Hüda Huseyni
Lübnanlı gazeteci-yazar ve siyasi analist
TT

Trump'ın İran'a yönelik yaptırımları Hindistan'ın politikasını değiştirdi!

ABD’nin geçtiğimiz Mayıs ayında İran’dan petrol satın alan ülkelere yaptırım muafiyetini kaldıracağını açıklamasının ardından petrol ithal eden birçok ülke gibi Hindistan da kaynaklarını çeşitlendirmek zorunda kaldı. Fakat aynı zamanda ABD yaptırımları, Hindistan’ın İran’la ekonomik ilişkilerinin diğer yönlerini de etkiledi.
Bu da Başkan Donald Trump yönetiminin Tahran’a karşı başlattığı büyük baskı, ABD-Hindistan ilişkilerinde büyük bir rahatsızlığa yol açtı.
Şöyle ki Trump yönetiminin radikal kanadından dolayı Yeni Delhi, hem İran’la ilişkilerini hem de Ortadoğu’daki üç kutupla (Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri, İran ve İsrail) politikasını yeniden gözden geçirmek zorunda kaldı.
Mayıs ayına kadar Hindistan, Çin’den sonra İran ham petrolünü satın alan ikinci büyük ülkeydi. Fakat ABD’nin İran’dan petrol ithal etmesine izin verdiği bazı ülkelere muafiyet kararını sonlandırmasının ardından Hindistan ve İran arasındaki enerji ilişkisi büyük değişikliğe uğradı.
İran, ücretsiz kargo ve uzun süreli kredi gibi kârlı teşviklerle Hintli müşterileri cezbetti. Ancak Washington’un İran petrol gelirlerini durdurmaya yönelik ısrarı, Yeni Delhi’yi hesaplarını değiştirmeye ve Trump’ın isteklerine boyun eğmeye sevk etti.
Fakat ABD’nin İran petrol gelirlerini azaltmaya yönelik artan baskılarına rağmen Hindistan, geçen mart ayında biten mali yılda İran’dan günde yaklaşık 479 bin 500 varil petrol satın aldı. Yani Hindistan, geçen yıla göre yüzde 5 oranında daha fazla petrol satın aldı. Bu kaybı telafi etmek ve uluslararası petrol piyasalarını istikrara kavuşturmak için ABD, petrol üreten müttefiklerini üretim oranını artırmaya teşvik etti. Fakat dikkat çekici bir değişiklik meydana geldi. Son aylarda Hindistan’ın ABD’den petrol ithalatında fiili bir artış gerçekleşti. Yani Hindistan’ın ABD’den yaptığı ithalat, Ortadoğu’daki geleneksel ithalatçılardan yaptığı ithalat miktarını geçti.
İran’dan ham petrol almanın zorlaşmasıyla birlikte Hindistan’ın da sorunları arttı. Bunun üzerine Yeni Delhi, mevcut durum nedeniyle Hindistan’ın karşı karşıya kalabileceği herhangi bir açığı kapatma sözü veren Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) teminat elde etti. Hürmüz Boğazı’nda ve bölgede devam eden gerilimler, Hindistan’ı tedirgin etti.
Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun (BMGK) toplantısından önce önümüzdeki Eylül ayında ABD’nin Houston kentine seyahat etmeyi düşünüyor. Çünkü Houston, dünyanın enerji başkenti sayılıyor. Enerji güvenliği ise, Modi’nin öncelikleri arasında yer alıyor. Aynı zamanda Houston kentinde Hint asıllı en büyük Amerikan topluluk bulunuyor.
Eski Teksas Valisi ve şu anki ABD Enerji Bakanı Rick Perry, Hindistan ve Amerikalı Hintlilerle sağlam ilişkilere sahip. Ayrıca Teksas valisi, geçen yıl Hindistan’ı ziyaret etti.
Modi, birçoğu ekonomik sorun olmak üzere içerde pek çok sorunla karşı karşıya. Ayrıca su kıtlığı da Modi’nin sorunlarını artırdı. Modi, 2014 yılındaki vaatlerinin hiçbirini gerçekleştirmediğinden dolayı son seçimlerde eleştiri oklarının hedefi haline geldi. Yoksulluk ve kötü yönetimde olduğu gibi işsizlik de artmaya devam ediyor. Şu an Modi hükümeti, savaşlarda yaralanan askerlerin maaşlarına vergi getirmeyi düşünmeye başladı. Geçtiğimiz Pazartesi günü Hindistan’ın Ay’a çıkma hayalleri ertelendi. 
Şöyle ki Chandrayaan-2’nin kalkışına bir saatten daha kısa bir süre kala Hindistan’ın Ay’ın yüzeyine inmek için uzay aracı gönderen 4’üncü ülke olma girişimi askıya alındı. Uzay aracını fırlatma girişimi için yeni bir tarih verilmedi.
