Müzakereleri her zaman bir gizlilik kuşatır. Müzakerelerin başarılı olmasını sağladıkları için atılıp zaferi ilan eden taraflar gibi, müzakereleri bozan taraf olarak görünmemek için ellerinden geleni yapan taraflar da vardır. Gazze'de ateşkes ile ilgili müzakerelerde ise hikâye farklı.
Gazze müzakerelerinde Başkan Joe Biden'ın üç aşamalı ateşkes planını sunmasının ardından bambaşka bir durum yaşandı. ABD, Netanyahu ve hükümet üyelerinin onayını, ardından Yahya Sinvar ile kafası karışık Filistinli fraksiyonların onayını beklediğinden bahseder ve bütün bunlar yaşanırken, İran Dini Lideri çıkıp alenen, bölgenin 7 Ekim'de Gazze Şeridi sınırına yapılan eyleme ihtiyacı olduğunu söyledi. Bunun bölgede normalleşme sürecini durduran bir eylem olduğunu açıkladı ve ardından açıkça ateşkesin olmayacağını duyurdu.
Dini Lider bunları söylediğinde ABD hâlâ Yahya Sinvar'ın cevabını bekliyordu. Dini Lider’in açıklaması ile uluslararası toplum Netanyahu liderliğindeki İsrail’in inadını unuttu. Başkan Biden bile Time dergisinde yayınlanan Netanyahu'nun siyasi hedeflere ulaşmak için savaşı uzattığı yönündeki açıklamasını geri çekti.
Üstelik Netanyahu, Gazze'deki 4 İsrailli rehineyi kurtararak kendisine daha fazla zaman kazandıracak "sınırlı" bir zafer elde etti. Netanyahu'nun bu makalenin yazılmasından sonra konuyla ilgili bir konuşma yapması bekleniyor.
Elbette Netanyahu “sınırlı” bir zafer deklare edecek, dünyaya İsrailli rehineler meselesini hatırlatacak, İsrail içinde ve dışında daha fazla zaman kazanacak. Hükümeti, dünyaya rehinelerin hikâyesini ve İsraillilere de onları geri getirebilecek liderin Netanyahu olduğunu hatırlatmaya çalışacak.
Bütün bunlar ve özellikle de İsrailli rehinelerin kurtarılması hikayesi, ateşkes süreci çağrısında bulunanların konumunu zayıflatacak, Netanyahu üzerindeki uluslararası ve iç baskıyı kaldıracak. En büyük kaybedenler ise Gazze'deki masum silahsız insanlar olacak.
Bu makale yazılana kadar gerçekler Yahya Sinvar'ın, Gazze'de ateşkes ve müzakereler olmayacağını açıkça söyleyen İran Dini Lideri’nin talimatlarını kabul ettiğini söylediği için Filistinli fraksiyonlar bu konuda ikna edici bir açıklama sunamazlar.
Sinvar, şimdi fikrini değiştirip benzeri görülmemiş tavizler vererek ateşkesi kabul etmeye ve müzakere etmeye karar verse bile, rehinelerin kurtarılmasından sonra Netanyahu daha da sertleşecek ve İsrail kamuoyundan veya muhalefetinden korkmayacak.
Halihazırda tablo bu şekilde ve gerçekler de bunlar, bölgemiz de işte bu şekilde. Bilhassa Filistin meselesinde, özelde ise Gazze'de akan kanı durdurma fırsatları kaçırılıyor. Hem de fırsatlar İran'ın umursamadığı bölgeye, güvenliğine ve istikrarına yönelik vizyonu için kaçırılıyor.
Bu nedenle gizli olmayan müzakerelerle karşı karşıya olduğumuzu söylüyorum ve bu müzakerelerde kimin akan kanı durdurma, Filistin davasını ve halkını koruma konusunda istekli olduğunu görmek kolay. Bunu isteyen Suudi Arabistan'ın önderlik ettiği Araplardır. Bunu umursamayan ise İran'dır.
Bütün bunlar başta Amerikan yönetimi ve başkanı olmak üzere, dünyanın gözü önünde yaşanıyor. Daha önce de belirttiğim gibi bu müzakerelerde hiçbir gizlilik yok. İran, engelleyici olduğunu, hesaplarının her zaman yanlış olduğunu, sadece daha fazla can ve kaynak kaybına yol açtığını dünyaya ve ondan önce bölgeye hatırlatıyor.