Hiçbir ulus yazı Fransızlar kadar ciddiye almaz. Ve bunun birçok nedeni var. İlk olarak, yüzücüler için en güzel plajlara, dağcılar için en yüksek dağlara ve en güzel havaya sahipler.
Daha doğrusu, Akdeniz ile Atlantik arasında veya Alpler ile Pireneler arasında tatil sezonlarına sahipler. Bu nedenle, dünyadaki tüm ülkelerin aksine, Fransa bir bütün olarak yaza aynı takvimde girer; 10 Temmuz ile 10 Ağustos arasında.
Her şey bir önceki yazdan ya da daha öncesinden planlanmıştır; aile arabası, tatil romanları, küçük yemek masaları, gidiş-dönüşte homurdanan kaynana ve yol boyunca mola yerlerindeki kavgalar.
“Roma’da Romalı gibi davran” ya da buna benzer eski bir söze uygun olarak Paris'te yaşarken biz de yazı sevmeyi öğrendik. Güney Fransa'ya giderken tüm yaz eğlencesi ekipmanlarımı yanımda götürürüm; iPad'im ve bir deste A4 beyaz kağıt, çünkü mavi gezegende hâlâ papirüs kullanan tek yazarım. Guinness Rekorlar Kitabı, Mısır icadı olan bu ürünün tüketiminde rekorumu açıklamak için benimle iletişime geçti ve ben de gelecek yaz bu konuyu düşüneceğime söz verdim. Gelecek yaz diyorum çünkü bu yaz, 42 yıldır yılın en güzel ritüellerinden birini yerine getiremeyeceğim, en eski ve en sevgili hayat arkadaşım Raja Sidavi ile Saint-Paul-de-Vence dağlarında yaz tatiline gidemeyeceğim. Zira hiç olmasaydı çok daha iyi olacak tarihlere kendimi adadım.
Elbette, örneğin Eylül ayında, Fransızların ağaçlardan düşen sarı yapraklara en güzel şarkılarını söyledikleri günlerde de Saint-Paul-de-Vence dağlarına gidebiliriz. Fransa'da kış bile güzeldir, tabii genel grevde olmadıkları sürece; ki bu kutsal bir ritüel gibidir ve muazzam faydaları vardır. Öncelikle, Fransızlar işe gitmeyip dinlenebilirler. İkincisi, maaşlarına zam alırlar.
Gazetecilik kariyerime erken bir yaşta başladım, Paris'ten yazıyordum. Bu benim ve benim gibi birçok kişinin hayaliydi. Her şey hakkında yazardım ve insanlar okurdu çünkü yazının başlığı Paris'ti. Seine Nehri, hayal gücü, gençlik ve tarihi heykeller sizinle birlikte şehirde dolaşırdı.
Artık Paris için yaşlandık. O da artık sıradan bir haber haline geldi, tıpkı günlerimiz ve haberlerimiz gibi. Bu yaz onu özlemeyeceğiz. Provence dağlarını özleyeceğim.