Tevfik Seyf
Suudi yazar ve düşünür
TT

Siyasetin ahlakı

Çoğu insan siyaseti ahlakın olmadığı bir dünya olarak görüyor. Tam tersi görüşte olanlar da var. Pek çok ahlak filozofu, siyaset bilimci ve bazı siyasi figürler gibi ben de bu insanlardan biriyim. İnsanların siyasetin ahlaktan yoksun olduğu konusunda hemfikir olmasına gelince, bunun iki faktörle ilgisi olduğunu düşünüyorum. Birincisi, siyasetin, üyeliği toplumun üst elitlerine ayrılmış kapalı bir kulüp olmasıdır. Diğer faktör ise siyaset mesleğinde gündelik meselenin, güç kaynaklarının kullanılması ve sonuçlarının, diğerlerinin değil, bu mesleğin insanlarının düşüncelerine göre yönlendirilmesidir.

Siyasi kulübün yoldan geçen herkese değil, kapısını çalan herkese açık olduğu söylenebilir. Diğer meslekler gibi siyaset de belki isteyen herkesin sahip olamayabileceği nitelikler gerektirir. Ancak kulübün kapalı olmasının orada daha az fırsat olduğu anlamına geldiğini düşünüyorum. Burada eski İtalyan düşünür Niccolò Machiavelli'nin insanların özgürlük arzusuna ilişkin yorumu bağlamında ortaya koyduğu görüşüne değineceğim. Ona göre insanlar güç ve iktidarı arzulamazlar, çünkü “devlet mesleğinin” çok sınırlı sayıda kişi için ulaşılabilir olduğunun farkındadırlar. Bu kulübe girmek isteyen on binlerce kişi arasından sadece biri bu şansı yakalayabileceği için şikayetçidirler.

Siyasi kulübün kapalı olması, kulübün duvarları içinde olup bitenlerin çoğunun halktan gizlendiği anlamına geliyor. Bunlar kasıtlı olarak veya ilgi alanları ve bilgi kaynaklarına, özellikle de hassas olanlara erişimdeki farklılıklar nedeniyle gizlenmiştir. Bilhassa diğer faktör göz önüne alındığında, politikacıların çalışmaları gizli kaldığı sürece şüphe uyandıracaktır. Diğer faktör ise bir politikacının işinin konusunun, tıpkı bir sürücünün arabasını bir yoldan diğerine veya bir hedeften diğerine hareket ettirmesi gibi, gücün kaynaklarını ve meyvelerini farklı yönler arasında hareket ettirmesi olmasıdır. Araplar geçmişte “insan bilmediği şeyin düşmanıdır” derlerdi, yani insan bildiği şeyi anlamaya daha yakındır. Anlamak, görünürde insana kötü, sevimsiz görünse veya ağır gelse bile, anladığı şeyin gerekçelerini kabul ettiği anlamına gelir.

Ancak şu soru hâlâ geçerliliğini koruyor: Siyasi aktörler ahlaki standartlara ne ölçüde uyuyorlar?

Bu soru zorunlu olarak iki bölüme ayrılıyor; birincisi, ahlak ile ne kastediliyor; aklıselimin emrettiği şeylerle tutarlı olan eylem yöntemleri midir, yoksa -halk arasında yaygın olduğu üzere- insanlarla ilişkilerde nezaket, insanlara karşı yardımsever ve iyi olmak, doğruyu söylemek, basit davranışlardan kaçınmak, küçük şeylere tamah etmemek ve benzeri mi?

Diğeri ise kısaca “güç kaynaklarının kullanılması” diyeceğimiz siyasi kulüpte çalışma konusunu ele alıyor çünkü bu tanım zorunlu olarak şu soruyu akla getiriyor; bahsettiğimiz güç kaynakları nelerdir ve bunları neden kullanıyoruz veya hareket ettiriyoruz?

İlkinin anlamını açıklığa kavuşturduğu için sonuncusuyla başlayacağım. Enderlik yasası, siyasetin ve hükümetin varlığının temel gerekçesidir. Bu yasa, insanların yaşamlarını yönetmek için mevcut olan kaynakların sınırlı olduğunu, insanların ihtiyaçlarının ise sürekli arttığını ve sınırsız olarak nitelendirilebileceğini, yani ihtiyaçların bir sınırı olmadığını ve bir çerçeveyle sınırlandırılamayacağını söylüyor. Sınırlı kaynakların dağıtımı, toplumun her üyesinin arzu ettiğinden daha küçük bir pay alması anlamına gelir. Başkalarının paylarına saldırmaması için de saldırganı caydırmak amacıyla güce, yani şiddet göstermeye ya da bazen şiddet kullanmaya ihtiyaç duyarız.

Artan ihtiyaçları karşılamak için elbette kaynak geliştirmemiz gerekiyor. Bunun için tarımda, sanayide, ticarette ve diğer alanlarda yeni yatırımlar yapılması gerekiyor. Bu nedenle para ve silahın en önemli güç kaynakları olduğunu ve siyaset mesleğindeki çalışmaların odak noktası olduğunu düşünürüz. Politikacıların insanlar arasında adalet ve eşitliği sağlamaya bağlı olmalarını, toplumun çıkarlarının temsilcisi olarak hareket etmelerini ve kendilerine emanet edilenleri israf etmemelerini istiyoruz. Siyasetin ahlaki içeriğinin özü budur.

Bu, konuşma veya davranışlarda nazik olmayı gerektiriyor mu?

Bu, asil bir ahlak, politikacı ve diğer herhangi bir insan için mükemmelliğin bir işareti olsa bile buna gerek olmadığını düşünüyorum. Siyaset dünyası sıradan toplumsal ilişkilerden farklıdır; yani onun ahlakı da farklıdır. Bu nedenle beklentilerimizden biraz farklı olsa da kendine has ahlak kuralları ve standartları vardır.