Sadece gündemin üst sıralarında kendine yer bulan konularda değil, bütün konularda, her meselede kayıtsız, ilgisiz, mazinin hatırlanmasından bile rahatsız olan bir kitle ile iç içe yaşamak zorunda olduğumuz hayatımızın en büyük gerçeğidir. Ekonomik, politik, toplumsal, sanatsal, kültürel her türlü sorunun temelinde bu gerçek yatmaktadır. Onlara göre, geçmiş geçmişte kalmıştır. Biz yepyeni adeta sıfırdan yaratılmış bir toplumuz.
Kimliksizlerin muhtelif isimleri vardır. Siyaset açısından bakıldığında falan partide öbekleşmişlerdir. İdeolojik olarak bakıldığında filan örgütte toplanmışlardır, günlük hayat, yaşam tarzı açısından bakıldığında, şunu yer, şunu içer, şöyle giyinir, şu müziği dinler, şucular, bucular diye müteaddit isimler ve özelliklerle anılırlar. Ama hepsini "kimliksiz" üst başlığı altında toplamak daha doğru olacaktır.
Kimliksizdir, kendi ana dilinde konuşur ama mensup olduğu milletten nefret eder. İnanç onun için kayda değmez bir ayrıntıdır. Bütün inançlara eşit mesafede olduğunu söylemek gibi kurnazlıklarla kendini o alandan tecrit eder. Yerli olandan iğrenir. Batılıyım, batıcıyım, batılı olmak lazım gibi Avrupa'yı kastettiği bir teraneyi sürekli tekrarlar. Batılı gibi yaşamakla, batı dillerini konuşmakla, batı sanat ve kültürü hakkındaki yetkinliğiyle övünür. Kendine benzemeyenleri sürekli aşağılar, horlar, küçümser. Ama batının onu kendisinden saymadığının hatta adam yerine bile koymadığının farkında olmaz.
Yunan kardeşliği adı altında Bodrum'da konser düzenler. Yunan ve Türk sanatçılar bir araya gelip Yunanca ve Türkçe şarkılar söyleyecektir. Sirtaki oynayıp, rakı içecekler, bardak çanak kırarak eğleneceklerdir. Salona ünlü bir türkücü girer. Garip türkücü herhalde müzik etkinliği var diye katılmak istemiştir. Bütün kalabalık "dışarı" "dışarı" diye tempo tutar. Çünkü o Yunan kardeşliğine bile layık değildir.
Kimliksizlik, efendisinin eskilerini giyinerek, onun çöpe attığı eşyalara sahip çıkarak, ona benzemeye çalışarak var olabileceğini zanneden uşaklık psikolojisidir. Çaresi olmayan bir dert, çözümü bulunamayacak bir ruhsal sapmadır.
Kimliksiz aydının yazdığı yorum, kimliksiz bilim adamının yazdığı ders kitabı, kimliksiz sanatçının elinden çıkmış, resim, müzik, heykel, şiir, roman, hikâye, film, tiyatro ne varsa çok yüzlü bir Matruşka oyuncağıdır. En üst katmanında salt sanat, salt bilim, salt objektif yorum sıvası vardır. Bir alt katmanına geçerseniz, hayran olduğu batının kötü pespaye taklidiyle karşılaşırsınız. Bir alt katmanında içinde yaşadığı ülkeye o ülkenin insanına duyduğu iğrenme duygusunun kokusu yayılır ortalığa. Daha alt katmanda geçmişe, maziye, tarihe karşı iflah olmaz bir kinin düşmanlığın dışavurumu çarpar yüzünüze. Daha derine inmek içinizden gelmez. Mideniz bulanır. Şayet inecek olursanız kadim ayrışmayla yüzleşmek zorunda kalırsınız. Allah'a kul olmakla şeytana uşak olmak arasındaki tercih noktasına.
