Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

Washington ile İsrail arasındaki ittifakın gerekçeleri

Biz her zaman ABD'nin kararının İsrail'in kontrolüne bağlı olduğunu tekrarladık. Bu önerme, abartılarla, bazen de yanılgılarla dolu olan Arap siyasi anlatısında alışıldıktır. Öte yandan Amerikalı politikacılar İsrail'i bölgedeki tek demokrasi olduğu için desteklediklerini iddia ediyorlar ki bu da doğru değil. Yahudi devletinin bölgedeki stratejik müttefiki olarak ABD açısından taşıdığı önem, onun yüksek politikasıyla uyumludur ve İsrail’i Washington’un Ortadoğu'daki öncü gücü olarak kabul edilmektedir.

Bölgede ABD için dost olan ne kadar çok ülke var, ancak İsrail kendisi için stratejik öneme sahip az sayıdaki ülkeden biri. Aralarındaki çıkar ilişkileri, siyasi sistemlerdeki benzerlik, dini bağlar ve güçlü lobi gibi onu güçlendiren diğer etkileri ortadan kaldırmaz.

Büyük güçlerin diğer ülkelerle ilişkileri çoğu zaman karmaşık ve iç içe geçmiş olup, anlamı bozacak bir basitleştirme ile açıklanamaz. Washington'un, müttefikleri Güney Kore, Japonya ve Avustralya gibi jeopolitik nedenlerden dolayı bölgedeki en önemli müttefiki olan İsrail ile derin bir ilişkisi var. ABD, deniz ve hava filoları ile askeri üslerinden, Güvenlik Konseyi'nde veto yetkisinden yararlanarak, Çin ve Kuzey Kore'ye karşı çatışmalarında üç müttefikini desteklediği gibi, İsrail'in de yanında yer alıyor ve destekliyor.

ABD'yi İsrail gibi küçük bir ülke tarafından yönetilen aldatılmış bir fil olarak tasvir ederek ilişkiyi basitleştirmek, iki ülke arasındaki birçok ortak noktayı ve uluslararası siyasi dinamikleri göz ardı ediyor. Üzülebilir ve kınayabiliriz ama ABD'nin Güvenlik Konseyi'nde İsrail'i kınayan tasarılar için hemen veto yetkisini kullanmasına şaşırmamalıyız. Çin ve Rusya da İran, Kamboçya ve Laos gibi kendilerine yakın hükümetleri kınama kararlarına karşı savunmak için aynı şeyi yapıyor. Rusya, 2017 ve 2018 yıllarında binlerce kişinin öldüğü devrim sırasında kimyasal silah kullanan Suriye'nin kınanmasını defalarca engelledi. Çin veto yetkisini Suriye, Myanmar, Hamas ve Kuzey Kore gibi müttefiklerini savunmak için kullandı.

ABD, İsrail'i kendisi ile birlikte savaşmaktan çekinmeyen yırtıcı bir hayvan olarak görüyor ve jeopolitik ve askeri nedenlerle onu Ortadoğu'daki stratejik müttefiki yaptı. Aynı zamanda Washington, Suudi Arabistan gibi ülkeleri de dost sayıyor ancak siyaset ve enerji alanlarındaki hesapları nedeniyle. Buna karşılık İsrail, ABD'nin Ortadoğu'daki politikalarına hizmet etmede çok önemli bir rol oynadı. Bu rol,  Soğuk Savaş döneminde Batı bloğu içinde Sovyet eksenine karşı mücadelede açıkça görüldü.

İsrail'in bizzat başlangıcından başlayalım. Yahudi devleti 14 Mayıs 1948'de bağımsızlığını deklare ettiğinde, ABD onu sadece 12 dakika sonra hemen tanıdı. Sovyetler Birliği de 17 Mayıs'ta hızla İsrail'i tanıdığını duyurdu. Böylece BM’de İsrail’i tanıyan ilk ülke oldu. Peki, ülkeler neden bu yeni devletin gözüne girmek için yarışıyordu? Batı'nın, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi soykırımlarında Yahudilerin başına gelenlerin kefareti olarak İsrail'i kurduğu söylenir. Belki kısmen doğru. Ancak şunu da unutmayalım ki İsrail, 19. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı İmparatorluğu yönetimi altındaki Filistin topraklarında kurulmak istenen bir devlet projesiydi. Ayrıca tek örnek de değildi. İsrail gibi 20. yüzyılın başında kurulmuş Güney Afrika ve Avustralya devletleri de var. Dolayısıyla 1948'de İsrail'in kurulması onlar için tartışılmazdı. Daha sonra Batı, gözleri önünde Yahudilerin başlarına gelenleri telafi etmek için İsrail'e destek verdi. Zira Yahudi toplulukları Mihver güçlerine karşı savaşlarında Müttefiklerin yanında yer alırken, Filistin liderliği Nazi Almanyası'nın yanında yer almıştı. Ama bu eski hesaplar bile jeopolitiğin değişkenlerine göre değişen ittifakları ayakta tutmaya yetmez. Bilindiği üzere, Amerikalılar daha sonra Filistin'deki çatışmaları durdurmak amacıyla İsrail'e silah ambargosu uyguladılar ve Fransa, Tel Aviv'e askeri destek sağlamaya devam eden tek ülke oldu.

1950'lerden itibaren Ortadoğu'da Sovyetler Birliği ile rekabetin tırmanması, Amerikalıları komünist yayılmayı durdurmak için Arap ülkeleriyle iş birliği yapmaya sevk etmişti. ABD'nin Güvenlik Konseyi'nde İsrail, İngiltere ve Fransa'ya karşı Mısır'ın yanında yer alması ve Sina'ya yönelik üçlü saldırıyı kınamasının nedeni budur. Daha sonra Washington saldırgan ülkeleri geri çekilmeye de zorladı. Bu tarihi olay, karmaşık ilişkinin anlaşılması açısından önemlidir. İsrailliler, Sina'yı işgal etmek ve Süveyş Kanalı'nı kontrol etmek için İngiliz ve Fransızlarla komplo kurdular ve aradaki büyük güç farkı nedeniyle savaşı dokuz günde kazandılar. Çok az insan işgalin beş ay sürdüğüne dikkat eder. O dönemde İsrail, kendisini Sina'dan çekilmeye zorlayan Washington'a kızmıştı. Ancak daha geniş bir küresel bakış açısına sahip olan Amerikalılar, Mısır'ın Moskova'nın kollarına düşmemesi için onu kazanmakta istekliydiler. Bu nedenle Dünya Bankası'ndan Mısır'a yardım yaptılar, bedava buğday temin ettiler ve Asvan Barajı'nın inşasını desteklemeyi kabul ettiler. Ancak Abdunnasır'ın Sovyetlerin yanında yer almasıyla bu durum uzun sürmedi. Yarın devam edeceğiz.