Gassan Şerbil
Şarku'l Avsat Genel Yayın Yönetmeni
TT

Güç, intikam ve kibir: 21. yüzyıl yargılanıyor

21. yüzyılın ilk çeyreği, son mermilerini ateşleyen yorgun bir savaşçı gibi nefesini tutuyordu. Yargıçlar aceleyle bir toplantıya çağrıldı. İlk çeyreğin önümüzdeki yıllar için ölümcül mayınlar bırakacağından korkuyorlardı. Uluslararası yasaların nasıl hiçe sayıldığına ve büyük ülkelerin amaçlarına ulaşmak için nasıl güç ve sindirme yöntemlerine başvurduğuna dehşetle bakıyorlardı. İç savaşlar, ayrılıkçı gündemler ve milislerin aptallıklarıyla parçalanmış haritaları incelemek için ara verdiler.

İlk sanık içeri girdi. Adı Vladimir Putin'di. Sakin, soğukkanlı ve kendinden emin görünüyordu, alaycı bir gülümseme yüzünde belirmeye başlamıştı. Yargıç ona şöyle dedi: “Uluslararası ortamı zehirlemek, egemen bir ülkeyi işgal etmek ve bu ülkenin topraklarının bir kısmını ilhak etmekle suçlanıyorsunuz. 24 Şubat 2022'de başlattığınız çatışma, Avrupa'yı yeniden savaşa sürükledi ve silahlanma yarışını yeniden başlattı.”

Sanık şöyle cevap verdi: “Sayın Yargıç, o gün olanlar geçen yüzyılın son on yılında işlenen korkunç bir suçla bağlantılıdır. Bu suç, tek bir kurşun bile sıkılmamış olmasına rağmen üçüncü dünya savaşına eşdeğerdi. Sayın Yargıç, düşmanınızın anne babanızı öldürmeyi başardığını hayal edin. Sudan'ın el-Faşir kentinde Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından yaşanan korkunç olayların aynısını yaşayan, aniden dul kalan annenizle yüzleşmek zorunda kalsanız ne yapardınız? Babamın adı Sovyetler Birliği, annemin adı Rusya'ydı. Babamı hayata döndüremem, ama annemin aynı karanlık kaderi yaşamaması için intikamını alabilirim.”

“Ayrıca, Sayın Yargıç, ABD Irak'ı işgal etme ve Saddam Hüseyin'i düşmanlarının ilmiğiyle asma hakkına sahipken, Ukrayna diğerleri gibi Sovyetler Birliği'ne ihanet etmeyi seçtiğinde, Rusya yurtdışında yaşamaya zorlanan evlatlarını kucaklama hakkına sahip değil mi? Evet, ‘ihanet’ dedim ve bunu kastediyorum. Rusya'nın zenginliklerinden geçinen ülkelerin, Rusya'nın aşağılanmasından duydukları sevinçle meydanlarda dans ettiklerini gördüm.”

“Nükleer silahlarımızı kastettiğinizi biliyorum. Bu silahlar olmasaydı NATO, Kızıl Ordu'nun Afganistan'dan döndüğünde aşağılanması gibi, Rus ordusunu daha da aşağılamak için daha büyük hayaller kurardı. Ukrayna, başkalarının topraklarını bir araya getirerek kurulmuş yapay bir ülkedir. Ukrayna'nın büyüklüğünü azaltmak, Rusya'nın kuşatılmasını ve roketlerin Rusya topraklarının derinliklerine ulaşmasını engeller. Dahası, Avrupa cezalandırılmayı hak ediyor. Güçlü hissettiği her an Rusya'yı zayıflatmaya çalışıyor. Kibirli Napolyon bizi işgal etmeye çalıştı, ama biz onu yenilgiye uğrattık. Hitler de aynısını yapmaya çalıştı, ama biz onu kovaladık ve ülkesini böldük.”

“Beyaz Saray'ın efendisinin Nobel Barış Ödülü'nü hayal ediyor olması dünya için bir şans. Ben öyle değilim. Tarihe geçmek, Büyük Petro ve Stalin gibi atalarımla gururla yan yana durmak istiyorum.”

