Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Hitler'in kitabı Kavgam’ın yüzüncü yılı

18 Temmuz 1925'te, eski Çavuş Adolf Hitler'in Kavgam adlı kitabının ilk baskısı Münih'te yayınlandı. Kitabın dağıtımı ve satışı mütevazıydı çünkü yazarının şöhreti mütevazıydı. Ancak çok geçmeden her şey değişti. Kavgam, yazarı Nazi Partisi'nin lideri olduktan sonra 10 milyon sattı. Ama sahibinin yükselişi durmayacaktı. Eski ressam Almanya Şansölyesi olacak, ardından Almanya'yı ve dünyayı savaşa sürükleyecekti. Sonra bir dizi zaferin ardından büyük yenilgi geldi ve metresi dahil bazı kurmaylarıyla birlikte Berlin'deki sığınağında intihar etti.

Kavgam, Hitler hakkında çok şey açıklayan ve gizleyen, otobiyografi ve siyasi ideoloji karışımı bir kitaptır. Yazar, katı ve disiplinli bir babaya rağmen, memleketi Avusturya'da mutlu bir çocukluk geçiren hakikat arayıcısı olarak kendisini tanımlıyor. Annesinin 1907'deki ölümü Hitler için yıkıcı bir darbe oldu ve bundan sonra Hitler, Yahudiler ve antisemitist ideolojiyle ilk kez karşılaştığı Viyana'ya taşındı. Viyana'daki yaşam, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'na duyduğu nefreti yoğunlaştırdı ve Hitler, Alman kültürünün tek gerçek yurdunun Almanya olduğuna inanmaya başladı. Hitler, 1912'de gerçek anlamda Alman olduğunu düşündüğü Münih'e taşındı. 1914'te Birinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesi, ona bir askerin hayatını deneyimleme fırsatı verdi. Hitler için askerlik, eğitiminin en büyük başarısı ve hatiplik kariyerinin ilham kaynağıydı. Alman ordusunun kahramanca eylemlerini hatırlatan Hitler, ülkenin çöküşünden Yahudileri ve Marksistleri sorumlu tuttu.

Irk, Kavgam ideolojisinin temel temalarından biridir. Hitler, her ırkın saflığını koruması gerektiğine, aksi takdirde yok olmakla karşı karşıya kalacağına inanıyordu. Ari ırkının, özellikle de Alman Arilerinin bunda başarısız olmuş gibi görünmesinden derin endişe duyuyordu. Alman ırkı korunabilirse, Almanya'nın dünyaya hakim olabileceğine inanıyordu. Asalaklara benzettiği Yahudiler, Hitler'in gözünde Almanya için en büyük tehditti. Yahudilerle hesaplaşmanın yakın olduğu sözünü veriyordu. Hitler için devlet, daha önemli bir amaca, yani ırkın korunmasına hizmet eden bir araçtı. Almanya'nın misyonunu, yüz yıl içinde 250 milyona ulaşacağına inandığı gelecekteki Ari nüfusu için gereken toprakları temin etmek olarak görüyordu.

Hitler, hitabetin yazıya üstünlüğünü vurguluyor. Bir hatip olarak yetenekleriyle övünüyor ve halkı harekete geçirmek için (akıldan ziyade) duygulara hitap etmenin en etkili yolunun konuşma olduğunun altını çiziyor. Hitler, sonraki bir bölümde propaganda ve örgütlenmenin oynadığı farklı rolleri anlatıyor ve propagandanın, hareketin çekirdek üyelerini toplamak için en iyi araç olduğunu, örgütlenmenin yalnızca en değerli takipçilerin üye olmasını sağlamak için elzem olduğunu belirtiyor.