Hüda Huseyni
Lübnanlı gazeteci-yazar ve siyasi analist
TT

​Afganistan barışı Keşmir’deki durumu bozuyor

Hindistan Başbakanı Narendra Modi, tartışmalı Keşmir bölgesindeki yeni dönemi takdir etti. Öte yandan Pakistan Başbakanı İmran Han ise, Hindistan’ın 70 yıldır uygulanan özerk yönetimi iptal etmesinin ardından protestoları dağıtmak için tatbik edilen sokağa çıkma yasağının kaldırılarak toplu katliamın yaşanacağına dikkat çekti. Artan gerilimler, kritik bir zamanda yaşanıyor. Şöyle ki ABD, Taliban’la bir ittifak yapmak üzere. Afganistan’da daimi barışı gerçekleştirmek için Hindistan ve Pakistan’ın desteğine kesin bir şekilde ihtiyaç duyulmaktadır.
Keşmir sorunu, Birleşmiş Milletlerin(BM) programındaki en eski çatışmalardan birisidir. Yani Hindistan ve Pakistan arasındaki çatışma, Hint Yarımadası’nın bölünme zamanına kadar gidiyor. O dönemde emirliklere serbest bir şekilde Hindistan ya da Pakistan’a katılma seçeneği tanınmıştı.
1947 yılının sonunda İngiltere’nin çekilmesinin ardından Hindistan ve Pakistan, Keşmir’e savaş açtı. Daha sonra Hindistan, 1948 yılında bu sorunu BM’ye taşıdı. Birkaç gün devam eden görüşmelerin ardından Güvenlik Konseyi, 21 Nisan 1948 yılında ayrıntılı bir karar yayımladı. Güvenlik Konseyi, bu karar aracılığıyla BM’ye dürüst ve tarafsız bir genel referandum yapılmasını önerdi. Böylece sorunu çözmek için gerekli tavsiyeleri sunmak üzere bir komisyon tayin edilip Hint Yarımadası’na gönderilmesine karar verildi. Daha sonraki kararlar, Güvenlik Konseyi’nin kararını pekiştirerek, Keşmirlilerin tarafsız bir referandum aracılığıyla kendi kaderlerini tayin etme haklarını yineledi. Sonuç olarak 1 Ocak 1949’da BM’nin gözetiminde iki ülke arasında ateşkes yapıldı ve “kontrol hattı” olarak ateşkes hattı ilan edildi. Keşmir’i silahtan arındırmak için Pakistan, ilgili bölümden kendi güçlerini geri çekti. Fakat Hindistan, ne kuvvetlerini geri çekti ne de referandum yaptı. O dönemde iki ülkenin kuvvetleri Keşmir’den ayrılmış olsaydı bugün durum farklı olurdu.
Keşmir sorununu Pakistan ve Keşmir’in değil de Hindistan’ın BM’ye taşıması dikkat çekici bir durumdur. Dolayısıyla bugün Hindistan’ın “Keşmir bir iç sorundur” iddiasının kesinlikle bir temeli yoktur.
Şu an Hindistan’ın Cammu Keşmir’in özel statüsünü sonlandırmasının arkasındaki sebep, ABD’nin Taliban’la anlaşmasından sonra ortaya çıkacak ve Pakistan’ı üstün konuma getirecek bölgesel değişikliklerdir. Hindistan’ın Keşmir’in özel statüsünü sonlandırmaya yönelik tutumu, hükümetin gelecek aylarda ortaya çıkacak önemli coğrafi dönüşümlere hazırlandığına işaret ediyor.
Hindistan İçişleri Bakanı Amit Şah’ın Keşmir’i bir bölgeye dönüştürmeye yönelik açıklamasından kısa bir süre sonra ABD’nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad, Doha’da Taliban’la yapılan müzakerelerde büyük bir ilerleme kaydedildiğini ve Afganistan’da barış konusunda uzlaşmayı gerçekleştirmek için Delhi’ye gideceğini dile getirdi.
Diğer yandan Taliban Hareketi, şu ana kadar ABD’yle anlaşmanın bittiğine ve tarafların bu anlaşmayı imzalamasının beklendiğine dair Afganistan’daki barış aktivistlerini uyardı. Daha önce Taliban, ABD’nin 9 ay içinde çekilmesini istemişti. Fakat ABD, 15 ay kaldı. Yani ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi, Kasım 2020 seçimlerinde Başkan Donald Trump’ın kampanyalarında seçim kozu olacak.
