Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Hac ve görev bilinci

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, İtalya'daki G7 Zirvesi’ne katılamaması dolayısıyla özür dilemek için İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'ye dikkat çekici bir mektup gönderdi. Bu mektubun metni SPA tarafından yayınlandı.

Mektupta davet için teşekkür ediliyor ve Suudi Arabistan-İtalya ilişkileri övülüyordu. Devamında ise Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Hac mevsimini denetlemek, hacılarla ilgilenmek ve İki Kutsal Mescid’e hizmet etmekle meşgul olması nedeniyle G7 Zirvesi’ne katılamadığı için özür diliyordu.

Yaşanan bu durum, daha önce Suudi Arabistan devletinin, yönetiminin ve halkının Hac ibadetine, Hac, Umre veya ziyaret amacıyla Mekke-Medine'ye gitmek isteyenlere karşı sahip oldukları ‘görev bilinci’ hakkında konuşmak için bir fırsat. Suudi Arabistan devleti için Hac, her türlü tarihi değerlendirmeden önce Suudi yönetiminin ve halkının omuzlarına düşen bir görevdir.

Bu görev, İlk Suudi Devleti döneminde İmam Suud'un halka Hac'da önderlik etmesinden bu yana eski bir vazifedir.

İmam Suud bin Abdulaziz, babası İmam Abdulaziz bin Muhammed'in krallığı zamanında veliaht prensken 1801 yılında ilk haccında halka önderlik etmişti.

Tarihin farklı dönemlerinde Hac yolculuğu tehlikelerle ve dehşet verici maceralarla doluydu. Bu olaylar öyle bir dereceye gelmişti ki Endülüs ve Fas'taki bazı âlimler, Hac yollarında ve Mekke'de güvenliğin sağlanamaması nedeniyle vatandaşlarına hac ibadetinin farz olmadığına dair fetva vermişlerdi. Bu perişan halin tarih boyunca pek çok örneği görülmüştür.

Yakın tarihi bilen ve Emîru'ş-Şuarâ (Şairlerin Prensi) Ahmed Şevki'nin şiirlerini okuyan herkes, onun Beytullah’ı ziyaret edenlere karşı işlenen suçlar sonrasında gözyaşlarıyla yazdığı, dönemin iktidarına karşı şikayet eden şiirini bilir. Şevki, Osmanlı sultanına şikâyette bulundu... Ancak bir faydası olmadı:

Hicaz karıştı, Kâbe ve Harem kargaşaya düçar oldu

Ve ümmetler Mekke'de Rab’lerine yalvardı

Kurucu Kral Abdulaziz, Suudi Arabistan devletinin Hicaz'daki sözleşmesini tamamladığında, bu kaygılar onun önceliğiydi. Kral Abdulaziz, Hac ibadetini, başkent Riyad'dan ya deve sırtında ya da daha sonra arabalarla, günler süren yorucu çöl yollarında bizzat denetledi.

Haccın ve hac hizmetlerinin günümüzde ne hale geldiğinden bahsetmeyeceğiz. Herkes zaten görüyor. Bizim bu konuşmamız Suudilerin bu yüce İslam ibadetine yönelik görev bilinci hakkında.

Bu konuşma, dün kurucu Kral Abdulaziz'in konuşmasıydı. Bugün ise kurucunun oğlu Selman ve torunu Muhammed'in konuşmasıdır. Ruh aynı ruh, görev aynı görev…