Hüseyin Şubukşi
TT

Trump ve BRICS ittifakı mı?

Siyaset her şeyden önce bir çıkar oyunudur ve şüphesiz ki kazanma ve kaybetme turları çoktur. ABD Başkanı Donald Trump'ın yaptıkları da, bunun sahadaki en açık ve en hızlı örneği. Trump'ın bugüne kadar aldığı, tür ve sayı bakımından cesur ve eşi benzeri görülmemiş yürütme kararları, güçlü politik karar ve açıklamaların tümü, normal siyaset olarak bilinen şey için büyük bir şok etkisi yaratmış görünüyor. Birçok analist Trump’ın kararlarını delilik, aptallık ve bilgisizlik olarak niteledi; ancak biraz sabırla ve satır aralarını okuma, olayları birbirine bağlama çabasıyla birlikte büyük resim daha net ortaya çıkacaktır.

Trump'ın Çin'i, ister ekonomik açıdan isterse askeri açıdan olsun, gücü ve etkisi giderek arttığından ABD için en ciddi tehdit olarak gördüğü bir sır değil.

Trump yönetimi Beyaz Saray'a geldiği ilk günden bu yana Çin'in kendisini çevrelediği her türlü destek zincirini kırmaya gayret ediyor. Bunlardan en önemlisi giderek nüfuz kazanan BRICS grubuydu. Trump Hindistan Başbakanı Modi ile olan güçlü ilişkisini fırsat bilerek onu Beyaz Saray'a davet etti ve övgülere boğdu. Ona her düzeyde benzeri görülmemiş bir iş birliği sözü verdi. Bu durum, BRICS Sekreterliği'nin, ABD-Hindistan ilişkilerindeki bu derin gelişmeden sonra Hindistan'ın artık BRICS grubunun geleceğinin stratejik bileşeninin bir parçası olarak değerlendirilemeyeceği yönünde bir açıklama yapmasına neden oldu. Böylece grup, dünyanın en önemli yükselen güçlerinden birini fiilen kaybetmiş oldu.

İkinci darbe ise gecikmedi; Hindistan'ı kendi yanına çektikten sonra bu kez ABD'nin Rusya'ya yönelik hamlesi geldi ve Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da oldukça başarılı bir toplantıyla taçlandı. Suudi Dışişleri Bakanlığı, imkansız olarak nitelendirilen görevin başarıya ulaşması için olağanüstü bir çaba gösterdi. İki ülke dışişleri bakanları arasında gerçekleşen başarılı görüşme sonucunda iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edildiği ve çeşitli alanlarda tam iş birliği ve koordinasyonun başladığı duyuruldu. ABD tarafı, yeniden G8 olması amacıyla Rusya'nın G7'ye geri dönmesi konusundaki kararlılığının güçlü olduğunu dile getirdi. Dolayısıyla Çin, Brezilya ve Güney Afrika'nın da katılımına rağmen BRICS grubunda yalnız kalıyor.

Çin'in artan etkisini sınırlamak için dünyanın jeopolitiğini yeniden çizmek Donald Trump yönetiminin en önemli hedeflerinden biri. Panama'ya kanalı geri alacağı yönündeki tehdidi, oradaki artan Çin nüfuzuna derhal son vermeyi amaçlıyordu. Panama da Amerikan tehdidinin ciddiyetini görerek hemen boyun eğdi. Meksika Körfezi'nin isminin ABD Körfezi olarak değiştirilmesine gelince; amaç, Çin'in yüksek bedelli Amerikan tarifelerini ödemeden yaptığı ticari seyrüsefer özgürlüğünü kısıtlayacak bir Amerikan deniz nüfuz alanı yaratmaktır. Hatta Ukrayna ile daha önce verilen desteğin karşılığında en önemli madenlerini elde etmek için yapılması planlanan anlaşmanın bile amacı, Çin'in alternatif enerji ve yapay zeka ekonomisi için ihtiyaç duyacağı kritik maden kaynaklarını daraltmak.

Yapay zeka konusunda uzman bir Çinli şirketin, yetenekleri bakımından Batı'daki benzerlerini geride bırakan bir uygulama sunması ile yaşanan DeepSeek depreminin ardından, genel olarak Batı dünyası, özel olarak da ABD, Çin'in birçok alanda daha fazla sürpriz hazırladığının, sadece gümrük tarifelerini yükseltme politikasının yeterli olmayacağının, onu önemli müttefiklerinden mahrum bırakmak gerektiğinin farkına vardı.

Bütün bunlar olurken, ABD Başkanı Donald Trump göreve geleli henüz iki ay bile olmadı. Bundan sonra işlerin nerelere varabileceğiniyse ancak tahmin edebiliyoruz.

Anlaşmalar adamı, Beyaz Saray'ın efendisi, “Önce ABD ve ABD'yi Yeniden Harika Yap” sloganıyla daha fazla sürpriz için çabalıyor. Bu sloganın altında kutsal bir dost yok, hem Kanada hem de Avrupa Birliği bunu acı ve sert bir şekilde anladı. Dolayısıyla, ABD'nin Çin ile olan ticaret dengesinde en az yüzde elli oranında bir azaltmayı garanti eden istisnai bir ticaret anlaşması karşılığında Tayvan'ı feda edip Çin'in onu anavatanın bağrına geri döndürmesine izin vermeyeceği düşünülemez. Şok anlaşmalar çağında yaşıyoruz.