Abdulmunim Said
Kahire’de Mısır Gazeteciler İdaresi Meclisi Başkanı ve Kahire Bölgesel Strateji Çalışma Merkezi Yönetim Müdürü
TT

Güç dengesi hesaplamaları

‘Güç siyaseti’ uluslararası ilişkileri anlamada çok eski bir ekoldür. ‘Enerji’, ‘hız’, ‘zaman’ ve insan yeteneklerine atfedilen tüm benzer kelimeler gibi ‘gücün’ de sınırları vardır. Belki de temel sorunu, yükseliş anlarında, kısa süre sonra korkutucu bir kâbusla uyanan mutlak nitelikleri yansıtmasıdır. Bununla birlikte, ‘güç’ yok etme yeteneği (Force) anlamına gelmez; power’ın evrensel anlamından farklıdır. Bu, başkalarını almaya niyetlenmedikleri bir pozisyonu değiştirmeye zorlamak anlamına gelir. Böyle bir yaklaşım, güç dengesi terazisinin ve buradan çıkan stratejik kararların en önemli boyutudur. Çünkü karşı tarafta çatışmayı yöneten ‘politikacıların’ ve ‘generallerin’ becerisi; rakibin ya da düşmanın yeteneklerinin ulaştığı boyut ve modern teknolojiler de dahil olmak üzere bu yeteneklerin bunları uygulayanlar tarafından özümsenmesi gibi bazen ölçülmesi zor unsurlar vardır.

Güç hesaplarındaki bu çıkmaz, Ortadoğu'daki güncel olaylar sırasında sıkça uygulanmış ve Aksa Tufanı’ndan bu yana ABD Başkanı Donald Trump bile bundan kaçamamıştır. Konuyu inceleyen herkes, kısa bir süre içerisinde yaşananların çok fazla olduğunu ve taraf ya da taraflar gücün sınırlarını ve hem İsrail hem de İran'ın şu anda tanık olduğumuz korkunç çatışmaya varıncaya kadar doğrudan yüzleşmenin sınırına yaklaşırken istenmeyen bir gerçekliği değiştirmedeki etkisinin boyutunu fark etmedikçe büyük bir patlamayı önlemenin mümkün olmadığını görecektir.

O dönemde Başkan Donald Trump, ilk 100 gününde ABD içinde ve dışında en yüksek siyasi güç kullanımını gerçekleştirdiği için büyük bir coşku içindeydi. Daha önce görülmemiş sayıda başkanlık kararnamesi yayınladı; yargı ile kendisini anayasal bir krizin gölgesinde bırakan mücadelelere girişti. Mültecilere ve göçmenlere savaş halindeymiş gibi muamele ettikten sonra, onları uzaklaştırmak için azami güç kullandı. Yurtdışında ise Başkan'ın Ukrayna ve Gazze'de barış yapma vaatlerinin yanlış olduğu ortaya çıktı ve Amerikalıların lehine işlemeyen uluslararası ticareti düzeltme vaatleri suya düştü. Trump'ın azami güç, biraz siyaset ve bolca palavra kombinasyonuyla kurduğu hayal etkisiz kaldı. Trump'ın yaptıkları, kendisini seçenlere karşı bir tepkiye, ABD'nin dünyanın en yoksul ülkesi Yemen'de bir milis gücüne karşı tek başına Ortadoğu savaşına girmesine, Ukrayna'da barış ihtimalinin azalmasına ve ardından İsrail ile İran arasında bölgesel bir savaşın ortasında kalmasına neden oldu.

İlk 100 günün ardından Trump, kurduğu denklemin öngördüğü getiriyi sağlamadığını fark etti. Sonuç olarak kazanamayacağı bir savaşa girmiş oldu ki, bu ABD için yeni bir durum değil. ABD'nin iç arenası çok fazla deneyim, bilgelik ve hesaplı hareket etmeyi gerektiriyor. Kısacası, ABD bir yandan gücünün sınırlarının farkına varmalı, diğer yandan da dünyanın değiştiğini ve başka yöntemler izlemenin mümkün olmadığını anlamalıdır. Avrupa ya da Ortadoğu'daki çatışmaların çeşitli bölgesel ve uluslararası taraflarının ‘gücünün sınırlarının farkına varması’ on yılın düğümüdür. İster Ukrayna'da ister Ortadoğu'daki direniş kampında olsun, direnişçilerin toprak ve nüfusu feda etme kabiliyeti, Avrupa'da Rusya'nın ya da Ortadoğu'da ABD'nin hayal edebileceğinden çok daha yüksektir. Washington, Husileri iki ay boyunca bombaladıktan sonra, sadece füze fırlatma kabiliyetlerinin bile onların İsrail'i ve Kızıldeniz'deki uluslararası ticareti bombalamaya devam etmelerini engellemediğini fark etti. Öte yandan Ukrayna'nın 18 ay içinde 40 Rus bombardıman uçağını vurup hasar verdirebilecek bir insansız hava aracı (İHA) ağı inşa edebilmesi, ölümcül olmasa da savaşın devam etmesini sağlayan bir sürpriz oldu.

Buradaki mesele, zafer ve yenilginin tanımının artık tüm taraflar için net olmamasıdır. Artık zafer ve yenilgi, şehirlerdeki askeri ve sivil kayıplar ve gıda açısından insan kayıplarının hesaplanmasıyla ölçülmüyor. Ukrayna Devlet Başkanı Voladimir Zelenskiy'nin başına geldiği gibi sadece hayatta kalmakla ya da Hamas ve müttefiklerinin hedeflerini vurma oranlarından bağımsız olarak roket fırlatma kabiliyetlerini sürdürmeleriyle ölçmek artık yeterli değil. Trump, ortaya koyduğu iç ve dış hedeflerden kademeli olarak geri çekilerek meseleyi ele aldı. Öte yandan, İsrail'i İran'ı tehdit etmeye ve İran'a savaş açmaya iterek, bir kez daha yükü hafifletmeye başladı ve ABD'nin Tahran'daki savaşta masum olduğunu ilan etti. Savaş patlak verdi ve İsrail, Tahran Washington ile müzakereleri görüşürken İran'a karşı Yükselen Aslan Operasyonu'nu başlattı.