Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

Kuveyt hücresi, İhvan'a karşı bir kılavuzdur

Kuveytli yetkililer, çökertilen bir hücreyi “İhvan” ve “terör” hücresi olarak isimlendirdiğinden dolayı bu durum, önemli bir meseleye dönüştü. İhvan hücresi, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Mısır, Ürdün ya da diğer bölge ülkelerinde yakalansaydı; bu söylem, şüphe ve protestoyla karşılanırdı. İhvanizm, Kuveyt’te önemli bir meseledir. Birçokları, Kuveyt söyleminden, Kuveyt emniyetinin liyakatinden, sorgu ve yargı işlerinin güvenirliğinden şüphe etmiyor.
Düşmanca ya da aldatmaya yönelik dürtüler yok. Çünkü Kuveyt, hareket, dernek ve medya gibi İhvan’a karşı güvenli ve hoşgörülü bir sahadır.
Kayıp suç tabancası gibi Kuveyt hücresi, İhvan’a karşı savaşta bölge hükümetlerinin en önemli kılavuzu haline geldi. Nitekim yakalanan şahıslar, Haziran 2015’te eski Mısır Başsavcısı Hişam Barakat suikastında İhvan üyesiydi. İhvan cemaati, kendisinin barışçıl ve demokratik olduğu izlenimini yaymaya çalıştı. Fakat İhvan, kendine bağlı gruplara farklı isimlendirmeler altında şiddet uygulamakla suçlanıyor.
Siyasi bir fikir olarak değil de bir cemaat olarak İhvan, yönetimde hakkı olduğuna inanan faşist dini bir harekettir. İhvan, hak ve batıl kavramı kapsamında yönetime ulaşmak için rekabet ediyor. İhvan içerisinde diğer hareketlerle birlikte yaşamaya inanan çok az düşünürün bulunması, cemaatin faşist olduğunu ve kendi taraftarlarına baskı yaptığını göstermektedir. Ilımlı azınlık ise İhvan’ın imajını daima güzel gösteren gruptur.
İktidar olma yolunda İhvan, politik açıklamalarıyla kendisini İslam’ın kaynağı olarak takdim ediyor. İhvan, 80 yıldır iktidara gelmeye çalışıyor. Sudan’ın İhvan kolu, seçimlerde başarısız olduğundan askeri güce başvurarak darbe düzenledi. Sudan, 30 yıl boyunca şiddet ve katliamla yönetildi. Yine İhvan’ın bir kolu olan Hamas, Gazze’yi 13 yıldır bir milis gibi yönetiyor. Dönemin ABD Başkanı Bill Clinton yönetimi, Filistin seçimlerinde demokratik Filistin yönetimi projesine hazırlanma konusunda ısrar etti. Aynı şekilde İhvan, Arap Baharı’nın ardından Mısır’da bir deneyim yaşadı. Ancak uzun sürmedi.
Kaos ortamında İhvan cemaati, İran tarzı bir rejim inşa etmekle suçlandı. İran’da İhvan tarzı bir model mevcut. Ancak bu model, Şii olup Velayet-i Fakih rejimine dayanmaktadır. Velayet-i Fakih rejimi, bölgemizde en uzun ve en şiddetli dini yönetim tecrübesine sahiptir. Arap İhvanı’na ilham veren Tahran, tarihi olarak İhvan’la bağlantıya sahiptir. Sorun Araplarda mı yoksa diktatör yönetime meyilli Arap bölgesinde mi? Hayır. Avrupa ülkelerindeki İhvan, hegemonyaya dayalı bir örgüttür. Cemaat, Avrupa istihbarat servisleri tarafından mercek altına alındı. İhvan, siyasi bakımdan binlerce Avrupalı Müslüman’ı öteki karşıtı radikal fikirlere yönlendirmesinden dolayı endişe kaynağına dönüştü.
Nesilleri hedef almak, onları fikri bakımdan yönlendirmek, bağış toplamak, camiler ve sosyal hizmetler aracılığıyla mahalleleri kontrol etmek, yerel kanunlardan ve banka hesap denetiminden kaçmak için ticari cepheler inşa etmek gibi İhvan’ın organize faaliyetleri, Arap ülkelerindeki faaliyetlerinden pek de farklı değil.  Güvenlik soruşturmaları nedeniyle Fransa, İsviçre ve Belçika’da İhvan’ı parçalama operasyonları başladı. Avrupa’ya göre İhvan’ın tezlerine daha az tahammül eden ABD’de geçen hafta İhvan konusunu görüşmek için Kongre’de bir dizi oturumlar düzenlendi. Bu oturumlara düşünce merkezlerinde ve üniversitelerdeki birçok araştırmacı davet edildi.
Kuveyt hücresi, uluslararası siyasi platformların bildiği geniş şüphelere kılavuzluk etmektedir. İhvan, demokratik hareket ve ılımlı İslam olarak kendisi için çizdiği fotoğrafı yavaş yavaş kaybediyor. Yine cemaat, Batı’ya Selefilik’ten ve askeri yönetimden daha yakın bir seçenek olduğu düşüncesini ve DEAŞ ile el-Kaide gibi cihadist örgütlere alternatif bir İslami yönetim anlayışını yavaş yavaş kaybediyor. İhvan’ın Batı tarzı siyasi yöntemi kullanarak ve piramidin en altından başlayarak iktidara ulaşma üslubu, Batı’yı endişelendirmektedir. İhvan, rekabet etmek için değil, dinin, halkın ve sokağın meşruluğunu iddia ederek dikte ettiği halk hareketi inşa etmek için böyle bir yöntem izliyor.
Fakat Mısır gibi büyük bölgesel ülkelerde İhvan’ın iktidara ulaşması konusunda dünyayı endişelendiren iki durum söz konusudur. İlki, Almanya’daki Nazi Partisi. Nazi Partisi, seçimler aracılığıyla iktidara ulaştı ve ardından tüm iktidarı ele geçirdi. İkincisi ise Humeyni rejimidir. Humeyni rejimi, sokak aracılığıyla İran’da iktidara geldi. Ardından iktidarı ele geçirdi ve ülkeyi radikal fikirlerle yönetti. İhvan’ın siyasi söylemi, cemaati mevcut en iyi alternatif olarak sunuyor. İhvan, kendisinin askeri yönetimden ve cihadist gruplardan daha iyi olduğunu iddia ediyor. Tabi bu doğru değil. Aksine İhvan, diğerlerinden daha tehlikelidir. Çünkü İhvan, ikisi arasında disiplin ve ideolojiyi bir arada barındırıyor.