Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Suriye... Ayın diğer yüzü

Tam ışığında gördüğümüz, yumuşak gecenin perdeleri arasında parlayan dolunay, ayın yalnızca bir yüzüdür. Ayın diğer yüzünü göremeyiz. Bunun sebebi ayın dönüş şekli ve dünyanın dönüş şeklidir.

Şairlerin ezelden beri hakkında şarkılar söylediği, hatta bazı romantik tarikatların taptığı bu ay, resmin tamamı değildir. Ama astronomların, gökyüzü gözlemevlerinin, keşif ve inceleme için gönderilen uzay araçlarının çabaları bize resmin diğer yüzünü gösterdi. Ayın tüm çevresi, hem görünen hem de gizlenen yüzü fotoğraflandı. Bu yüzden bilime ve bilim insanlarını bize veren Allah’a şükürler olsun.

Bugün, Arap ülkelerinde gördüğümüz en kötü rejimlerden biri olan, siyasi aklı ve ahlaki kalbi olmayan Beşşar Esed rejiminin yıkılmasından dolayı vicdan sahibi her insanın duyduğu sevinçle doluyuz. Bu samimi sevince rağmen, bu durum Suriye'nin sadece bir sayfasını görmemize neden olmamalı.

Bugün yeni Suriye'yi tehdit eden bazıları iç bazıları dış olmak üzere çok çeşitli tehlikeler bulunuyor. Dış tehlikelerden başlayalım: Türkiye’nin hırsı, uluslararası Müslüman Kardeşler ganimeti zihniyeti ve beklenen İran intikamı... Daha önce şu soruyu sormuştum: İran sadece yenilgiyle ve Suriye'nin ganimetleriyle mi tatmin olacak?

Son birkaç gündür İran'ın Dini Lideri’nden Dışişleri Bakanı’na kadar herkesten endişe verici sinyaller alıyoruz. Son olarak İranlı Öğrenciler Haber Ajansı’nın (ISNA) aktardığına göre, rejimin eski muhafızlarından biri ve aynı zamanda da Devrim Muhafızları Ordusu'nun (DMO) eski komutanı olan Muhsin Rızai'den şu yorumu aldık: “Genç ve direnişçi Suriye halkı işgal karşısında sessiz kalmayacaktır. Bir yıldan kısa bir süre içinde Suriye'deki direnişi yeni bir biçimde canlandıracaklar.”

DEAŞ gibi kısmi dış bağlantılara sahip iç tehlikeye gelince, ABD, Türkiye ve el-Culani ne kadar yüzleşme sözü verse de bu pusuda bekleyen bir tehlikedir. Çünkü DEAŞ'ın yeniden dirilmesi için ne yazık ki bazı ideolojik, lojistik ve insani nedenler bulunuyor. DEAŞ'ın Suriye çölündeki ve Irak sınırındaki pratik varlığına ek olarak Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) otoritesi altındaki Suriye'nin doğusunda yer alan büyük kamplara tıkıştırılmış binlerce unsuru var.

Ayrıca, geçici olarak Heyetu Tahriru'ş-Şam'ın (HTŞ) otoritesi altında bulunan ve bazıları kanlı bir çatışma geçmişine sahip olan gruplar da var. Kanlı çatışmalar tabiriyle, İdlib yetkilileriyle karşılıklı gerçekleştirilen infazlar ve intihar operasyonları içeren son savaşlar gibi şeyleri kastediyorum. Bu grupları şöyle sıralayabiliriz: El-Ahrar, Hurras ed-Din, Liva el-Aksa, Cund et-Tevhid ve tabii ki Hizbu’t-Tahrir.

İç tehlikeler arasında şu unsurları da zikredebiliriz: Türkistan İslam Partisi, Özbek Tevhid ve Cihad Grubu, Kafkas Muhacir ve Ensar Ordusu, Şam el-İslam Hareketi (Faslılar), Arnavut ve Maldivli gruplar... Söz konusu yabancı grupların ya da İslamcıların sözlüğündeki adıyla muhacirlerin rolü ve kaderi de iç tehlikeler arasındadır.

Evet, kapsamlı bir milliyetçilik inşa etmenin zorluklarından, devletin kimliğinden, laiklikten, İslamcılıktan, Arapçılıktan vs. bahsetmedik.

Suriye ayının güzel yüzünü görüyoruz. Bu ayın bazı özellikleri gerçekten çok güzel ama tek yüzü bu değil. Başka bir yüzü daha var. Ayın diğer yüzünü keşfetmenin ve onunla başa çıkmanın da tek bir yolu var: Bilimin sondasını ve tamamen nesnel düşüncenin gözlemevini kullanmak.