Başka bir sanık yargıcın önüne çıkarıldı. Kırmızı kravatı ve kibirli gülümsemesiyle yaklaştı. Adı Donald Trump. Yargıç, ona küresel düzeni yeniden şekillendirmeye çalışır gibi dünyada kaos çıkarmakla suçlandığını söyledi. Birleşmiş Milletler (BM) veya diğer uluslararası kuruluşları umursamıyor. Uluslararası ilişkilerde sindirme yöntemini kullanıyor, filolarını hareket ettiriyor veya yaptırım ve gümrük vergileri uygulamakla tehdit ediyor.

Trump şöyle dedi: “Beni barış elçisi olarak onurlandırmak ve en yüksek nişanları vermek için çağırdığınızı sanıyordum, çünkü büyük savaşları durdurup kontrol altına aldım ve Amerikan ordusunu Irak ve Afganistan'a göndermedim. Kremlin'in çarını bir dost olarak görüyorum. Kral İl-sung'un torununa, düşmanlığını dizginlemek ve korkularını hafifletmek umuduyla yaklaştım.”

“ABD, hakları, haysiyeti ve zenginlikleri birçok tarafça sömürülen güzel ve zengin bir kadındır. Bu kadın benim annemdir ve ben, yabancı kötülükler ve zayıf yerel aktörler tarafından ondan alınan ihtişamı geri kazandırma kararı aldım. Mahkeme, tüneller ve milislerle haritalara bubi tuzakları kuran General Kasım Süleymani'nin öldürülmesini emrettiğim için beni suçlama hakkına sahip değildir. Süleymani ve müttefikleri, Beyrut'tan Bağdat'a kadar Amerikalıların kanını dökmüştür.”

“Mahkeme, İran'ın nükleer tesislerini bombaladığım için bana teşekkür etmelidir. İran Dini Lideri’nin nükleer silah geliştirmesine izin verilirse dünya cehenneme dönecektir. Mahkeme, kıtalar arasında DEAŞ'ı takip ettiğim için beni eleştirme hakkına sahip mi? Chavez'in halefi, Amerikalıları zehirlemek için uyuşturucu gönderme hakkına sahipken, ben karşılığında onun ekonomisini boğma hakkına sahip değil miyim? Ben müdahale etmeseydim, Netanyahu'nun savaşı sürdürme kararlılığını kim dizginleyebilirdi?”

Üçüncü bir sanık mahkemeye çağrıldı. Şi Cinping sakin ve soğukkanlı bir şekilde salona girdi. Yargıç, onun Tayvan ve komşu ülkelere karşı resmi politika olarak sindirme yöntemini kullandığını iddia etti. Mao Zedong'un başaramadığını başarmaya çalıştığını iddia etti.

Şi şöyle dedi: “Biz asla başka ülkelere savaşçı göndermedik. Çin'de açlıkla mücadele ettik ve kendi masraflarımızla yüz milyonlarca insanın yoksulluktan kurtulmasına yardımcı olduk. Bilimsel ve teknolojik ilerleme hakkımızı kullanıyoruz. Askeri cephaneliğimiz savunma amaçlıdır. Rusya'nın Ukrayna'nın bazı bölgelerini geri alma hakkı varsa, neden Çin'in Tayvan'ı geri alması engelleniyor? Tayvan'ın geri dönüşü kaçınılmazdır.”

Dördüncü sanık geniş bir gülümsemeyle içeri girdi. Kim Jong-un, uluslararası tanıklıkları tanımadığını söyledi. Tek görevinin babasının ve büyükbabasının mirasını sürdürmek olduğunu vurguladı. Roket ihracının haklı davalara ve zayıf ülkelere hizmet ettiğini söyledi. Bunun insani bir görev olduğunu belirtti. Kuzey Koreli askerlerin kanının Rus askerlerin kanıyla karıştığı Ukrayna tuzağında, yoldaş Putin'in kendisine yardım edecek başka bir müttefik bulamadığından gurur duyduğunu açıkladı. Bunun bir onur nişanı ve güvenlik politikası olduğunu söyledi. Roketlere olan sevgisinin, bir babanın çocuklarına duyduğu sevgiye benzediğini inkâr etmedi.

Yargıçlar duydukları şeyden endişe duydular. 21. yüzyılın ikinci çeyreği kolay olmayacak. Oturumu ertelemeye karar verdiler.