Financial Times, 7 Ekim'in birinci yıldönümünde bir başyazı yayınladı: ‘Ortadoğu'da savaş yılı’. Buna ayın 7’sinde Gazze Şeridi'nde ve 8’inde Lübnan'da başlayan çatışmalar ve modern teknolojideki balistik füzeler de dahildir.
7 Ekim'de bin 200 İsrailli öldürüldü, bu Holokost'tan bu yana tek bir günde ölen en yüksek Yahudi sayısı. Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısı korkunçtu. Ancak verilen karşılık tüm bölgeyi ateşledi. Şu ana kadar Gazze Şeridi'nde 43 binden fazla insan hayatını kaybetti, yüz binlerce kişi yerinden edildi. Bir milyon kişinin yerinden edildiği Lübnan'da 2 bin kişi öldürüldü. Bölge genelinde sefalet, acı ve kıtlık yaşandı.
Bir gün önce Mısır 6 Ekim 1973'ü hatırladı. Söz konusu gün birçok kişi tarafından anıldı. Bazıları bunu Mısır'ın 1967'den sonraki rehabilitasyonu olarak gördü. Ancak ne 6 Ekim ne de 1967, Gazze ve Lübnan'daki Ekim ayı kadar kanlı, korkunç ve dehşet verici değildi.
1967 ve Ekim 1973 savaşları denizlerde ve çöllerde gerçekleşirken, şimdiki savaş, insanlar, çocuklar, şehirler, barınaklar, okullar, evler, arabalar, açlık, aşağılama, suikastlar, uzuvların kesilmesi ve göz oymalar üzerine bir savaş…
Mısır'da işgal altındaki toprakların kurtarıldığı ve kandırılmış Mısır ordusunun rehabilite edildiği görkemli bir Ekim ayı var. Netanyahu'nun Ekim'i ise hiçbir kural, gelenek, yasa ya da tüzük izi taşımayan çılgın, kontrolsüz bir cehennem.
Gazze savaşının ilk günlerinde Joe Biden İsrailli yetkilileri, ABD yönetiminin 11 Eylül 2001'den sonra Afganistan ve Irak'ı işgal ederken yaptığı hatayı tekrarlamamaları konusunda uyarmıştı. Ancak kısa süre sonra İsrail’e Gazze ve Lübnan'ı yok etmesine ve Batı Şeria'yı yakıp yıkmasına yardımcı olan silahları sağladı. Nereye baksanız, siyasi durumu ve sağlık durumu nedeniyle zayıflamış olan ABD Başkanı'nın sorumluluğunu görüyorsunuz. Netanyahu, Biden'ın zayıflığından ve Trump'ın vahşiliğinden faydalandı. Seçimi savaşının içine soktu. Beyaz Saray günlerine ve yıllarca süren siyasi çalışmalarına veda ederken Biden'ın yapabileceği her türlü hamleyi felce uğratmayı başardı.
Önemli olan ‘bir savaş yılı’ değil, önümüzdeki 7 Ekim'de dünyamızın nasıl olacağıdır. Gazze Şeridi'nin, Lübnan'ın, Ortadoğu'nun ne olacağı… Acaba Ortadoğu'dan geriye ne kalacak? Evsiz halklar ve dipsiz bir çöküş…