Mustafa Fahs
TT

Sudani ve kafası karışık kardeşler

Bağdat'taki karışıklık siyasi, ekonomik, seçimsel, hem iç hem de dış olmak üzere pek çok şekilde karşımıza çıkıyor. Şii siyasi evi çok sayıda fraksiyona bölünmüş durumda; çatısı çatlaklarla dolu ve duvarları çatırdıyor, içinde çelişkiler toplanıyor. Kendileri ve seçimleri konusunda kafaları karışık. Bir zamanlar ortak çıkarlar etrafında birleşmişken, şimdi yaklaşan seçimlerle bölünmeleri muhtemel. Şu anki kafa karışıklığı, kendi içlerindeki gerilimlerden parlamento seçimlerine ilişkin belirsizliğe kadar uzanan karmaşık bir yapıya sahip ve tüm bunlar, geniş terimlerle konuşan ancak net bir yönü olmayan bir siyasi sisteme ilişkin artan endişenin arka planında yer alıyor.

Bugün Bağdat'taki görünüm sisli. Bazıları için bu durum ABD-İran müzakerelerinin sonucuna bağlı. Olumlu ya da olumsuz, her iki durumda da değişim kaçınılmaz. Diğerleri içinse mesele en büyük siyasi blok içindeki iç çekişmeler ve hükümet, Başbakan ve eski müttefiklerinin gelecekteki düşmanlara dönüşmesi arasındaki çelişkilerle ilgili. Belki de hikâyenin ve sorunun özü burada yatıyor.

Bölgesel cephede ise Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani bölgede ve dünyada değişen dinamiklerin, özellikle de ABD-İran görüşmelerinin Irak'ı nasıl etkileyebileceğinin açıkça farkında. Irak'ı bu görüşmelerin sonuçlarından korumak için elinden geleni yapıyor. Artan eleştirilere rağmen, ‘yeni Suriye’ ile bağlar kurmayı siyasi ve güvenlik açısından bir gereklilik olarak görüyor. İstikrarlı bir Şam, istikrarlı bir Bağdat demektir ve bunun tersi de geçerlidir. Bu aynı zamanda sadece Irak ve Suriye arasında değil, Lübnan ve Ürdün ile de bölgesel entegrasyon için yeni ufuklar açabilecek jeo-ekonomik iş birliği için bir fırsat. Başarılı olması halinde Irak, kaynak zengini ülkeler, transit ülkeler ve Lübnan gibi yeniden ihracat merkezleri arasındaki sinerjiyi teşvik ederek bir ekonomi ve yatırım merkezine dönüşebilir.

Bağdat'taki hiçbir aktörün görmezden gelemeyeceği bölgesel dönüşümlere tanık oluyoruz. 7 Ekim 2023 sonrasından Maskat görüşmelerine, Suriye ve Lübnan'daki değişimlere kadar... Bu değişimler Bağdat ile Şam, Beyrut, Tahran ve Washington arasındaki ilişkilere yeni bir yaklaşım gerektiriyor.

‘Sudani hakkında ve Sudani aracılığıyla yaşanan kafa karışıklığı’ artık gün yüzüne çıktı. Bu, 2003 sonrası siyasi düzenin oluşumuna, özellikle de sistemin kurucu güçleri ile başbakanlık makamı arasındaki karmaşık ilişkiye kadar uzanan uzun soluklu bir destanın parçası. Bu makam uzun süredir zayıflamış, baskın siyasi güçlerin ve onların ittifaklarının pençesine düşmüştür. Bu güçler başbakanı bir kalıba sokmuş ve yazılı olmayan tek bir dönem kuralı koymuşlardır. Kırmızı çizgilerini aştığında ya da merkezi bir siyasi aktör olarak kendini göstermeye başladığında ona karşı cephe almakta gecikmiyorlar.

Sudani ile Şii siyaset kurumunun bazı kilit isimleri (Koordinasyon Çerçevesi içinde ve 2003 sonrası sistemin asıl mimarları arasında) arasında açık ve büyüyen bir çatlak var. Bu çatlak, sadece Suriye'nin yeni liderliğine yakınlaşması ve Koordinasyon Çerçevesi'nin katı yaklaşımıyla çelişen daha esnek bölgesel ve uluslararası duruşu nedeniyle değil, aynı zamanda bir sonraki parlamento seçimlerine katılma kararı nedeniyle de giderek daha aleni hale geldi. Birçoklarına göre bu, kendisini ikinci bir döneme taşıyabilecek yeni bir siyasi güç oluşturma niyetinin işareti. Hükümetinin ekonomik ve hizmet temelli kazanımlara dönüştürdüğü iç istikrar sayesinde zemin hazırlıyor. Bu durum, özellikle önceki hükümetlerin başarısızlıklarıyla kıyaslandığında, kamuoyundaki itibarını arttırdı.

Irak Ekim ayında yapılacak bir sonraki parlamento seçimlerine doğru ilerlerken, sadece Sudani için değil, tüm Koordinasyon Çerçevesi genelinde pek çok ittifak dağılıyor. Seçimler onları böldü ve sonuçların onları bir zamanlar olduğu gibi bir araya getirmesi pek olası değil. Hepsi de geniş Şii siyasi evinden çıkan bu gruplar, Sudani'nin güçlü ve bağımsız bir figür haline gelmesi fikrine direniyor. Bu arada, nesilsel değişim için bastıranlar, hem yapısal olarak hem de liderliklerinde açıkça yıpranma belirtileri gösteren kurucu güçleri küçültmeyi başaramadı. Eski Başbakan Nuri el-Maliki hem Koordinasyon Çerçevesi içinde hem de dışında güçlü ve boyun eğmeyen bir figür olmaya devam ediyor. Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr ile birlikte Şii bloğu içindeki en etkili ikili olmayı sürdürüyorlar. Şimdi sorulması gereken soru şu: Sudani uzun süredir devam eden bu tekeli sona erdirmeyi başarabilecek mi?