Lübnan Temsilciler Meclisi Başkanı ve Hizbullah'ın Şii İkilisi’ndeki ortağı Emel Hareketi liderinin, İmam Musa Sadr'ın ortadan kayboluşunun yıldönümünde yaptığı konuşma, üniversitelerdeki siyaset bilimi profesörlerinin Lübnan siyasetinin açmazını açıklamalarına yardımcı oluyor. Bu ülkede 15 yıl süren açık bir iç savaşa ve hâlâ devam eden gizli bir iç savaşa, iki İsrail işgaline ve Hizbullah ile İsrail arasında iki savaşa yol açan siyasetin durumunu daha iyi ve daha net bir şekilde ifade etmenin bundan daha iyi bir yolu yok. Bu, köşeleri yumuşatma, bir şeyi ve tersini benimseme, gizleme, muğlak formüller kullanma, ayrıca oyalama ve ileri kaçma amacıyla içeride ve dışarıda dost ve düşmanlara karşı akıllı görünmeye çalışma yoluyla, anlaşmazlıkların ve sorunların üzerinden onlarla yüzleşmeden atlama siyasetidir.
Berri'nin konuşmasına, hükümetin silahı devlet elinde toplama kararının etrafından dolaşmak için kesin bir denklem kurmaya çalışan, bunu da devletle doğrudan bir çatışmaya girmeden, Washington ve Tel Aviv'i kızdırmadan veya kabine oturumlarını aksatmak için Hizbullah'ı çekilmeye itmeden yapan sakin ve siyasi bir zeka damga vurdu.
Hizbullah liderliği ve Cumhurbaşkanlığı arasında ikili bir hatta faaliyet gösteren ve Başbakan Nevaf Selam ile dolaylı iletişim kanallarını kullanan Berri, hükümeti uygulamayı ertelemeye ve kararı herhangi bir takvime bağlı kalmadan veya belirli mekanizmalara bağlamadan prensipte benimsemeye zorladı. Böylece Şii bakanların ayrılmasının ardından kabine toplantısı, Berri'nin meseleyi patlama noktasından uzaklaştırma, hükümeti bölünme, felç veya istifadan koruma umuduyla yaptığı akıllıca manevraları gözler önüne serdi.
Gerçekler, içerisi ve dışarısı, özellikle de İsrail ile yüzleşmekten aciz Şii İkilisi’nin, silahın devlet elinde toplanması planını tek bir madde olarak sunmak yerine daha geniş bir gündem dahilinde tartışmayı tercih ettiğini gösteriyor. Berri de son konuşmasında bunu ısrarla vurguladı. Hizbullah'ın silahıyla ilgili tartışmaya kapıyı kapatmadı, ancak Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın yemin töreni konuşmasında ifade edildiği gibi, bunun ulusal savunma stratejisi çerçevesine dahil edilmesini istedi. Bu, Hizbullah’ın silahsızlandırma kararının üzerinden atlamak için öne sürdüğü bir taleptir. Berri, bu önerisiyle, tartışmayı hükümetin çöküşüne yol açabilecek acil ve tartışmalı bir mesele olmaktan çıkarıp, daha kapsamlı bir ulusal plan bağlamında müzakere edilebilir bir maddeye dönüştürmeye çalıştı. Bu plan, asgari düzeyde bir uzlaşıyı koruyor ve Lübnan'ın kendisine karşılayamayacağı talepler dayatılması halinde uluslararası toplumda ve Arap dünyasında tecrit olmasını engelliyor.
Sert söylemlerine ve silahsızlandırılmayı kesin bir şekilde reddetmelerine rağmen, Hizbullah ve Berri, ordunun devlet kontrolü dışındaki silahları toplama planının tartışılmasına prensipte itiraz etmiyor gibi görünüyor. Aksine, bunun, saha ve lojistik detaylarına girmeden, genel başlıklarla yetinen genel bir çerçeve olarak kaldığını vurguladılar. Bu, plana esneklik kazandırıyor ve tüm topraklar üzerinde devletin kontrolünü sağlamasının belirsiz bir zaman dilimi ve öngörülemeyen koşullar gerektirdiği varsayılarak, zaman kısıtlamalarını ortadan kaldırıyor.
Berri, Cumhurbaşkanı’nın yemin töreni konuşmasına, Bakanlar Kurulu açıklamasına ve Beyrut'u uluslararası topluma meydan okuyan veya İsrail'e Lübnan'ı taahhütlerini yerine getirme konusunda ciddi olmadığı yönünde suçlama özgürlüğü sağlayan kozlar sunuyor gibi göstermeyen bir Lübnan iç denklemi oluşturmaya olan bağlılığını inkâr etmedi.
Enformasyon Bakanı'nın “su karşılığında su” yorumunu içeren açıklamasına göre, Berri'nin denkleminin ve kabine toplantısının sonuçları, Berri'nin söyleminin sıkıcı bir tersine çevrilmesidir ve şu şekilde özetlenebilir; silahın devlet elinde toplanması kararını iptal etmeden yürürlükte tutmak, bir zaman çizelgesini reddederek pratik uygulamasını gizlemek, daha geniş bir ulusal çerçeveye, savunma stratejisine dahil etmek, hükümeti iç parçalanmadan korumak, ılımlı ve açık görünen bir söylemle dışarıyı kışkırtmaktan kaçınmak.
Berri, kriz dolu iç politika ile dış baskı arasındaki hassas dengeyi sağlama yeteneğini kanıtlayarak,Hizbullah’ın silahını olası bir acil tehditten korumak için yeterli marjı sağlamayı başardı mı?
Önümüzdeki günler durumu ortaya çıkaracak, ancak mevcut rejimin yapısının ve kabiliyetlerinin derinliğini kavramakta usta Lübnan siyasetinin oyunları, krizin içeriden çözüme kavuşturulamaz olduğu gerçeğini gölgeleyemeyecek. Konuşmada bir meydan okuyucu ton da görüldü ve bu, kaçamak cevaplar, gerçekliğin inkârı, erteleme ve oyalama aracılığıyla zaman kazanma yoluyla da olsa, eski yöntemlerin hâlâ canlı ve etkili olduğunu gösteriyordu. Yaşananların sonucu, ilk olarak, büyük olasılıkla bugünkünden daha yüksek bir siyasi gerginliğin ve çatışan tarafların baskı dolu protestolarının eşlik edeceği olağan durgunluktur. İkinci olarak, Şii İkilisi, Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığına bağlı kalarak hükümeti devirmeye çalışacaktır. Bazı bölgelerde işler, iç barış olarak tanımlanan duruma bir tehdit oluşturmadan, yüksek tansiyon seviyesine bile ulaşabilir. Üçüncüsü, İsrail, Lübnan topraklarındaki askeri operasyonlarını aynı hızla sürdürecektir ve zaman zaman gerginlik tırmanabilir.
Lübnan'daki durumun üzücü yanı, tek çıkış yolunun dışarıdan gelecek olmasıdır. Lübnanlıların, Hizbullah'ın Lübnan ve bölgedeki rolleri ve silahları konusunda bir çözüm konusunda ABD-İran arasında bir anlaşmaya varılmasını bekleyerek sabırlı olmaktan başka çareleri yok; yeni bir İsrail savaşı olasılığını da göz ardı etmeden. Her iki durumda da, yani bir ABD-İran çözümü ve/veya bir İsrail savaşı durumunda bildiğimiz Lübnan geri dönmeyecek.