Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Trump ve onunla dalga geçmeye çalışanlar

ABD’deki siyasi bölünme bugünün meselesi değil; hatta Kuzeyliler ile Güneyliler arasında yaşanan iç savaş dönemine, yani ‘ABD’nin ikinci kurucusu’ kabul edilen Abraham Lincoln çağına da münhasır değil. Bu bölünmenin kökleri, büyük kurucu babalardan John Adams ve Thomas Jefferson’un dönemine, yani ilk kuruluş devrine kadar gitmekte. Bu bağlamda, söz konusu dönemi etkili biçimde aktaran ‘John Adams’ adlı tarihî dizinin izlenmesini tavsiye ederim.

Sağ ve sol, her iki tarafta da farklı tonlarda görülen eğilimleriyle birlikte, Amerikan siyasi ve kültürel hayatının köklü bir özelliği olmuştur. Bu sebeple, Trump dalgası yahut MAGA hareketi (Make America Great Again – Amerika’yı Yeniden Büyük Yap) adıyla bilinen hareketin yükselişi, Obama ve Biden dönemlerinde yaşanan ‘liberal despotizme’ karşı doğal bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Bu dönemin etkileri hâlâ canlı.

Obama devrinin –ve onun bir tür devamı sayılan Biden yıllarının– en önemli araçlarından biri, siyasî hiciv programlarıydı. Bu sahada öne çıkan isimler arasında Jon Stewart, Stephen Colbert ve son olarak Jimmy Kimmel bulunuyordu.

Sonuncusundan başlayacak olursak; programını yayınlayan kanal, Kimmel ile iş birliğini durdurduğunu açıkladı. Trump ise kendi platformu olan Truth Social üzerinden alaycı bir mesaj paylaştı:

“Amerika için harika haber: reytingleri giderek düşen Jimmy Kimmel’ın programı iptal edildi. ABC kanalını, yapılması gerekeni sonunda yaptıkları için tebrik ederim. Kimmel’ın sıfır yeteneği vardı, reytingleri Colbert’inkinden de kötüydü ki, bu bile başlı başına bir başarıdır!”

Bundan önce, CBS kanalı da Stephen Colbert’in meşhur programı The Late Show’u 2026 yılından itibaren yayından kaldıracağını bildirmişti.

Trump ayrıca, NBC kanalına, tanınmış komedyenlerden Jimmy Fallon ve Seth Meyers’ın da ekranlardan menedilmesi çağrısında bulundu.

Trump ve Trumpçılık ile Amerikan liberal medyası arasındaki düşmanlık, Trump’ın ilk başkanlık adaylığı döneminden bugüne kadar süregelen derin ve köklü bir husumettir. Bu süre zarfında medya, Trump’a karşı alaycı ve küçültücü bir dil kullanmış; fakat bugün, Trump hesap sormak üzere geri dönmüştür. O, hiçbir ayrıntıyı unutmayan bir lider.

Trump ile ilgili ağır hicivler, Amerikan siyasî mizah programlarının temel malzemesi olagelmiştir. Bu programların benzerini, Arap dünyasında da kimi sunucular denemiş; fakat başarılı bir şekilde uyarlayamamışlardır. Bugün ise Trump, yıllardır maruz kaldığı saldırılara misliyle cevap vermektedir.

Bununla birlikte tekrar vurgulamak gerekir ki, ufukta Trump ve Trumpçılığa karşı oluşacak yeni ve sert bir liberal dalga görünmektedir. Bu dalga, Obama dönemindeki liberal yükselişten daha çetin ve yıpratıcı olacağa benziyor. Ne yazık ki, Amerika’daki bu sağ ve sol aşırılıkların birbirini nöbetleşe takip etmesi, yalnızca Amerikan iç siyasetini değil, dünyayı da derinden etkileyecek. Biz de bu etkinin yankılarını, er ya da geç, kendi coğrafyamızda hissetmek durumunda kalacağız.