Tesadüfen benim de katıldığım bir toplantıda iki kişi arasında bir tartışma meydana geldi. İlki, “Böylece sizi vasat (orta) bir ümmet kıldık” ayetine dayanarak, ısrarla Mekke’nin daha doğrusu Kabe’nin dünyanın merkezi olduğunu dile getirdi.
Diğeri ise “Ne eli sıkı ne de eli tamamen açık ol” ayetinde olduğu, Hz. Ali’nin (r.a) “Çok yumuşak olma ezilirsin. Çok sert olma kırılırsın” dediği ve hadisi şerifte de “İşlerin en hayırlısı orta olanıdır” şeklinde geçtiği gibi buradaki ‘vasat/orta’ sözcüğünün ılımlılık ve aşırıya kaçmamak anlamına geldiğini söyledi.
Fakat ilki, diğerinin çıkarımlarını tamamen reddederek, nasıl delil getirdiğini ve bu delile nasıl ikna olduğunu bilmediğim bir tecrübeyi anlattı. Çünkü ifadesine göre bu tecrübeyi kendisi yaşamamıştı. Fakat bu kişi, bir grup insanın, kendisine Kabe içerisindeki pusulayı izlediklerini, pusulanın kendi etrafında dönüp sabit bir vaziyette durmadığını, aslında pusulanın kuzey işaretinde durması gerektiğini ve bunun da Kabe’nin dünyanın merkezinde yer aldığına kesin bir kanıt olduğunu söylediğini dile getirdi. Toplantı ise ortak bir fikre ulaşamadan bitti. Yani toplantıdan istifade edemeden ayrıldık.
Ben de Kabe’nin dünyanın merkezi olup olmadığını araştırmaya başladım ve Ebu Hureyre’nin (r.a), “Kabe, yeryüzünden 2 bin yıl önce yaratıldı” sözüne rastladım. Ebu Hureyre’ye “Nasıl oluyor da Kabe, yeryüzünden önce yaratıldı?” diye sormuşlar. Ebu Hureyre de “Kabe, su üzerinde bir adaymış. Bu adanın üzerinde 2 bin yıl gece-gündüz yüzen iki kral varmış. Allah, yeryüzünü yaratmak istediği zaman Kabe’yi yeryüzünün merkezi kılmış” demiş.
İşin ilginç yanı İmam Ahmed bin Hanbel, bu görüşe aykırı olarak, yeryüzünün merkezinin Kubbet’üs Sahra olduğunu söylüyor.
Güzel, kime inanacağız? Bu sorunun çözümünü ilim adamlarına soralım mı?
Aslında Kur’an-ı Kerim’de Mekke’nin ya da Kabe’nin dünyanın merkezinde ve ortasında yer aldığına dair herhangi bir ayet, delil ve işaret yoktur. Bu konuda geçenler ise dolaylı işaretlerden öteye gitmiyor.
Benim ise emin olduğum bir konu var. Somali’ye gittiğimde Somalili rehber, beni ekvator çizgisine götürdü ve bana tam olarak ekvator çizgisinin üzerinde durmamı söyledi. Rehber, bir pusula getirip pusulayı elime koydu. Pusulanın sabit durmadığını gördüm. Kuzeye doğru bir adım attığımda pusulanın oku, kuzeye yöneldi. Güneye doğru bir adım attığımda ise pusulanın okunun güneye yöneldiğini gördüm.
Madem pusuladan bahsediyoruz, burada şuna da işaret etmeden geçmeyelim. Arap denizci İbn Macid, 1475’te pusulayı ilk geliştiren kişidir. Böylece daha sonra Avrupa ülkeleri, denizleri, coğrafi ve sömürge yerlerini keşfetmek için bu cihazdan yararlandı.
TT
İlim adamlarına yöneltilen soru
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة