İsraillilerin ve İranlıların birbirlerini yok etmekle tehdit ettikleri bir dönemde İranlılar, Hizbullah Genel Sekreterliği’ne Hasan Nasrallah'ın yerine Şura Konseyi tarafından seçilen(!) Şeyh Naim Kasım'ın getirildiğini duyuruyor ve ayrıca Hizbullah’ın Litani'nin kuzeyine çekilmesine ‘izin verdiklerini’ açıklıyorlar. İsrail Savunma Bakanı yeni genel sekreteri, günlerinin sayılı olduğu konusunda tehdit etse de Netanyahu'nun dediği gibi İsrail'deki siyasi ve askeri taraflar, diplomatik çözümlerle Güney Lübnan'da ateşkesi açıkça tartıştı!
Bu haberin ardındaki birkaç husus yoruma değer. Karşılıklı tehditlerin hepsi ABD'ye yönelik; İsrail tarafı daha fazla silah, para ve stratejik koruma isterken, İran tarafı da ABD'ye Hizbullah, Irak, Suriye ve Yemen'de, hatta Hürmüz Boğazı ve Umman Denizi'nde elindeki kartları hatırlatıyor. Geçtiğimiz yıllarda İran, ABD'nin sabrından ve uzlaşmacılığından yararlandı. Ancak İranlılar 2024 yılının başlarında, ABD ile ilişkileri tutukluların takası, milyarlarca doların serbest bırakılması ve belki de nükleer müzakerelere geri dönülmesiyle düzelirken yanlış hesap yaptılar. İranlı yetkililer ve Hamas temsilcileri Beyrut'un güney banliyölerine gelerek arenaların birliğinden bahseden Nasrallah'la görüşürken, İslami Cihat Örgütü Batı Şeria'daki Cenin Mülteci Kampı’nda tek başına bazı operasyonlar yürütüyordu. Şimdi söylenenlere göre acelesi olan Sinvar'dı ve İran beklemeyi tavsiye ediyordu(!). Ama İran'la anlaşma olmasaydı, Hizbullah, Hamas saldırısı başladıktan bir gün sonra ona katılmazdı!
7 Ekim 2023 artık çok uzak görünüyor. İranlı milislerin iki önemli ismi öldürüldü ve İran ve milisleri bir bütün olarak liderlik, personel, ekipman ve füze silahları açısından büyük darbeler aldı. Bunun da ötesinde lider kadrosundaki insan kayıpları çok değerli. 2024 yılı boyunca İran, Hamas ve Hizbullah saldırılarıyla hiçbir ilgisi olmadığını ve savaş istemediğini vurgulamaya devam etti. Hatta zaman zaman Hizbullah'ı durmaya çağırıyor gibi görünüyordu(!). Ancak açıklamaların tarihlerini takip edenler, bunların ABD'nin savaşı durdurma çağrılarının yankıları olduğunu fark ediyor!
Diğer haber ise Hizbullah'ın yeni genel sekreterinin seçilmesi ve Litani'nin kuzeyine çekilme yetkisinin verilmesi! Seçim bekleniyordu ve belki de Naim Kasım Tahran'daydı ve savaşın liderliği İran topraklarındaydı. Dolayısıyla şimdi her iki taraf da İran'ın (Velayet-i Fakih), uluslararası güçlerin ve ordunun sınır bölgesinde tam olarak konuşlanmasına izin vermek için Litani'nin kuzeyine çekilmeye izin verdiğini söylemek zorunda kalıyor. Nasrallah zamanında böyle bir şey olmazdı. Çünkü İran'ın ona duyduğu güven, Velayet-i Fakih'in müridi ve öğrencisi olan Nasrallah'ın, İran'ın çıkarlarını İran'ın kendisinden daha iyi bildiğini açıkça ortaya koymaya yetiyordu! Saldırılar ya da geri çekilmeler ise fetvalarla gerçekleşiyor ve bunların hepsi İran'a ait. Bu taktikler o kadar değişken, çeşitli ve hızlı ki Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri'nin bile bunları takip etmesi ve yanıt vermesi zor.
Buradaki fikir, ABD'nin ateşkese sıcak baktığı, ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun kararlı olduğuydu. Bugün her üç dil de özellikle Lübnan'da ateşkes talebi üzerinde birleşmiş durumda. Gazze, İsrail için her zaman olduğu gibi bir sorun olmaya devam ediyor. Zira İsrail, Gazze Şeridi’nden çekilmekten korkuyor, orada batmaktan korkuyor ve henüz kristalize edemediği bir ara pozisyon arıyor. ABD'nin Gazze ve Lübnan müzakerelerindeki temsilcileri, ABD'nin her iki durumda da yeni bir inisiyatifi olduğunu söylüyor. Lübnan'da en kolayından başlayalım, çünkü zayıf da olsa otorite var, Gazze'de ise her şey sıfırdan geliştirilmeli diyen bir görüş var.
ABD'ye ve yeteneklerine olan inanç yüksek, ancak ABD'nin kendine olan inancı parçalanmış ve bölünmüş durumda. Foreign Affairs dergisinin son sayısının başlığı şuydu: ‘Yönsüz ABD (adrift).’ Başkanlık seçimi var, Rusya-Ukrayna savaşı var, Çin Denizi'ndeki endişeler var, Ortadoğu'nun kargaşası var ve ABD bunun her yerinde ve son olarak Batı Afrika ve Sahel'in kargaşası var.
Amerikalılar ısrarla ve biraz odaklanarak İsrail'i Ortadoğu'da bir anlaşmaya varmaya zorlayabilir. ABD, Arap ve Avrupalı müttefikleriyle birlikte bölgenin istikrarını yeniden inşa edebilir ve İsrail'in bilinen hırçınlığının üstesinden gelebilir.
İsrail ordusu, savaşın uzun sürdüğünü ve iki sınırın güvenliğinin sağlandığını söylüyor. İsrail sağı bile son zamanlarda savaşı durdurup içe dönmeye sıcak bakıyor. İsrail saldırıları herkesi o kadar sert vurdu ki, taktiksel geri çekilme planları ortaya çıkıyor. Peki ,savaşı durdurmak için Amerikan ‘cesareti’ nerede?