsenin gerçek anlamda “dur” dememesi.
Maalesef Filistin meselesine yönelik duyarlılık, bir moda ürünü gibi zaman geçtikçe eski “popülerliğini” kaybediyor. Ancak Filistin ve Gazze’deki katliamlar hiç hız kesmeden devam ediyor.
Elinden yazmaktan başka bir şey gelmeyenlerden biri olarak, en azından Filistin’deki türlü türlü insanlık suçlarını duyurmak zorundayım, dediğim gibi elimizden sadece bu geliyor olsa da… Çünkü İsrail’in açlık ve kıtlığın haftalardır devam ettiği bir beldede, birer ekmek almak için insani yardıma yönelmiş onlarca sivili bombaladığı bir dünyada konuşmak pek bir şey ifade etmese de susamazsınız, unutamazsınız… sivillerin topluca katledildiği bir zamanda, Gazze meselesini popüler bir konuymuş gibi yer durum ve şarta göre sessizce izleyemezsiniz. Siyasi malzeme haline getiremezsiniz, binlerce lira karşılığında Gazze, Filistin konuşması yapamazsınız.
Birazdan paylaşacaklarım İsrail ve Hamas arasındaki savaşla ilgili değil, İsrail’in kadın ve kız çocuklarına yönelik işlediği suçlarla ilgili…
“Birleşmiş Milletler (BM) uzmanları, İsrail'in gözaltında tutulan Filistinli kadınlar ve kızların çırılçıplak soyulduğu ve erkek İsrail ordu subayları tarafından arandığı, tecavüze uğradığı ve soğukta, yiyeceksiz bir kafeste tutulduğu iddialarına dikkat çekti.
İnsan Hakları Konseyi üyeleri: ‘Filistinli kadın ve çocukların sığındıkları yerlerde veya kaçarken kasıtlı olarak hedef alındığı ve infaz edildiğine dair raporlar karşısında şok olduk.’ Bazılarının ise İsrail ordusuna bağlı güçler tarafından öldürüldüklerinde ellerinde beyaz kumaş parçaları tuttuğu belirtiliyor.
Gazze'deki birçok Filistinli kadın ve kız çocuğunun insanlık dışı ve aşağılayıcı muameleye maruz kaldığı, kadın pedi, yiyecek ve ilaç taleplerinin reddedildiği ve ciddi şekilde dövüldüğü belirtiliyor.” (https://www.middleeastmonitor.com/20240220-gaza-women-girls-being-strip-searched-raped-by-male-israel-soldiers-un-warns/)
İsrail’in “meşru savunma hakkı olduğu” safsatasından yola çıkarak İsrail’e halen destek veren, ilişkilerini bozmamak için İsrail’e yönelik eleştiride dahi bulunmayan ve bu vahşeti sessiz sedasız izleyenlerin, vahşetin cinsiyetçi boyutunu yaşayan Filistinli kadınların seslerini duymayacağı bilinse de bu vahşetin varlığını duyurmaktan imtina etmemek gerekiyor.
Maalesef İsrail’in Filistinli sivillere yaptıkları yukarıda alıntıladıklarımla sınırlı değil…
WCNSF nedir?
Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) “Beş yaşından küçük Gazzeli çocukların yaşamak yerine ölmek istediklerini belirtiyor.
MSF Genel Sekreteri Lockyear, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) yaptığı konuşmada, ABD’nin Gazze’de ateşkes sağlanmasına yönelik kararı beş kez veto etmesine dair duyduğu dehşeti ifade ederken Gazze’deki durumu tek cümlede anlatabilecek bu gerçeği yüzümüze vurdu. Ancak dünya, bu kadar büyük bir vahşete karşı duyarsız ve ayrıca bu vahşetten istifade edebilecek kadar yüzsüz olduğu için herhangi bir rahatsızlık duymadı.
WCNSF’nin anlamı “ailesi ölen yaralı çocuklar” Gazze Şeridi’nde görev yapan sağlık çalışanları, onları bu şekilde isimlendirmiş. Çoğunun evi bombalanmış, muhtemelen bir süre aile üyelerinin cansız ve parçalanmış bedenleri ile kaldılar ve bir süre sonra da bomba enkazlarının arasından titreyerek, elleri yüzleri beton tozuyla kaplanmış kan revan içinde “kurtarılan” çocuklar. İsrail’in yetim bıraktığı çocuklar. Ama onlar sadece ailelerinin ya da Filistinlilerin değil tüm dünyanın yetim çocukları.
Ailesi ölen yaralı çocuklar, İsrail’in tüm dünyaya bıraktığı binlerce utançtan sadece biri… henüz beş yaşındayken ölmek isteyen çocuklar, savaşın öldürmekten beter ettiği çocuklar, onların birkaç rakamdan oluşan bir de isimleri var: WCNSF. O çocukların hepsinin acısı, yetimliği, yaraları, gözyaşları her gün ama her gün hepimizin ama hepimizin yüzüne çarpılıyor ama başımızı başka yöne çevirmeyi tercih ediyoruz. Bundan büyük utanç var mı?
İsrail’e ateşkes sağlayacak biçimde dur denilmeyeceği maalesef artık netleşti, İsrail ile ticaretin kesilmeyeceği de… Elbette bu, kötülüğün kabullenilmiş olduğu anlamına gelmiyor bu, sadece gerçekleri yüksek sesle ifade etmek. Tüm bu insanlık suçu tüm dünyanın üzerindeyken bari Gazzeli insanlara, çocuklara, bebeklere açlıktan ölmeyecek kadar yiyecek ve içecek, insani sağlık hizmeti verilmesi sağlansın, bu kadarını büyük harflerle tanımlanan küçücük çocuklara borçluyuz.