İran’la yaşanan krizin Hindistan üzerinde tehlikeli sonuçları olabilir. Nitekim Hindistan’ın ithal ham petrole olan ihtiyacı, birkaç yıldan beri yüzde 84 seviyesine ulaştı.
Tüketimin sürekli artmasına rağmen Hindistan’da yerel petrol üretimi, 2015-2016 mali yılında günde yaklaşık 270 milyon varilden son mali yılda günde 250 milyon varile düştü. Bu da ülkedeki enerji güvenliğinin geleceği konusunda Yeni Delhi’yi endişelendirdi. Dolayısıyla Ortadoğu’nun istikrarlı olması, Hindistan için önem arz etmektedir. Zira Hindistan, ticaret ve güvenlik alanında bölge ülkeleriyle geniş ilişkilere sahip.
Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’yla yaptığı basın toplantısında Körfez’deki durumlara işaret etti. Jaishankar, “Bu durumun bir parçası olarak enerji güvenliği, Hindistan diasporası, bölgesel güvenlik ve ticaretle ilgili endişelerimiz mevcut” açıklamasında bulundu.
Yaptırımlar, Hindistan-İran ilişkilerini de kesin bir şekilde etkiledi. Çünkü Yeni Delhi, önemli stratejik ve ekonomik çıkarlara sahip. Hindistan, İran’ın güneydoğusunda yer alan Çabahar Limanı projesini geliştirmek için büyük bir hisseye sahip. Ayrıca İran’da petrol ve doğalgaz sektöründe Hint yatırımları da mevcut.
Hindistan, önceden yabancı bir devletin uyguladığı tek taraflı yaptırımlara değil de sadece BM tarafından uygulanan yaptırımlara bağlı kalacağını açıklamıştı. Yeni Delhi, ABD’nin İran’a yönelik yaptırımları Hindistan-İran ticaretine zarar vermesine rağmen, ABD’nin İran politikasına karşı rahatsızlığını daha az dile getiriyor.  Şu an Hint petrol şirketleri, İran’la iş yapma konusunda tereddüt yaşıyor. Avrupa merkezli şirketler de dahil yabancı firmalar, Çabahar Limanı projesine katılmak istemiyor. Bu da projenin geliştirilmesini yavaşlatacaktır.
Washington’un “Yaptırımlar, Hindistan ve İran arasında fosil yakıt konusunda işbirliği yapmayan şirketleri kapsamayacak” şeklinde teminatta bulunmasına rağmen ABD’nin ikinci yaptırım tehdidi, Çabahar Limanı ve bu limanla ilgili diğer projelere yönelik Hint yatırımlarına gölge düşürüyor. Trump yönetiminin İran’a getirdiği katı ekonomik yaptırımlardan dolayı şirketler, İran limanlarıyla iş yapma noktasında hala dikkatli davranıyor. Bu da Çabahar Limanı’ndan yapılan ticareti yavaşlattı. Yatırım ve ticaret alanında İran’la kapsamlı ilişkiler kurmak, şu an herhangi bir Hint şirketi için uygun değil.
Washington, bu durumun sorunlu bir noktaya dönüşmemesini istemesine rağmen Trump yönetiminin İran’a karşı radikal tutumu, Hint diplomasisi için işleri zorlaştırdı. Bunun için Japonya’nın Osaka şehrinde düzenlenen G-20 Zirvesi’nde Hindistan Başbakanı Modi’yle yaptığı görüşmede Başkan Trump, “Acelemiz yok. Zamanı istedikleri gibi kullanabilirler. Kesinlikle herhangi bir baskı yok” dedi. “Acelemiz yok” ifadesi, hiçbir zaman bunun olmayacağı anlamına gelmiyor.
Hindistan, bölgedeki üç kutup arasında dengeyi gerçekleştirebilecek bir Ortadoğu politikası izlemeye çalıştı. Yeni Delhi, geleneksel Ortadoğu politikasını gerçekleştirmenin mümkün olmayacağını hissediyor. Hindistan, üçlü denklemi sürdüremeyecek.
Bu gelişmelere binaen Hindistan, bu üçlü denklemden bir tarafın gözden çıkarılması gerektiğine açık işaretler verdi. Çünkü Hindistan’ın diğer iki tarafla çıkarları, daha sağlam ve daha kârlı. Fakat önemli olan, Modi’nin 1 milyar 339 milyon Hint vatandaşının 4 yıldır beklediği iç ekonomik başarıları gerçekleştirmesidir. Zira petrol krizinden sonra Modi, ülkedeki yoksulluk sorunu çözülmeden önce su kriziyle de karşı karşıya kalabilir.