Rıdvan Seyyid
Lübnanlı akademisyen, siyasetçi- yazar Lübnan Üniversitesi'nde İslami ilimler profersörü
TT

‘Derin devlet’ ile değişim iradesi arasında Lübnan

‘Derin devlet’ tabiri halen herkesin dilinde. Ancak bu, muğlak ve tartışmalı bir ‘terim.’ Batı dünyasında, yani demokrasilerin dünyasında, liberaller ve solcular bunu, eski bürokrasideki gizli sağın devletin ruhu ve belli bir kişiye atfedilemeyecek önemli kararları üzerindeki kontrolü olarak algılar. Fransızların bazen söylediği gibi bu ‘Raison D'etat’dır (devlet çıkarı)! Ancak Avrupa ve Amerika'da sağın yükselişi bu terimin orijinal çağrışımlarını altüst etti. Çünkü ABD Başkanı Donald Trump da dahil olmak üzere yeni sağ ‘derin devleti’ yıkmak istiyor; bu devletin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra liberaller tarafından yaratıldığına inanıyorlar!

Terminoloji etrafında bu dönüş neden? Çünkü Lübnan'da son günlerde meydana gelen gerçekten büyük değişikliklere uyum sağlamaya ya da bunları anlamaya çalışıyorum. Tartışmacılar şöyle diyecektir: Ama ordu komutanının cumhurbaşkanlığına seçilmesi yeni değil, bu dördüncü ya da beşinci oldu. Ben de diyorum ki; Göstericilerin güvenliğini sağlamak ve onları rejimin ihlallerinden korumak için 17 Ekim 2019’da başlayan protestolar konusundaki tutumu, bunun ardından kendisini genel ilkelerle sınırlamaması, bunun yerine vatandaşları ilgilendiren tüm ayrıntılardan bahsetmesi, iktidara gelen ordu liderleri hakkında bilinenlerin ötesine geçen birçok bilginin elinde olduğunu gösteriyor.

Ancak meydana gelen büyük değişiklik, iki yıl üç ay önce doldurulan Cumhurbaşkanlığı makamındaki boşluğun seçkin bir cumhurbaşkanıyla doldurulmasıyla sınırlı kalmadı. En göze çarpan, olağandışı ve yeni olan, Temsilciler Meclisi'nin, köklü bir siyasi ailenin oğlu ve Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) mevcut başkanı olan Yargıç Nevvaf Selam'ı neredeyse oybirliğiyle hükümeti kurmakla görevlendirmesi oldu. Dr. Nevvaf Selam önde gelen bir entelektüel ve hukukçudur. Lübnan sisteminin sorunları ve geliştirilmesi ihtiyacı üzerine kapsamlı yazılar kaleme aldı. Birleşmiş Milletler'de (BM) Lübnan'ı temsil ettikten sonra UAD üyesi ve başkanı oldu. Suriye rejimi ve Hizbullah’ın Lübnan üzerindeki uzun süreli kontrolü nedeniyle ülkelerinde siyasi ve kültürel olarak çalışamasalar da Fransız Akademisi Daimî Sekreteri büyük yazar Amin Maalouf’la birlikte Selam, bugün Lübnanlıların uluslararası alandaki en meşhur akademisyenleridir.

Arap ve uluslararası Lübnan sevdalıları on yıllardır Lübnan'ın ‘rönesans ruhunu’ merak ediyor: Bu ruh neden Lübnan'ın dışarıdaki parlaklığında ortaya çıkıyor da içeride Lübnanlıların birbirleriyle olan ilişkilerinde ya da iç savaşlarla parçalanmış, İran ve Suriye'nin ele geçirmeleriyle boğulmuş bir devleti yeniden inşa etme becerisinde ortaya çıkmıyor?

Merhum Pierre Gemayel, iç savaşın (1975-1990) arifesinde bu formülü şöyle adlandırmıştı: ‘Eşsiz formül’. Yani Lübnanlı siyasetçilerin 1943 yılında Fransız mandasına karşı mücadele sırasında üzerinde anlaştıkları ve Ulusal Pakt olarak bilinen bağımsız Lübnan formülü. 1990’lı yıllarda Patrik Sufeyr bana şöyle demişti: “Eğer formül terimini beğenmiyorsanız, o zaman Misak-ı Milli ve bir arada yaşamadan bahsedin!” Son günlerde yaşananlar aslında dördüncü kez yaşanıyor. 1989'da Suudi Arabistan Krallığı'nda Taif Anlaşması, anayasa, Ulusal Mutabakat Belgesi durumları yaşandı. 2005'te Refik Hariri'nin şehit edilmesinden sonra Sedir Devrimi, 2019'da Halk Devrimi, geçtiğimiz günlerde de General Joseph Avn ve Dr. Nevvaf Selam'ın parlamentoya seçilmesinde ‘değişim hareketi’ ortaya çıktı. Avn 128 oydan 99'unu, Selam ise 128 oydan 84'ünü aldı. Bu durum, Arapların ve uluslararası kamuoyunun umduğu gibi, tüm engelleyici ve çevreleyen koşullara rağmen barışçıl bir şekilde mücadele eden, ortaya çıkan ve kazanan Lübnan ruhunun veya derin devletinin varlığı ve ortaya çıkışı anlamına mı geliyor? Durum bu. Tüm girişimlerde çaba her zaman ‘uzlaşı’ ya da Lübnanlıların deyimiyle ulusal birlik yönündeydi. Cumhurbaşkanlığı makamı üzerinde iç ve dış faktörlerden kaynaklanan kısıtlamalar olsa da, Taif Anlaşması'na göre yürütme ve usul yetkisini üstlenen başbakan ve onun kurduğu hükümet, sistemdeki en hareketli ve demokratik kurumdur. Bağlayıcı istişarelerde başbakanı seçen de, ondan güvenoyu çekebilecek olan da parlamentodur. Diğer iki önemli pozisyon olan cumhurbaşkanlığı ve parlamento başkanlığı ise sabittir. Cumhurbaşkanı için görev süresi 6 yıl, parlamento başkanı için ise 4 yıl veya daha fazladır!

Lübnan'ın ruhu ve derin milli devleti hakkında artık hiçbir şüphe yok. Lübnan'da mevkiler ilan edilen programlarla elde edilmiyor olabilir. Ancak bu seferki istisna, cumhurbaşkanının yemin konuşmasında, başbakanın da 2021 tarihli ‘Dün ve Yarın Arasında Lübnan’ başlıklı kitabında programını ilan etmiş olmasıdır. İkili ilk kez, eski cumhurbaşkanları Emil Lahud ve Mişel Avn'ın yaptığı gibi anayasa ve yetkiler üzerinde kavga etme geleneğini kıracak. İktidar, anayasanın lafzına ve Ulusal Pakt’ın ruhuna göre tam bir ortaklık demektir. Değişmeyi reddeden ‘Şii ikilinin’ zorluğu devam ediyor; bu zorluk uzlaşma iradesi ve bölgedeki değişim rüzgarlarının zorlamasıyla aşılabilir. Büyük meseleler ne Hizbullah Milletvekili Muhammed Raad'ın dediği gibi bir tuzak olarak ne de Meclis Başkanı Nebih Berri'nin bloğunun bir üyesi olan Eyüp Hamid'in dediği gibi ‘tüzükçülük’ ile ‘bir arada yaşama’ arasında bir çelişki olarak anlaşılmaktadır. İşte sonunda Lübnan'ın muzaffer ruhu!