Şemsan bin Abdullah Menai
TT

​Varşova Konferansı ve İran rejiminin siyasi hafızası

İran konusunu araştıran Muhammed Alaaddin şu açıklamada bulundu:
“Varşova Konferansı, İran rejimi için korkunç bir kâbustur. ABD, İngiltere, Fransa ve Batı Almanya tarafından 4-7 Ocak 1979 tarihinde Guadeloupe Adası’nda düzenlenen Guadeloupe Konferansı’nı yeniden zihinlere getiriyor. Şah ayrılmadan önce İran’daki siyasi kriz, konferansın ana gündem maddesiydi. Şahı devirme kararının bu konferansta alındığını söylediler. Belki de bu, İranlı yetkililerin kışkırtma ve derin endişe sebebini açıklamaktadır. Aynı şekilde Varşova Konferansı’nın düzenlenme zamanı, özel siyasi bir işarete ve sembole sahiptir. Zira bu konferans, İran devriminin 40’ıncı yıldönümünde yapılmaktadır.”
Diğer yandan İran alanında uzman araştırmacı ve siyasi analist Muhammed el-Mizhaci, bu sembolün Arap dünyasına yönelik düşmanca faaliyetini değiştirmesi ve bölge ülkelerinin içişlerine apaçık müdahaleden vazgeçmesi konusunda İran rejimine bir mesaj olduğunu ifade ediyor. Konferans, İran’a karşı geniş bir ittifak oluşturmaya çalışıyor. Ayrıca muhalefeti bir araya getiren başka bir konferansın yapılması bekleniyor.
Yine Varşova Konferansı, İran’ı yalnızlaştırmak, hezimete uğratmak, genişlemeci politikasına son vermek ve bölgesel yalnızlığa itmek için geri sayımın başladığını ifade ediyor. Bu nedenle konferans, İran’ın yıkıcı politikasını durdurmayı amaçlayan uluslararası bir zirvedir. Zira dünya, Tahran’ın yürüttüğü terörden usandı.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, birçok ülkenin dışişleri bakanının Polonya’da İran’ın Ortadoğu’da istikrarı sarsan nüfuzunu ele alacağına işaret etti. Nitekim büyük devlet olmasından ötürü ABD, dünyanın birçok bölgesinde çıkarlara sahiptir. Bunun için ABD’nin herhangi bir yerde çıkarlarını tehdit eden bir tehlikeye karşı koyması normal bir durumdur.
İran’ın dünyadaki birçok ülkenin çıkarlarını tehdit ettiği apaçık bir gerçektir. Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen’deki nüfuzu ve terör hücreleri aracılığıyla Körfez ülkelerinin içişlerine müdahalesi gibi İran’ın dünyadaki gerilim odaklarına taraf olduğunu göreceksiniz. Dünya, DEAŞ’a karşı birleştiği gibi şimdi de terörü kökünden yok etmek ve yılanın başını koparmak için bir araya geldi. İran, konferansın düzenlenme amacını istediği gibi yorumlasın. Ancak en nihayetinde ve her halükarda İran, kendisinin hedef olduğunu iyi biliyor. Dolayısıyla İran’ın, davranışını değiştirmesi ve komşularına saygılı olması gerekiyor. 
Fakat adet olduğu üzere Körfez ülkelerine ve Suudi Arabistan’a zarar vermek isteyenler, herhangi bir konu bulamadığı zaman söylenti yaydı. Şöyle ki onlar, Varşova Konferansı’nı ve İsrail’in varlığını kötüye kullanarak medyada gürlemeye başladılar. Onlar, bu konferansın tam olarak İran’ın bölgedeki yayılmasını ve nüfuzunu durdurmaya yönelik olduğunu unutuyorlar.
Mesele açık ve net. Suriye, Irak ve Lübnan’da Araplara yönelik etnik temizlik yapan kim? Husileri destekleyen kim? Bölgenin istikrarını tehdit eden kim? İran dışında bunu yapan ve küresel terörü destekleyen kimse yok.