Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Sarkozy, Libya ve Kaddafi laneti

Libya finansmanı davasından hüküm giyen eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, tek başına olacağı 11 metrekarelik bir hücreye konuldu. La Santé Cezaevi’ne vardığında mahkumlar tarafından bağırışlar ve hakaretlerle karşılandı ve cezaevinde sert muameleye maruz kaldı. Cezaevi yönetimi Sarkozy'nin hücresinde bazı kitap ve kişisel fotoğraflarını bulundurmasına izin verirken, mahkumların “Kaddafi'nin intikamını almaya gidiyoruz” diye bağırdığı videolar yayınlandı.

Eski Fransa cumhurbaşkanını deviren Libya ve Kaddafi laneti miydi? Fransız yargısı, Sarkozy'yi cumhurbaşkanlığı kampanyası için Libya'dan finansman sağladığı iddiasıyla hapis cezasına çarptırdı. “Yasadışı seçim kampanyası finansmanı” ve “Libya kamu fonlarını gizleme” olarak bilinen dava, Mediapart adlı web sitesinin, eski ve MI6 ile çalışan çift taraflı ajan olmakla suçlanan Kaddafi'nin güvenlik şefi Musa Kusa'nın imzasını taşıyan bir belgeyi yayınlamasının ardından ivme kazandı. Kusa, Şubat 2011'de Kaddafi rejiminden ayrılarak ülkeden kaçmıştı. Belge, Sarkozy'nin kampanyasına 50 milyon avro verilmesinin onaylandığını gösteriyor. Sarkozy defalarca, “Bu iftira yüzünden cehennemde yaşıyorum. Bu iftiralar, 11 Mart 2011'den beri hayatımı dayanılmaz bir cehenneme çevirdi” şeklinde açıklamalarda bulundu. Ayrıca, “Hiçbir maddi kanıt olmadan suçlanıyorum” derken, Le Parisien gazetesi bunu “Kaddafi'nin gidişinden sonraki hediyesi” olarak nitelendirdi.

Kaddafi ve Libya'nın Sarkozy'den intikamının nedeni, yalnızca Kaddafi rejiminin devrilmesine değil, Libya devletinin çöküşüne yaptığı katkılardır. Sarkozy, o dönemde Libya'yı kaostan ve silahların yayılmasından kurtarma çabalarına katılmadı. Güçleri ve uçakları, devletin çöküşünden sonra silah depolarını yerle bir etmek yerine kapılarını bombalayarak yağmalanmalarına sebep oldu. Dolayısıyla Sarkozy ve NATO, Libya'da silah ve kaosun yayılmasında, silahların, milis grupların ve el-Kaide, DEAŞ ve bağlantılı örgütler gibi sınır ötesi örgütlerin yayılması nedeniyle Libyalıların hayatlarının cehenneme dönüşmesinde ortaktırlar. Sivilleri koruduğunu iddia eden Sarkozy ve uçakları, DEAŞ’ın Libyalılara yönelik vahşetini, katliamlarını ve kafalarını kesmelerini durdurmak için müdahale etmedi. Libya, kanunsuz bir ülke, DEAŞ ve bağlantılı örgütlerin finanse edildiği bir sığınak haline geldi. Sarkozy ve onun gibi liderler sebebiyle Libya, dünyanın dört bir yanından teröristlerin üretildiği, eğitildiği, finanse edildiği ve silahlandırıldığı bir üretim alanı haline geldi. Bu durum, Libya ordusu ayağa kalkıp, kendisini yeniden inşa ederek, Sarkozy ve NATO’nun ürettiği ve ülkenin DEAŞ tarafından yok edilme kaderine terk edildiği bu saçmalığa son verene kadar devam etti.

Sarkozy'nin seçim kampanyasının Kaddafi tarafından finanse edildiğine dair açıklama, Libya krizine müdahalesi ve Bingazi'de Kaddafi ve rejimine muhalif olanlara verdiği desteği açıklamasının ardından gelen bir intikam eylemiydi. Sarkozy Fransası, Kaddafi rejimini devirmek konusunda kararlı bir duruş sergilemişti. Bu şekilde Sarkozy, destekçilerinin muhalefetine rağmen  Élysée Sarayı'nda ağırladığı, karşılıklı ziyaretlerde bulunduğu ve Trablus’ta çadırında oturduğu Kaddafi ile eski dostluğuna ani bir şekilde sırtını dönmüştü.

Gerçek şu ki, Sarkozy'nin dostu Kaddafi'ye karşı tavrının değişmesi, Sarkozy'nin Libyalı “devrimcilere” ve Libya’da eksik olan demokrasiye destek vermesi gibi bir naiflikle açıklanamaz, çünkü zaten eksikti ve hâlâ da öyle. Keza Sarkozy'nin Kaddafi'nin dostu iken muhaliflerini desteklemeye başlaması, Sarkozy'nin Bingazi'deki devrimi bastırmak için ilerleyen Kaddafi güçlerinin vahşetinden sivilleri koruma ihtiyacı hissettiği iddiasıyla da açıklanamaz. Gerçek, hakikat ve siyasetin mantığı bu basitleştirilmiş açıklamaları kabul edemez; Sarkozy'nin kişiliği de bunları desteklemiyor.

Gerçek şu ki, Kaddafi'nin Afrika'daki kontrolü ve nüfuzunun genişlemesi ve Afrikalı liderlerin çoğunun kararları üzerindeki hakimiyeti, birçok kurmayının Afrika'nın Fransa'nın arka bahçesi olduğu konusunda hemfikir olduğu Élysée Sarayı'nı onu devirmeye motive eden sebepti. Afrika ve kontrolü ile ilgili rekabet, kaynaklarını yağmalama yarışı, Sarkozy'nin Kaddafi'ye karşı tutumundaki değişimin temel nedenleriydi. Albay'ın suçlamaları ve Sarkozy'nin kampanyasını finanse ettiği iddiası da karşılıklı düşmanlık, başta kendisini babasının geçmişinin ve liderliğinin varisi olarak gören Seyfülislam Kaddafi olmak üzere, destekçilerinin intikam ve misilleme arzusunun bir parçasıydı. Seyfülislam, Sarkozy hakkındaki mahkumiyet kararının açıklanmasının hemen ardından şu tweeti attı: “2011 yılında bu dönemlerde, NATO uçakları ve yerdeki ajanları tarafından takip edilirken, ben Zemzem çölünde gece yaralı yatıyordum. Sarkozy ise Élysée Sarayı'nda uyuyordu. Bugün, ben güzel yatak odamda uyurken, Sarkozy tek başına hücresinde uyuyor. Bu sonuca ulaşmak için on dört yıl çalıştım.”

Sarkozy, Macar bir göçmenin oğlu ve eski eşinin adı Cecilia. Sadakatsizliklerle dolu bir evlilik geçmişi var. Kaddafi'yi ziyaret etmeyi başaran Cecilia, anılarında Trablus seyahatiyle ilgili olarak; Kaddafi'nin Trablus'taki karargahına nasıl girdiğini, korumanın kapıyı arkasından nasıl kilitlediğini ve o gece Kaddafi'nin çadırında nasıl korkuya kapıldığını anlatıyor. Tıpkı Sarkozy'nin La Santé Cezaevi’ndeki ilk gecesinde korkuya kapılması gibi.