Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

Nairobi oyunu Sudan için ne ifade ediyor?

Geçtiğimiz ay Nairobi'de Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) ile bir dizi hareket, parti ve sivil figür arasında “kuruluş” anlaşmasının imzalanmasına eşlik eden kutlama ve gürültüsünden çok uzak bir atmosferde, bir önceki gün bu grubun bir geçiş anayasası belgesi imzaladığı duyuruldu. Anayasa laikliği benimsiyor ve HDK’den oluşan yeni bir ordunun kurulmasını, ülkeyi yeniden 8 bölgeye bölüp, belli durumlarda bu bölgelere kendi kaderini tayin hakkı vermeyi öngörüyor.

Kenya Devlet Başkanı William Ruto'nun hükümeti Sudan'ı öfkelendirdiği ve kendisini protesto etmesine neden olduğu için imza töreninde bir kutlama havası yoktu. Kenya hükümeti içeride de HDK ve müttefiklerinin toplantılarına ev sahipliği yapmasına itiraz eden politikacılar ve aktivistlerin eleştirileriyle karşı karşıya kaldı. Bu itirazların bir nedeni, HDK’nin ihlaller konusundaki kötü sicili iken, diğer neden toplantıların Nairobi'de yapılmasının, paralel bir hükümet kurmayı amaçlayan grupları destekleme konusunda tehlikeli bir emsal teşkil etmesi. Bu, başka bir ülkenin egemenliğinin açıkça ihlali anlamına geliyor ve tüm uluslararası ve bölgesel anlaşmalara aykırı.

Aslında bir bütün olarak “Nairobi oyunu” HDK’ye ivme kazandırma ve üst üste aldığı yenilgileri örtbas etme çabası gibi görünüyor. Bu yenilgiler ile birlikte Cezire eyaleti ve ülkenin bütün orta kesimindeki mevzilerini, doğu ve güney sınırlarındaki diğer bölgeleri ve ardından Hartum'daki mevzilerini kaybetti. Geriye sadece Darfur'daki kontrol alanı ve Kordofan'daki bazı bölgeler kaldı. Bu yenilgiler üzerine HDK liderliği ve destekçileri, başta Abdulaziz el-Hilu liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi (Kuzey) ve Sudan Kurtuluş Hareketi’nin Abdulvahid Muhammed Nur liderliğindeki kanadı başta olmak üzere yeni müttefikler kazanmak için harekete geçtiler. Abdulaziz Hilu ile kendi şartlarına göre anlaşmaya varılırken, Muhammed Nur ile görüşmeler hâlâ tökezlemede.

HDK liderliği ve müttefikleri, her ne pahasına olursa olsun Hilu'yu kazanmak için acele ettiklerinden, o da onlara kendi şartlarını dayattı ve Nairobi belgesine damgasını vurdu. Anayasa metninde temel bir özellik olarak yer alan laiklik konusundaki görüşlerinin yanı sıra, Sudan eyaletlerinin yeniden bölünmesi ve bazı bölgelerin dağıtılmasıyla ilgili metinde de onun izi görülüyor. Anayasa metninin Batı Kordofan Eyaleti’nin lağvedilmesini, yerleşim birimlerinin (Nuba Dağları Bölgesi olarak bilinecek) Kuzey ve Güney Kordofan eyaletleri arasında dağıtılmasını içerdiği anlaşılınca, bir kriz patlak verdi ve Batı Kordofan halkı arasında bunu protesto eden sesler yükseldi.

Bu geçiş anayasası metninin ardından paralel bir hükümet kurma adımının gelmesi bekleniyor. Kimi zaman bu hükümetin HDK’nin kontrolündeki bölgelerde vatandaşlara sunulacak hizmetleri kolaylaştırmak için, kimi zaman da mevcut hükümetle meşruiyet için çekişmek amacıyla kurulacağını söylüyorlar. Sonra bazı destekçileri çıkıp, hükümetin, 1956 devleti (yani bağımsızlık devleti) adını verdikleri şeyin yıkıntıları üzerine kurulacak yeni bir Sudan'ın çekirdeği olduğunu söylüyorlar.

Paralel hükümetin destekçilerinin hangi meşruiyete dayanmak istediklerini bilmiyorum? Yıkım, öldürme, tecavüz, yağmalama, vatandaşları evlerinden çıkarma meşruiyet sağlar mı?

Meşruiyet tartışması bile, farklı bölgelerde insanların “tek ordu...tek halk” sloganı attıkları sahnelerin, HDK’nin kontrolü altındaki bir bölge ordu tarafından kurtarıldığında yapılan sevinç gösterilerinin tekrarlandığını düşündüğümüzde dayanaksız bir tartışmaya dönüşüyor.

Bu bağlamda, Nairobi’deki grubun geçiş anayasası metnini imzaladığı sırada, Korgeneral Abdulfettah el-Burhan’ın Kahire’de düzenlenen acil Arap zirvesine Sudan'ı temsilen, Egemenlik Konseyi Başkanı ve dünyanın kendisi ile çalıştığı Hükümetin Başkanı olarak katıldığını belirtmek gerekir. Bu da paralel bir hükümetin tanınmayacağı anlamına geliyor. Nitekim Suudi Arabistan, Mısır, Katar, Kuveyt, Ürdün, Somali ve Türkiye'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda ülke, böyle bir paralel hükümete karşı olduklarını açıkladı. ABD, İngiltere ve BM, krizi daha da karmaşık hale getirme girişimleri konusunda endişelerini dile getirirken, Sudan'ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne desteklerini yinelediler.

Nairobi oyununun ülkeyi bölme projesi kapsamında Sudan'dan koparıp almak istediği söylenen Darfur'un kendisi bile tamamen HDK’nin kontrolünde değil veya ona bağlı değil ve onun yönetimini kabul etmeyecektir. HDK'nin Darfur'da kanlı bir geçmişi var. Masalitlerin evlatlarını diri diri gömmek, bazı kabilelerin evlatlarını öldürmek gibi cinayetleri hâlâ akıllarda. Bu suçlar uluslararası örgütler tarafından da gözlemlendi ve birçok ülkeyi insanlığa karşı suçları, soykırım ve etnik temizlik suçları nedeniyle HDK’yi kınamaya yöneltti. Ek olarak, HDK'ye karşı saf tutan ve ordu saflarında savaşan çok sayıda Darfur hareketi ve grubu da bulunuyor.

Gerçek şu ki, paralel hükümet kurulsa dahi, taraftarlarının umduğu atılımı gerçekleştiremeyecek, hayalini kurduğu tanınırlığa sahip olmayacaktır. Daha da önemlisi, ordunun ilerleyişini durduramayacak ve hatta kalan bölgeleri ele geçirme ve savaşı Darfur'da HDK'nin kontrolündeki bölgelere kaydırma konusundaki kararlılığını pekiştirecektir.

Nairobi oyununun herhangi bir faydası varsa, o da gizlenenleri ortaya çıkarması ve masaya son kartları koymasıdır. Artık saflar belirginleşti, Sudan'a karşı komploları destekleyenlerin, ev sahipliği yapanların, finanse edenlerin ve yardım sunanların gerçek yüzleri ve niyetleri ortaya çıkmıştır. Bu, ordu ve müttefikleri ilerlerken, halk, ya da diyelim ki halkın çoğunluğu, bu kader savaşında onun arkasında saf tutarken, yenilmeye mahkum bir komplodur.