Uluslararası ilişkilerde, özellikle de Hizbullah ile İsrail arasında süregelen çatışmalardaki tutumları konusunda uzmanlaşmamış Lübnanlı kalmadı. Şu anda televizyon kanallarında ya da diğer iletişim araçlarında uluslararası ilişkiler ya da Hizbullah veya İsrail konusunda uzman gibi unvanlarla boy gösteren onlarca Lübnanlı kadın ve erkek var. Elbette bu kişiler tam ölçekli bir savaşın olup olmayacağını söylemiyor, ancak iki olasılıktan bahsediyor ve ardından günlük çatışmaların devam etmesi ya da Gazze'deki ve dolayısıyla Lübnan'daki savaşı durdurmak için bir ABD, Mısır ve Katar müdahalesi gibi üçüncü bir olasılığı öne sürüyorlar!
Aslında Gazze'de insanlar ve medeniyet, özellikle de çocuklar üzerinde yaratılan dehşet nedeniyle, savaşın durdurulması aylardır Arap ve uluslararası bir endişe kaynağı oldu. Lübnanlılar, ülkelerinin güneyinin bu savaşta ikinci bir cephe olması, yüzlerce kişinin ölmesi ve Güney Lübnan'daki köylerin büyük bölümünün yıkılması nedeniyle on binlerce insanın ülkenin diğer bölgelerine sığınmasından endişe duyuyor. Militan grup, İsrail, Gazze Şeridi'ne yönelik savaşını durdurana kadar güneyde savaşı durdurmayacağını söylüyor. Lübnanlılara göre çatışmalar devam ettiği sürece iki yıldır boş olan cumhurbaşkanlığı makamı da boş kalmaya devam edecek: “Aynı anda hem savunma hem de kurtuluş mücadelesi verirken, bizi bu marjinal konularla nasıl utandırırsınız?!”
Yüzlerce Lübnanlının savaş ve barış konusunda uzmanlık iddiasında bulunmasının nedenlerinden biri de kamplar arasındaki kutuplaşmanın giderek artması. Hıristiyanlar cumhurbaşkanlığına öncelik verirken, Hizbullah -ve onun arkasında, en azından görünürde, Şiilerin çoğunluğu- direnişin birliği, bir yandan ABD ve İsrail üzerindeki etkisi, diğer yandan da İran, Hizbullah ve diğer milisler için uzlaşmanın gelecekteki faydaları ile ilgileniyor. Hıristiyanlar ve Şiiler karşı karşıya geldiğinde Velid Canbolat bir yandan zarar görmemek, diğer yandan da İran'ın gelecekte elde edeceği başarılardan faydalanmak için Şii tarafını destekliyor. Bu çatışmada sadece Sünniler, Filistin bahanesiyle Hizbullah'ın yanında yer almakla, yıkıcı bir savaş ihtimaline çaresizce boyun eğmektense ulusal ortaklığın bekası, bir cumhurbaşkanı seçme ihtimali, devletin ve vatanın bekasının gerekliliği gibi kaygılarla Hıristiyan muhalefetin yanında yer almak arasında kaldı. Ancak son haftalarda genç Sünniler arasındaki denge Hizbullah ve Hamas lehine değişmeye başladı. Hamas'ın müttefiki olan küçük İslamcı grubun (Müslüman Kardeşler içinde) Fecr Kuvvetleri adlı milislerini İsrail'e güneyden saldırmak üzere göndermeye başlaması ve bu üyelerden bazılarının İsrail saldırılarında şehit olması ve Sünni köylerinde büyük törenler düzenlenmesi onurlu bir giriş noktası oldu. Ayrıca şeyhler minbere çıkarak savaş çağrısı yaptı. Son olarak, sessiz kalan siyasetçiler, Hamas ve Hizbullah ile yan yana mücadele çağrısında bulunmaya başladılar ve Cemaat-i İslami ile Hizbullah arasında ittifak çağrıları arttı. Bir internet sitesinde yaptığım konuşmada düşünme ve gözden geçirme, Filistin ve Gazze'ye bağımlı ve faydasız olmama çağrısında bulunduğumda birçok kişi bana yüklendi. İçlerinden biri Hamas ve Gazze'nin yanında yer almanın, Hizbullah’ın mücadelede yalnız kalmaması ve Sünnilerin İsrail ile komplo kurmakla suçlanmaması için olduğunu söyledi!
Lübnanlılar, içinde bulundukları koşulların dünya üzerindeki etkisini gözetmenin kendileri için önemli olduğunu düşünüyor. Silahlı taraf, savaşı durdurmak için kendisiyle müzakere eden delegelerin sayısıyla gurur duyuyor ve medya organları her gün İsrail'in biriktirdiği ve üzerinde çalıştığı silahların dehşetine ilişkin tahminlerini yayınlıyor. Silahsız Lübnanlılar da siyasi ve medya güçleriyle ya da ülkelerinin değeriyle daha az gurur duymuyor. Bazıları Lübnan'daki durumun Fransa ya da İran seçimlerinde etkili olacağını düşünüyor. İki yorumcu, bu iki seçimde Lübnan'ın çıkarının nerede olduğu konusunda hemfikir değil. Sağ tarafı destekleyenler ve sol tarafı destekleyenler var. İran seçimlerinde bazıları reformist Pezeşkiyan'a, Hizbullah destekçileri ise muhafazakâr Celili'ye oynuyor!
Lübnanlıların görüş ve tercihlerinin ne devam eden savaş ne de cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerinde bir etkisi var gibi görünmüyor. Ancak bazı dış analistler, İranlıların ABD ile bir ‘kota’ pazarlığından bahsetmesinin doğru olduğunu iddia ediyor. Bu durum, Şii İkili’ye (Hizbullah ve Emel Hareketi) karşı olan ve bu kotanın, ikilinin cumhurbaşkanı adayı Süleyman Franciye için olabileceğinden şüphelenen Lübnanlılar arasında endişeye yol açtı!
Lübnanlı bir gazeteci bana şöyle demişti: “Lübnanlıların beyhude yere siyasallaşmasından neden rahatsız oluyorsunuz? Bu kendinizi umutsuz, çaresiz ve işe yaramaz hissetmekten daha iyi değil mi?!”