Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

Hürmüz Boğazı'nın kapatılması Irak ve Çin için daha tehlikeli

İran tehdit ediyor ama tehdidini gerçekleştirmeyecektir. Hürmüz Boğazı'na mayın döşemeyecek veya geçen gemileri bombalayarak boğazı kapatmayacaktır. Çünkü bu, ters tepebilecek ve Körfez petrolünün en büyük alıcısı olan Çin'in günlük 4 milyon varil petrol kaybetmesine yol açacak bir senaryodur.

İran'ın düşmanları ABD ve İsrail ise kazanan taraf olacaktır çünkü Pekin, İran'a karşı öfkeli bir tavır takınacaktır.

2021 yılında bir kargo gemisi Süveyş Kanalı'nı sadece altı gün tıkadığında dünya kaynamıştı. Husiler, Babu’l Mendeb Boğazı'ndan geçen gemilere yönelik saldırılar düzenleyerek uluslararası nakliye trafiğinde aksamalara yol açtıklarında da benzer durum yaşanmıştı.

Dolayısıyla Hürmüz Boğazı'nın kapatılması İran'ın müttefiklerine daha fazla zarar verecektir.

Hürmüz Boğazı geçmişte dünyaya karşı bir şantaj kartıydı. Ancak bugün, Amerikalılar için stratejik bir kaygı olmaktan çıktı, zira kendi petrol üretimleri ve komşuları Kanada'nın petrol üretimiyle neredeyse kendi kendilerine yeter hale geldiler.

Peki Tahran'ın boğazı kapatmasındaki amaç, askeri bir çatışmaya girmeden Körfez komşularını boğmak ve baskı altına almak mıdır? Bu ülkeler on yıllardır böyle karanlık bir gün için planlar yaptılar. Dolayısıyla boğaz birkaç ay boyunca tamamen kapalı kalsa bile kayıpları sınırlı zararla karşılayabilirler.

En büyük üretici olan Suudi Arabistan'ın, Kızıldeniz'deki Yanbu Limanı üzerinden ihracat yapmasını sağlayan, kapasitesi 5 milyon varil olan ve bunu artırma potansiyeli bulunan bir boru hattı bulunuyor. Bu şekilde pazar payından tek bir varil bile kaybetmeyecektir. BAE’nin de Hürmüz Boğazı'nın ötesinde bulunan ve günde 1 buçuk milyon varilden fazla ihracat yapmasına olanak tanıyan Füceyre Limanı var. Dünyanın en büyük gaz üreticisi Katar, alternatif deniz yolları olmamasına rağmen, devasa finansal rezervlerinden yararlanarak aylarca sürecek zorunlu kesintilere dayanabilir. Kuveyt ve Bahreyn ise bundan etkilenecektir ama Körfez İşbirliği Konseyi'ndeki ortakları onları destekleyebilirler.

En çok etkilenecek Körfez ülkesi ise İran'ın müttefiki olan ve Hürmüz üzerinden günde yaklaşık 3 milyon varil petrol arzı bulunan Irak olacaktır. İhracattan mahrum kalırsa vatandaşlarına karşı ve dışarıya karşı yükümlülüklerini yerine getirecek mali gücü kalmayacaktır.

İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatmaya yönelik defalarca askeri manevralar ve tatbikatlarda bulunduğunu biliyoruz. Bunu yaparsa petrol fiyatları yükselir ve en başta Çin ve Irak zarar görür.

1980'lerden bu yana Boğaz'ı kapatma tehdidi, Tahran'ın hem Amerikalıları hem de Körfez ülkelerini korkuttuğu bir kart oldu. Ama dünün stratejileri bugün artık işe yaramıyor. ABD dünyanın en büyük petrol üreticisi haline gelirken, Körfez petrolünün en büyük alıcısı Çin oldu.

Körfez ülkeleri de bu duruma karşı tedbirlerini almış ve Hürmüz Boğazı'nı bypass eden bir ihracat ağı kurmuş durumdalar.

Tahran'ın ateş çemberini genişletmek için başvurabileceği diğer seçenekler hem bölge hem de kendisi için tehlikeli olmaya devam ediyor. Her biri, uzun zamandır hegemonya ve yayılma arayışında olan bir rejimi tehdit edecek intihar girişimi gibidir. Dolayısıyla bu, rejimin son şansı olabilir, bölgede barış içinde bir arada yaşamayı ve sınırları içerisinde kalmayı kabul etmelidir.