Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Peki ya bugün?

Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinden bu yana bölge, Irak'ta “ertesi günü” düşünmeyip görmezden geldiği için ABD'yi eleştirmekle meşgul oldu. Görünüşe göre ABD ve Batı da bu hatayı kabul etmiş ki şimdi İsrail-İran askeri çatışmalarında bunu sık sık tekrarlıyor.

Ancak sorun şu ki bölge de dahil olmak üzere herkes ve onlarla birlikte İsrail ve İran da “ertesi günü” değil “bugünü” görmezden gelerek aynı hatayı tekrarlıyor. Bölge için, hiç kimsenin savaş istemediği doğru, ancak İran'ın nükleer ve füze projeleri ile milislere verdiği destek nasıl durdurulabilir?

İran açısından, İsrail’in Tahran’a şaşırtıcı biçimde nüfuz etmesi, hava savunma sisteminin yokluğu ve İsrail'in İran hava sahası üzerindeki kontrolü göz önüne alındığında, bilhassa ABD’nin savaşa dahil olması durumunda, savaşı nasıl sürdürebilir?

İsrail'e gelince, ne kadar zafer elde ederse etsin, bilhassa Gazze'de savaş hâlâ devam ediyorken ve İsrailli rehineler halen Hamas tarafından alıkonulurken, şimdi Gazze ve Filistin meselesi ne olacak?

Türkiye Cumhurbaşkanı, İran'ın İsrail'e karşı zaferi konusunda iyimser olduğunu söylediğinde, ki bu bir yanılsamadır, İran rejiminin şimdi yeni Suriye'ye karşı düşmanlığını nasıl ele alıyor? Bağdat'ta İran'a bağlı ve yeni Suriye ile gerçek anlamda bir iş birliğini reddeden Iraklı milislerin varlığını nasıl kabul ediyor?

Avrupalılara gelince, İran krizinde çözümün askeri olmadığını düşünüyorlar, ancak müdahale ettikleri her yerde sonuçsuz kalan diplomasiyi desteklemek için gerçek bir alternatif de sunmuyorlar. En belirgin örnek de Beyrut Limanı patlaması meselesinde ve hatta şu andaki Fransız müdahalesidir.

Peki ister Lübnan, ister Irak veya Yemen'de olsun, İran'ın takipçileri, milis ve dini grup liderleri, nasıl “ertesi gün” konusunda uyarıp, kendi ülkelerinde ve bölgede “bugünkü” yolsuzluğun ve yıkımın sebebi oldukları gerçeğini görmezden geliyorlar? Aynı durum bazı duygusal entelektüeller için de geçerli.

Aynısı ABD için de geçerli. Nasıl İsrail saldırganlığının sınır, tavan veya plan olmaksızın devam ettiği Gazze’de bugünü görmezden gelirken “ertesi gün” konusunda nasıl uyarabilir? Aynı durum Yemen'de Husiler için de geçerli?

ABD, barış süreciyle ilgili bugünü görmezden gelirken İran'daki “ertesi gün” ile nasıl meşgul olabilir? Bugün ABD savaşa girdiğini deklare etmeden önce İkinci Oslo anlaşması ile barış sürecini başlatmak gerekiyor ve şimdi doğru zaman.

 Elbette, ertesi günün veya bölgedeki tüm krizlerin, özellikle de Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinden beri beklenen İsrail-İran savaşının, rejimin devrilmesini takip eden bölgesel olayların önemini küçümsemiyorum. Ancak, “bugün” de göz ardı edilemez.

Binaenaleyh, bölgenin öğrendiği veya öğrenmiş olması gerektiği bir ders varsa, o da krizlerle başa çıkmayı ertelemenin veya onlardan kaçmanın sadece daha kötü sonuçlara yol açacağıdır. Dahası, bölgede bazılarının çatışan rolleri, hem bugün hem de yarın feci sonuçlara yol açmaktadır.

Bu nedenle, bugün ile başa çıkmak için acilen ve anında harekete geçilmesi gerekiyor ki bu, ertesi günü de düzenlemeye yardımcı olabilir. Bu, bölgedeki ılımlılar, İran ve İsrail, Batı ve ABD için geçerlidir.

Kısacası, bugünü ele almak, ertesi günü ele almak kadar önemlidir. Bunun üzerinde çalışmamız lazım, aksi takdirde ertesi gün bugünün yıkımının bir uzantısı haline gelecektir.