Kimliksizlik genellikle sanatın nahif dokusundan sızar insan ruhuna. Sanat ve sanatçı için “Evrensellik” ve “İnsancıllık” doğru kavramlar olmasına rağmen bir kimlik ifadesi değildir. Ne yazık ki en inandırıcı yalanlar doğruların yanında söylenenlerdir. Sanatın evrenselliği sanatçının kimliksiz olmasını gerektirmediği gibi her gerçek sanatçının inkâr etmediği kendine ait bir kimliği vardır, gerçek sanatçı o kimliğin üzerine inşa ettiği sanat eseriyle evrenselleşir.
Sayısız örnek içinden ilk akla gelenlerden biri, bir ressama ve onun tablosuna bakmakta fayda var.
1824 yılında Fransa'nın ünlü ressamlarından biri bir tablo yapar. İşin doğrusu usta bir ressamdır. Işığın renkle, renklerin birbiriyle ilişkisine dair kendisinden sonra örnek alınacak teknikler geliştirmiştir. Hakkında Rönesans'ın son ve modern resmin ilk büyük ressamıdır şeklinde övgü cümleleri söylenir. "Dante'nin Kayığı" isimli tablosundan hemen sonra yaptığı bu resim ona şöhreti getirir. Resim büyük ilgi görür. Devlet tarafından satın alınıp Louvre'da sergilenir.
O yıllarda Fransa'nın gerek siyasi atmosferi gerekse sanat çevrelerinin ilgisi Yunan sevgisine odaklanmıştı. Ressam bu odaklanmadan yararlanmayı hedefleyerek Türklerin Yunanlıları katlettiklerini betimleyen bir resim yapmıştı. Resimde Türklerin katliam yaptığına dair atının üzerinde bir Türk askerinden başka görünen bir figür yoktu. Hasta veya yaralı sefil insanlar resmedilmişti. Buna rağmen ressamın hesabı tuttu. Tablo çok ilgi gördü, beğenildi, alkışlandı, ressama şöhret ve itibar kazandırdı.
Bu ressam, Ferdinand Victor Eugène Delacroix idi. 1798 yılında Paris yakınlarında dünyaya geldi. Babası devlet adamı Charles Delacroix'ti. Ancak, asıl babasının, C. Delacroix'in aile dostu olan diplomat Talleyland olduğu da iddia edildi. Delacroix, fiziksel görünüm ve karakter olarak Talleyland'a benzemekteydi. Aynı zamanda yaşamı boyunca bu adam ressamı koruyup kollamıştı. 13 Ağustos 1863 tarihinde ölmüştür.
Aynı ressam bir müddet sonra Fransızların Cezayir'i işgal etmeleri üzerine diplomatik görevle oraya gönderildi. Cezayir'de de birçok resimler yaptı ama içlerinde ne işgale uğramış Cezayirlilerin acısını ne de Cezayirlilerin Fransız işgaline karşı verdikleri özgürlük mücadelesini betimleyen bir resim yoktu. Müslüman kadınlar kendisine modellik yapmadığı için daha çok Yahudi kadınları resmetti. Romantik akımın en önemli ressamlarından biri olan Delacroix'nın bugüne kalan resimleri bunlar oldu.
Resim ve ressam üzerinde düşünmek ve bir kanaat oluşturabilmek için bir miktar malumat, biraz muhakeme, biraz da insanın kendi iç sınırlarını çizen vicdana ihtiyaç vardır. Bunların hiçbiri olmayanlara "kimliksiz" demek mecburiyetindeyiz.
Kimliksizler için kendilerini bağlayacakları bir üst başlık bulmaları yeterlidir. Üzerinde düşünmeye bile ihtiyaç duymaz, söyleneni tekrar etmekle tatmin olurlar. Bu yüzden bilgileri yoktur ama fikirleri vardır. Kimliksiz oluşları onlarda hayran olunacak bir şeyler bulma sonra o bulduklarıyla kendinden saymadıklarına üstünlük taslama gibi bir sapma içindedirler.
Bu kirli dünya düzeni kurup sürdüren egemenlerin gücü, silahlarında, nükleer başlıklı füzelerinde değil. Asıl güçleri üzerlerinde egemenlik kurdukları, yer altı yer üstü bütün kaynaklarını yağmaladıkları ülkelerin içinde ürettikleri bu kimliksizlerdir.
TT
Kimliksizlik
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة