Tevfik Seyf
Suudi yazar ve düşünür
TT

Kolektif aklın reformu

Hükümetimizin geçen ayki yazılarımızda "kültür mühendisliği" olarak adlandırdığımız bağlamda ulusal kültürü reform etmeye veya geliştirmeye karar verdiğini varsayalım. Hangi hedefler öncelikler listesinde en üst sıralarda yer almalıdır?

Bu soruyu cevaplamak için iki konuyu açıklığa kavuşturalım; birincisi, kültürün işlevi ve belirli bir ülkedeki genel kalkınma şemasında oynadığı rol. İkinci konu ise genel ulusal amaçlara hizmet etmesi için kültüre nasıl bir işlev yükleneceği ile ilgilidir.

Birinci konuya gelince, burada kast ettiğimiz kültür, bazen kolektif akıl veya genel gelenek dediğimiz, kolektif davranışı yönlendiren zihinsel arka planın bileşenleridir. Yani, hangi bireysel davranışların uygun veya uygunsuz olduğunun belirlenmesinde insanların genelinin izlediği yöntemdir. Bunları genellikle insanların günlük yaşamlarında karşılaştıkları durumlara, özellikle de yeni veya alışılmadık konularla ilgili durumlara verdikleri tepkilerden tanırız.

Bireylerin davranışlarının yüzde 90'ının doğaçlama, duraksamadan, düşünmeden gerçekleştiğini biliyoruz. Ancak yine de bunlar insanlara mantıklı geliyor, çünkü söz konusu davranışlar, kişinin ne yapması ya da yapmaktan kaçınması gerektiğine dair bir ölçü olarak edinilmiş ve hafızaya sabitlenmiş önceki kanaatlere dayanır. Günlük hayatımızdan bir örnek verelim; sabah arabanıza bindiğinizde zihniniz yol seçmek, arabayı kullanmak ve diğer sürücülerin neden olabileceği zorluklarla yüzleşmek gibi yüzlerce zihinsel işlemi gerçekleştirir. Tüm bu süreçler ardı ardına ve hızlı bir şekilde gerçekleşir. Yani bunu her zaman, her parçasını hissetmeden, şimdi ne yapacağınıza ve sonra ne yapacağınıza önceden karar vermeden yaparsınız. Bu işlemlerin ardışıklığı, her işlem için ölçüt bir referansın zihne veya belleğe yerleştirilmesiyle mümkün hale geldi. Gerçek şu ki, bir kişinin zihinsel faaliyetinin büyük bir kısmı, bu referansları veya çalışma kurallarını formüle etmeye ve yeniden düzenlemeye adanmıştır. İşte kültürel reformun asıl görevi tam da bu noktadır; modası geçmiş veya insanların ihtiyaçlarına ve çağın ihtiyaçlarına uygun olmayan kuralları silmek ve yeni kurallar üretmek.

İkinci konuya gelince, toplumumuzun karşı karşıya olduğu en belirgin meydan okumalardan biri modernite ve özellikle de ana değerlerinin kültürel dokumuza dokunmasına ve modern bir kültürel/sosyal durumun üretilmesine izin veren, ancak tarihsel deneyimden de kopmayan eleştirel bir yaklaşımla kendisini özümseme sorunudur. Bununla yeni toplumun tarihsel deneyimin devamı olmasını kastetmiyorum elbette; daha ziyade onun farkında olması, onu eleştirebilmesi, faydalı yanlarını seçebilmesi ve bugünün meselelerini düşünürken üzerindeki etkisinin, sınırlarının farkında olmasını kastediyorum.

Moderniteyi özümsemek, hayatımızda bilimsel olan ile mitolojik ya da batıl inanç olanın ayrımını yapmak, bunu akılcılığa ve bilime dayandırmak anlamına gelir. Folklorik ve hayal çerçevesinde kaldığı, kararların veya tutumların üzerine inşa edildiği bir temele dönüşmediği sürece mitleri dışlamaya veya inkâr etmeye gerek yoktur. Zihnimizi engelleyen veya cesaretimizi kıran ve sonuçta arzuladığımız bilimsel, ekonomik ve sosyal ilerlemeye ket vuran çok çeşitli kültürel unsurları miras aldığımız konusunda kendimize karşı dürüst olmalıyız.

Yukarıdakilere dayanarak, kültürel reforma yönelik ulusal bir strateji, en önemli hedeflerini şu şekilde tanımlamalıdır; zihinleri efsaneler, mantıksız değerler üzerine inşa etmeye veya bilimin sonuçlarıyla çelişmeye iten gelenekleri ve mirası ele almak.

Neyse ki bu büyük görev sandığımız kadar zor değil, çünkü tedavisi gerçekten ulaşılabilir ve düşük maliyetlidir. Bu tedavi, bilgi akışındaki kısıtlamaların kaldırılması, ifade ve yayın özgürlüğünün yasal güvence altına alınmasıdır. Batıl inançların insanların zihninde kök salması, esas olarak kültürel dar görüşlülükten ve miras alınanların tartışılmasına gerek duyulmamasından kaynaklanmaktadır. Eğer kişi hafızasının içeriğiyle çelişen birçok seçenekle karşı karşıya kalırsa, düşünmek ve karşılaştırma yapmak zorunda kalacaktır. Sanırım bu, zihnin gerçekte içerdiği şey ile kendisine sunulan yeni şey arasındaki temel farkı keşfetmesi için yeterlidir.