Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

Escobar rolündeki Beşşar

Beşşar Esed, Suriye'nin doğusunda çoğu Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) kontrolüne geçen petrol bölgelerini kaybettiğinde, güçlerinin savaşmasını sağlamak ve kontrolü altındaki bölgelere yönelik hizmetlerin durdurulmaması amacıyla petrol ve türevleri için İran'a yöneldi.

Zaten zayıf olan ekonomisi çöküyordu. Savaşta olan rejim, gelirsiz kaldıktan sonra iflas durumundaydı. Eski rejimin ihraç ettiği en önemli iki mal haline gelen uyuşturucu ve terörizme bel bağlamıştı.

Bazıları bunun bir abartı ve kendini savunamayan çökmüş bir rejime karşı propaganda olduğunu düşünebilir. Ancak kendisi bunu gizlemedi ve bölgesel ve uluslararası ilişkilerini düzenlerken bunun üzerinde pazarlık yaptı.

Anlaşmaya rağmen Mayıs 2023'ten bu yana Şam'a hiçbir Suudi büyükelçi gelmedi. Diplomatik temsil Four Seasons Oteli'ndeki çalışmayla sınırlı kaldı. Suudi Arabistan büyükelçisini Suriye'nin başkentine ilk kez Ahmed eş-Şera ve güçlerinin girişinden sonra gönderdi. Rejim verdiği sözleri yerine getirmediği ve Captagon kaçakçılığı durmadığı için ilişkiler yavaşlamıştı. Esed her zamanki gibi vaat ettiği uzlaşmayı erteliyor ve bunu durdurmanın karşılığında milyarlarca dolarlık mali tazminat bekliyordu. Bu durum Riyad'ın hoşuna gitmedi. Esed, Kolombiyalı ünlü uyuşturucu baronu Escobar'ın rolünü oynuyordu. Batılıların tahminlerine göre Captagon satışlarından yılda 5 milyar dolardan fazla kazanıyordu ki bu savaş öncesi petrol gelirlerinden daha fazlaydı!

Devrik devlet başkanı ile en az beş kez yüz yüze görüştüm. Kendisini tanıdığımı iddia edemesem de uzun saatler boyunca konuştuk ve bu görüşmelerde geçenlerin çoğunu o dönemde Şarku'l Avsat’ta yayınladım. Lübnan'daki suikastlardan sonra, tehditleri gazetecileri etkilemeye başladığında ve ben de Lübnan'a girişi yasaklananlar listesine alındığımda görüşmeyi kestim. Kendisiyle devrimden hemen önce bir grup toplantısında görüşmüştüm. Güvende olduğu konusunda kendinden emin görünüyordu.

Her halükârda, düşüşünden sonra ortaya çıkan ve korkunç rejimi hakkında zaten bildiklerimize eklenen şok edici yeni bilgilere rağmen, toplantılarında kişisel düzeyde her zaman kibar görünüyordu; dinlemeye ve cevap vermeye hazırdı. Sadece birkaç kez kendi yolundan çıktı. Bu onun tüm misafirleri karşısındaki kişiliğiydi.

Birçok insanın onu anlama ve kim olduğunu bilme konusunda kafasını karıştıran şey de buydu! Suriye ve Lübnan'da olanların arkasında şeytani bir grup mu vardı? Kardeşi Mahir, subayı Ali Memluk, karısı Esma ya da İranlı Kasım Süleymani mi?

Gerçek şu ki Esed, devleti yönetmedeki başarısızlığını güç kullanarak telafi ediyordu. Zaten fakir olan ülke daha da fakirleşti ve iddia ettiği gibi suç düşman ülkelere yüklenmedi. Beşşar iktidara geldikten sonra bölgesel ve uluslararası alanda memnuniyetle karşılanmıştı. Hafız Esed'in mirasını kıracağına ve Suriye'yi açıklığa ve modernleşmeye götüreceğine dair umutlar vardı. Ama o sadece hapishanelerin sayısını arttırdı ve suikast, bombalama ve terör örgütlerine ev sahipliği yapma sayısında babasını geçti.

Bu nedenle Beşşar'a karşı Suriye devrimi, Tunus'taki olaylardan üç ay sonra patlak vermiş olsa da şaşırtıcı değildi. Ekonomik olarak başarısız olan Esed, Irak savaşı sırasında İran'la yaptığı anlaşmanın bir parçası olarak uyuşturucu kaçakçılığına ve silahlı gruplara ev sahipliği yapmaya başvurdu ve bunu daha sonra son on yıldaki savaş sırasında da tekrarladı. Devrimden önce kalkınma, ekonomik modernleşme ve vatandaşlarının yaşamlarını iyileştirmekten bahsettiğini hatırlamıyorum!

Bugün Suriye'nin ve yeni yöneticilerinin Esed rejiminin tarihi üzerine düşünmesi gerekiyor. Kendisini koruyan askerin ve toplumun elit kesimini temsil eden üniversite profesörünün ayda yaklaşık yirmi dolar kazandığı bir rejimin düşmesi şaşırtıcı değildir. Buradan çıkarılacak ders, ekonomik başarısızlık riskinin güvenlik başarısızlığından daha büyük olduğudur.

Ekonominin başarısızlığının öncesinde yıllarca süren savaşlar, Sezar yaptırımları, yurtdışındaki devlet varlıklarının dondurulması ve para biriminin çöküşü yaşandı. Bu, Beşşar'ın kötü yönetimi, yaygın yolsuzluk, zayıf yönetim ve rejimin uyuşturucu ve dış savaşlardan oluşan gri ekonomiye bel bağlamasının sonucuydu.

Suriyeliler, sığındıkları ülkelerde yaşadıkları büyük sıkıntılara rağmen girdikleri her alanda başarılar elde ettiler. Bugün Ahmed eş-Şera hükümetini, öncelikle tüm Suriyelileri bileşenleri ve çeşitlilikleriyle bir araya getirerek devletin bir parçası haline getirmek ve yatırım yapmak üzere dünyaya açılmak için büyük bir fırsat bekliyor.