Bekir Uveyda
TT

Gazze’nin kadın palyaçosu ve politikacıların soytarılıkları arasında

Shakespeare’in ülkesi İngiltere ve dünyanın farklı ülkelerinde sokaklar, Noel nedeniyle en göz alıcı elbiselerini giyinmiş ışıl ışıl parlıyor. Nereye bakarsanız bakın karşınıza çıkan Noel ağaçları, Aralık ayının dondurucu soğuğunda insanın içinin sıcak duygularla dolmasına neden oluyor.
Yılbaşı kutlamalarının atmosferini bilen ve takip eden herkes; bugünlerde diyaloglar yerine mimiklere ve işaretlere dayanan bir gösteri sanatı olan pantomim gösterilerinin çokça düzenlendiğini bilir. Bu gösterilerin amacı çoğunlukla eğlendirerek öğretmektir ve genellikle komedi tarzındadır. Bu nedenle birçok okul, öğrencilerini okul tiyatrolarında düzenlenen gösterilere ve bilhassa Hz. İsa ve annesi Hz. Meryem’in hayatlarından kesitler sunan gösterilere katılmaya teşvik etmeye önem verir.
‘Clown’ yani palyaço adı verilen bir sanatçı tarafından sunulan ve yine bireysel, komedi ve işaretler ile mimiklere dayalı olan sanat dalı pantomimi bir arada sunanlar da bulunmaktadır. Bildiğim kadarıyla her iki sanatta, Arap dünyasında çok yaygın ve popüler değiller. Çünkü bireysel tiyatro oyunları özel bir yetenek gerektirmektedir.
Aslında tek kişilik gösteriler, seyirciye verilebileceklerin tükenmesi halinde neşeli kahkahalarla karışık alkış kazanmak yerine halkın alay etmesine maruz kalma olasılığına karşın palyaço rolünü üstlenmek için cesarete ihtiyaç duyulması gibi ayrı bir beceri gerektirir. 
Bu bağlamda, geçtiğimiz Perşembe günü BBC Arapça’da yer alan bir videonun başlığı dikkatimi çekti. Bu başlıkta şöyle deniyordu: ”Gazze’de hastaların acılarını hafifletmek için palyaçoluk yapan bir genç kız.” Haberi hazırlayan ve sunan Nida İbrahim, Dina Nassar adındaki bir genç kızın Gazze’de bulunan bazı hastaneleri dolaşarak sunduğu gösterilerle hastaların, özellikle de çocuk hastaların acılarını hafifletmeye çalıştığını anlatıyor. Nida İbrahim, haberinde, Dina’nın babasının da aynı hastalığa yakalanması ve kendisini Gazze’de palyaçoluk yapan ilk genç kız olmaya teşvik etmesinin ardından kanser hastalarıyla ilgilenmeye başladığını da ekliyor.
Bu videoyu izledim ve Dina’nın anlattıklarını dinledim. Dina’nın çocuklar önünde sergilediği komik hareketleri izlerken, hüzünlü yüzlerde başta şöyle bir beliren ama gittikçe genişleyen gülümsemeleri fark ettim. Ardından kanser gibi zor bir hastalık nedeniyle acı çeken çocukların yüzlerindeki bu gülümsemelerin nasıl kahkahalara dönüştüğünü gördüm.
Bu videoyu izlerken doğrusu aklımdan şöyle bir soru da geçmedi değil;
”Gazzeli genç kız Dina Nassar’ın sunduğu ve toplum yararına olan bu komedi ile Gazze Şeridi liderlerinin ve bazı Filistinli grupların liderlerinin bizlere sundukları ve Filistin halkının bölünmesine neden olan komedi arasındaki fark ne kadar büyük?
Bu sorumla bir yandan saygıdeğer politikacılarımızı kötüleyip haksızlık ederken, Gazzeli genç kızı yücelttiğim söylenebilir mi? Evet itiraf ediyorum ki öyle. Ama yorgun ruhlara ve gönüllere bir nevi ilaç olmayı amaçlayan sanatıyla Dina Nassar’ın hayranı olmamak mümkün mü? Filistinli politikacılara haksızlık ettiğim meselesine gelince, sanırım güldürü ve soytarılık kelimesinin sözlük anlamını hatırlatmak, Filistin halkı arasındaki bölünmeyi neredeyse sabit bir gerçeğe dönüştürenlerin bu vasfı gerçekten de hak edip etmediklerini bilmek için yeterlidir.
Almaany sözlüğüne baktığımızda soytarılık kelimesi şu şekilde açıklanmış;
”Soytarılık yaptı: bağırdı, güldürdü, şakalaştı ve gülünecek bir söz söyledi.”
Bu tanım; kanser hastası çocukların yüzünü güldüren genç kızın yaptıklarına tam anlamıyla uymuyor mu? Evet, aferin sana Dina Nassar. Yine aynı sözlükte kelimenin ikinci anlamına baktığımızda ise soytarılık yapan kişinin; “Kargaşa, kaos ve huzursuzluk yaratan kişi” şeklinde tarif edildiğini görürüz. Peki bu tanım birçok Filistinli gruba ve liderlerine tamı tamamına uymuyor mu?
Bu gruplar sadece birbirleriyle çatışmakla yetinmeyip, Filistinliler arasında kaos ve kargaşa yaratacak kadar ileriye gitmediler mi? Hatta kırmızı çizgiyi geçip, Filistinliler arasında çatışmalara ve kardeş kanının dökülmesine neden olmadılar mı? Arapça herc kelimesinden türetilen tehric (soytarılık) kelimesinin üçüncü anlamı olan fitne ve kargaşa çıkarmak, çokça kan dökmek ile yaptıkları arasında bir fark var mı? İsrail işgalinin elinden zorlukla alınabilen topraklara kanlı çatışmalar virüsünü taşımadan çok önce yine bu Filistinli gruplar, kendilerini barındıran ülkelerde de kargaşa ve kaosa neden olmadılar mı?
Bilhassa Filistin sorununun farklı dönemlerine tanıklık eden, başta mülteci kamplarında ardından kendilerine iş fırsatları ve güvenli bir hayat sunan değişik ülkelere dağılan Filistinliler üzerindeki etkilerini yaşayanlar için Filistinli liderlerin arasındaki bölünmüşlükten bahsetmek ne kadar acı vericidir. Yine bu liderler arasından bir grubun çıkıp, Filistinlilere destek olmak için elinden gelen her şeyi yapan kimseler hakkında en çirkin sözleri sarfetmekten kaçınmaması ne kadar esef verici ve acı bir durumdur.
 Son olarak; Gazze Şeridi’nde Dina Nassar gibilerine ve ona benzer bir çaba içinde olanlara ne mutlu diyor ve Filistinli liderlerin İsrail’e fayda sağlamaktan başka bir işe yaramayan her türlü siyasi soytarılıklarına son vermelerini umuyoruz.