Sanki Gazze savaşının sona ermesinin ertesi gününe dair her şey ayarlanmış ve geriye sadece Başkan Mahmud Abbas'ın halefini bulmak kalmış gibi.
Bu konuyla en çok ilgilenen Amerikalılar, en az ilgilenen ise Mahmud Abbas ve Amerikalılarla onun arasında rulet topunun isminin üzerinde durması umuduyla bekleyen uzun bir isim kuyruğu var. İsrail basını da sürekli isim tedarik ediyor.
Kendisini doğrudan ve alenen aday gösteren tek bir kişi var, o da cezaevinde olmasına rağmen başkanlığa aday olacağını gerekçe göstererek, geçen yıl Mayıs ayında yapılması planlanan seçimlerde Yasama Konseyi başkanlığına aday olmayı reddeden Mervan Barguti.
Mervan Barguti, Hamas'ın adayı İsmail Heniyye'yi yenebilecek tek kişi olduğunu gösteren kamuoyu yoklamalarında her zaman önde. Merkez Komite'deki meslektaşı olan mevcut Ulusal Otorite Başkanı Mahmud Abbas'a gelince, kamuoyu yoklamalarının gösterdiği gibi, onu yenmesi garanti.
Cezaevindeki tüm Filistinlilerin serbest bırakılması konusunda anlaşmaya varılırsa, büyük takas anlaşmasında serbest bırakılması beklenen Mervan dışında, isimleri geçici de olsa gündeme getirilen kişiler var. Geçici diyoruz çünkü hiçbiri Mervan'a meydan okumaya ya da ona rakip bir aday olmaya cesaret edemiyor. En iyileri eğer kamuoyu yoklamalarında yüzde 5 oranına ulaşırsa diğerlerinin önünde ama Mervan'ın çok gerisinde kalmış oluyorlar.
Ortalıkta dolaşan, açıklanan ve gizlenen isimler Filistinli olmayan vasıflara sahipler; birisi falanca devlet tarafından onaylanıyor, diğeri falanca kurum tarafından destekleniyor. Bir diğeri önerilen herhangi bir çözüme uyum sağlamaya en hazır kişi olarak görülüyor, bir başkası ise ulusu, halkı, örgütü ve otoriteyi birleştirmenin yanı sıra Gazze'yi yeniden inşa etme ve Batı Şeria'yı kalkındırma yeteneğine sahip biri olarak görülüyor. Yani elinde tüm bu sorunlara dokundurduğunda hiçbir engel ile karşılaşmadan onları çözecek sihirli bir değnek olduğu düşünülüyor.
Her ne kadar isim üretenler bunu “ertesi günün” hak iddialarına giriş için bir zorunluluk olarak pazarlıyor olsa da, adı gündeme gelen herkes bir şansı olduğuna, yani bir sonraki başkan olacağına inanınca, durum bir komedi niteliğine büründü.
Uydu kanallarında programların sunucuları konuyu izleyicilerin ilgisini çeken heyecan verici bir materyal olarak görüyorlar. Birini avlayıp ona şunu soruyorlar: Size başkan olmayı teklif etseler kabul eder misiniz?
Sorulan kişi ise, önce kendisini başkanlık gibi emelleri olmayan mütevazi birisi gibi göstermeye çalışacak şekilde gülümsüyor. Ancak ardından eğer böyle bir çağrı yapılırsa halkımıza hizmet etmek için bu konuyu o zaman düşünürüm sözlerini de ekliyor.
Yaşanan tüm diyaloglarda sunucu ve avı söz konusu kişiyi kimin aday yaptığını, seçim ile mi yoksa adını önerenler tarafından mı başkan yapılacağını ya da bunların anlaşamama durumunda kuraya mı başvuracaklarını açıklamaktan kaçınıyorlar.
Filistin davası şimdikinden çok daha ciddiydi, çünkü halef meselesinin şu anda olduğu gibi ele alınması, sanki önemli bir davası olan, şu anda bir ölüm kalım savaşı veren önemli bir ülkeyi ilgilendirmiyormuş gibi görünecek biçimde gerçekleşiyor. Bir vaka olarak Filistin böyle saçma bir oyunda göz ardı ediliyor. Nedeni de bu oyundan keyif alanların Filistin'e sanki bir makama oturmak için yarışan birkaç isim veya kendilerine “bu sizin başkanınız” dendiğinde “kabul ediyoruz” diyecek bir insan kitlesinden ibaretmiş gibi davranması.
Bu oyunu oynayanlar, dünyanın en zor halkları arasında yer alan Filistin halkı hakkında hiçbir şey bilmiyor. Çalışmak için kendisini paralayan, bir savaştan diğerine geçen ve bir çıkmazdan çıkıp daha zor bir çıkmazla karşılaşıp kurtulan Yaser Arafat’ı bile, Filistinliler lider olarak kabul etmeden önce sandık tarafından seçilmiş bir başkan olma şartını koştular ve öyle de oldu.
Bu sıkıntılı süreç ne zaman bitecek? Televizyon kanallarında sansasyon yaratmak isteyen kişiler bu hobilerine ne zaman son verecekler? Kimse cevabı bilmiyor, zira her cep telefonu sahibinin bir hükümet önerebildiği, bakanları ve onların makamlarını belirleyebildiği, kadın erkek bir başkan önerebildiği bu dönemde her şey mümkün.
Özetle açıklanan ve gizlenen isimler çok, hatta çok fazla ve herkes adının gündeme gelmesini bekliyor, kimsenin bahsetmediği eksiklik ise seçim sandığı.