Taliban ve ABD arasındaki barış anlaşmasının etkisi, Güney ve Batı Asya’da da hissedilecek. Aynı zamanda bu anlaşma, son 20 yılda George W. Bush ve Barack Obama’nın Afganistan politikasının başarısız olduğu ve Taliban’ın Afganistan savaşının galibi olacağı noktasında açık bir itiraf mesabesindedir.   
Yine bu anlaşma, Pakistan için net bir işaret olacaktır. Nitekim söz konusu anlaşma, Pakistan Başbakanı İmran Han’ın Keşmir konusunda sürdürdüğü sessizliği kısmen açıklıyor. Şöyle ki Pakistan Başbakanı İmran Han, Hindistan Büyükelçisi’ni İslamabat’tan kovmak ve Hindistan’la 2 milyar doları geçmeyen ticareti askıya almakla yetindi.
İmran Han’ın tutumu, Washington’la en büyük stratejik yatırım anlaşması netleşene kadar Pakistan’ın sabırsız bir şekilde bekleyeceğini gösteriyor.
Taliban’ın 1980’lere ait bir sabıkası mevcut. 1988 yılında ve 14 Nisan Cenevre anlaşmalarının akabinde Güney Asya, Pakistan’ın Afgan mücahitlere yönelik bazı kaynakları Keşmir’e havale etmeye çalışmasıyla birlikte krize girdi. Ayaklanma doruk noktaya ulaştı. Bu da yıllardır süren çatışmaya yol açtı.
Sessiz diplomasi sayesinde bazı Afgan mücahitler, Hindistan’ın yanı sıra Rajiv Gandhi ve P.V. Narasimha Rao hükümetleri ile iletişim halindeydi. Taraflar, bu temasları Hindistan’ın lehine kullandı. Buna karşılık Hindistan, Pakistan’ın büyük bir istekle koruduğu Taliban’a yönelik herhangi bir girişim sunmadı.
ABD-Taliban anlaşmasının anlık sonucu, ABD’nin Güney Asya’ya ilgi göstermediğinin net bir kanıtı olacak. Son 20 yılda ABD, Güney Asya’da hassas bir denge faktörüydü. Bu büyük gücün en büyük bölgesel merkezlerinden birinden ayrılma özlemiyle birlikte bölgesel rakiplerin çatışacağı aşikârdır.
Bu bağlamda Hindistan, Keşmir’e el koyduğunu kanıtladı. Fakat sorun, Pakistan’ın 1990’larda yaptığı gibi sınır boyunca güvenliği artırmak isteyip istemeyeceğinde gizli. O dönemde iyi niyetli askeri varlık, İslamabat’ın desteklediği büyük bir terör gücüne dönüşmüştü. Bu durum meydana gelirse Hindistan’ı zorlu günler bekleyecektir. Fakat 1990’larda Pakistan, Keşmirli siyasetçilerin yardımıyla Hindistan kuvvetlerine karşı şiddet ve terör tohumları ekmeyi başardı. Onların ya da yeni grupların Hindistan’ın bir bölümüne dönüştürülen bölgede aynı politik zemini bulmaları ihtimal dışıdır. Keşmir’deki sınırlı demokrasiyle birlikte birçokları, bölgedeki eski Keşmirli ailelerin oynayacağı role güveniyor.
Bununla birlikte Hindistan, Pakistan’ın tarafsız kalmaya karar vermesi halinde Keşmir’de rahatsız edici olmayan bir rol oynayabilir. Pakistan, ABD tarafından terörü destekleyen ülkeler listesine alınmakla tehdit ediliyor. Fakat Pakistan’ın Taliban cephesinde büyük bir stratejik başarı gerçekleştirmesinin ardından bu, uzak bir ihtimal olabilir.
Geriye Taliban-ABD anlaşmasının Kabil’deki Eşref Gani hükümeti üzerindeki etkisinin ne olacağını görmek kalıyor. Öyle ki Eşref Gani hükümeti, Taliban Hareketi’nin karşı çıktığı gelecek seçimlerde meşruiyeti belirlemeye çalışıyor.
Kısacası Hindistan, adımını attı. Ancak Hindistan’ın iradesi dışındaki güçlerin kontrol ettiği stratejik hedeflerin gerçekleşmesi uzak bir ihtimaldir. Keşmir halkının iki devletten de yani Pakistan ve Hindistan’dan kurtulmak istediğini ve gelecek nesiller için barış istediğini, Keşmir’in iki devlet arasındaki çatışmada yeni Afganistan olmasını istemediğini söyleyebiliriz. Afganistan, 40 yıllık savaşın ardından barışa ulaşamamış olsa bile Keşmir, savaş ve çatışma konusunda yaşça Afganistan’dan daha büyüktür. Keşmir halkı için istikrar ve ülkelerinin güzelliğinden yararlanma vakti geldi.