Şemsan bin Abdullah Menai
TT

Ruhani’nin sonuçsuz kalan Irak ziyareti

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Irak’a yaptığı ziyaret; Tahran’ın başta ABD yaptırımları olmak üzere birçok ülkenin kendisine uyguladığı ekonomik yaptrımlar sonucu yaşadığı krizin derinliklerini ortaya çıkarmıştır. Bundan önce İran, Irak’ı bir eyaletiymiş gibi gördüğü için cumuhurbaşkanları kendisini ziyaret etmezlerdi. Ancak Irak’taki gerçek durum ve Irak halkının aslında İran’ın içişlerine müdahale etmesine karşı olduğu ortaya çıktığında, İran’ın varlığına karşı çıkan gösteri ve protestolar Irak şehirlerine yayıldığında ve Basra’da Humeyni’nin posteri yakıldığında İran, Irak halkının kendi planlarını başarısızlığa uğratacağını anladı.
Irak halkı; Suriye ve aynı şekilde Lübnan ve Yemen’i yıkanların İranlılar olduğunu ve hala da yeryüzünde fesatlık çıkarmayı sürdürdüklerini bilmektedir. Irak içeride İran’ın büyük güç elde ettiği bazı Arap ülkelerindeki gibi olmak istememektedir. Buna ek olarak Irak halkının tarihi, hiçbir devletin kontrolünü kabul etmeyeceğinin en büyük şahididir.
Aynı şekilde İran’ın seksenli yıllarda Irak’la giriştiği ve yaklaşık 10 yıl süren, Irak halkının hala etkilerinden muzdarip olduğu savaşı da –ki her Iraklı aile bu savaşa bir kurban vermiştir- unutmayalım. Kısacası Irak halkı İran ile yapılan savaş nedeniyle maruz kaldığı acı ve ızdırapları unutmamıştır. Yine bilindiği gibi kendisi Arap toplumları içerisinde Araplığı ile en çok övünen ve bundan gurur duyan halklardan biridir. Bu nedenle İran’ın Irak’tan bir şey alması mümkün değildir.
Dolayısıyla Irak-İran ilişkilerinin normalleşmesi kolay değildir. Irak coğrafya olarak İran’a yakın olabilir ama aynı zamanda ona bağlı olmaktan da çok uzaktır.Irak’ta ki siyasi rejimin yapabileceği en fazla şey kendisini İran ile ilgili meselelerden uzak tutmaktır. Çünkü içeride sorunlar ve partiler arasındaki çatışmalar kendisini yeterince uğraştırmaktadır. Ancak Irak ve İran arasında doğru bir ilişkinin temellerinin atılması mümkün değildir ve bu yüzden Ruhani ülkesine eli boş dönmüştür. Zira ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamada da yer aldığı gibi eğer İran, kendi halkını doyurmaktan bile aciz ise Irak halkını nasıl doyuracaktır?
Ruhani’nin Irak ziyareti gerçekte göstermelik bir ziyaretten ibarettir. Gerçek amacı ise ABD’ye kendisine başka pazarlar bulmaya gücü yettiği yönünde bir mesaj göndermektir.
ABD’nin İran Özel Temsilcisi Brian Hook Bağdat’ı ilk kez ziyaret eden İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin bu ziyareti ile ilgili şu yorumu yapmıştır:”Iraklıların İran cumhurbaşkanının ülkelerine düzenlediği ziyaretin arkasında yatan nedenleri sorgulaması gerekir. İranlılar, İran hükümetinin öncelikleri arasında yer almazken Irak halkının huzur ve konforu neden Ruhani’nin öncelikleri arasında yer alsın ki? Eğer söz konusu Irak’ın istikrarı, güvenliği ve egemenliği ise bunu gerçekleştirecek olan İran değildir. İran, Ortadoğu’nun kuzeyinde savaşçılara roket ve silah yardımı yapmak için Devrim Muhafızlarının kullanabileceği bir karayolu inşa etmek yani Irak’ı kendisine bağlı bir eyalete dönüştürmek istemektedir”.
Ruhani’nin Irak’a düzenlediği ziyaretin başka amaçları da olabilir. İbranice yayın yapan ve İsrail istihbaratına yakınlığıyla bilinen DEBKA sitesinde yer alan bir haberde: “İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Irak ziyareti; Iraklı bankaları, İran’ın ABD ekonomik yaptırımlarını delme zincirinin temel halkası haline getirmeyi amaçlamaktadır. İran şubat ayının başından itibaren Irak hükümeti ile bu konuda yoğun görüşmeler gerçekleştirmektedir” denildi. Ardından haber de şu bilgilere de yer verildi: “AB’den temsilciler aracılığıyla İran petrolünün Irak petrolü olarak satılmasının kabul edilmesinin ardından Irak merkezli bankalarda toplanan petrolden elde edilen gelirler daha sonra İran’a yönlendirilmektedir. Ruhani’ye bu ziyaretinde Petrol Bakanı Bijen Zengene ve Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in de eşlik etmesinin nedeni de budur. ABD, İran’ın kendisine uygulanan ekonomik ablukayı delmeye yardımcı olmaması konusunda Irak’ı sürekli bir şekilde uyarmasına rağmen Bağdat bunu hala sürdürmektedir.” Ruhani’nin ziyaretinin ABD’nin Bağdat’a özellikle de enerji ithalatı alanında komşusu ile ilişkilerini sınırlandırması için baskı yaptığı bir sırada gerçekleşirken Bağdat’taki hükümet ise 2 “düşman” müttefiği arasında sıkışmış bir durumdadır. Irak, İran’a karşı yaptırımların hayata geçmesi ile ABD’den geçici bir muafiyet elde etmeyi başarsa da Washington, en büyük petrol üreticilerinden biri olmasına rağmen kronik bir şekilde enerji eksikliği sorunundan muzdarip olan Irak’a kaynaklarını çeşitlendirme çağrısını sürdürmektedir.
Bu ziyaret bizlere İran’ın artık gerilemeye başladığını göstermektedir. Her halükarda İran’ın Irak’taki ABD güçleri ile yüzleşmesi mümkün değildir ve önümüzdeki günler, İran’ın artan bir şekilde siyasi ve belki de ekonomik olarak çöküşünü gösterecektir. İran’ı bu çöküşe sürükleyen de kendisidir.