Hanna Salih
Lübnanlı yazar
TT

Rusya devlet başkanı Riyad'ın konuğu

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya Federasyonu ve Suudi Arabistan arasındaki büyük yakınlaşmanın başlangıcı olan 2007 yılındaki son ziyaretinin üzerinden geçen 12 yılın ardından bugün Suudi Arabistan’ı ziyaret edecek. 2007 yılındaki ziyaret ile 2 ülke arasında temelleri atılan bu yaklaşım birçok alanı kapsadı ve 2 tarafın da çok yönlü işbirliğinde ilerlemeye istekli olduğunu gösterdi. Bu işbirliğinin en önemli örneği de Suudi Arabistan Veliaht Prensi’nin 2015 yılında Rusya’ya düzenlediği ilk gezisi sırasında 2 ülke arasında enerji alanında gerçekleştirilen güçlü işbirliğiydi. Bunun sonucunda hem üretici hem de tüketici ülkelerin çıkarlarına hizmet edecek şekilde petrol fiyatları istikrara kavuşturuldu. Ekonomik kalkınma planlarının kararlı adımlarla ilerlemesi sağlandı.
Yaklaşık 2 yıl önce Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz’in Rusya’yı ziyareti, pekişen ve sağlamlaşan ilişkileri doruk noktasına çıkardı. Bu ziyaret sırasında askeri ve ekonomik işbirliği alanında bir dizi işbirliği anlaşması imzalandı. Sadece Riyad ve Moskova’yı değil bütün dünyayı meşgul eden en önemli bölgesel siyasi meselelerde yakınlaşmalara tanık oldu.
Rusya Devlet Başkanı, ziyaretinden önce verdiği samimi röportajda 2 ülke arasındaki tarihi ilişkilerden, çok yönlü işbirliğinden, Kral Selman ve Veliaht Prens ile aralarındaki yakın ve her yönden gelişen bağlardan bahsetti. Saudi Aramco şirketinin tesislerini hedef alan tehlikeli saldırıya da değinen Putin, ülkesinin soruştrumanın sonuçlarını beklediğini ama aynı zamanda arkasında kim olursa olsun bu tür eylemleri kınadığını belirtti. Putin ile yapılan röportajda özellikle 2 ülke arasında yaklaşık 30 anlaşmanın imzalanacağına yönelik haberlerden dolayı ekonomik işbirliği ön plandaydı.
Rusya Devlet Başkanı Putin, büyük bir ekonomik güç olma potansiyeline sahip olan, 2030 Vizyonu çerçevesinde yeni bir Suudi Arabistan tesis etme yolunda ilerleyen Suudi Arabistan’ın üçüncü binyılın başından itibaren bekleme politikasını terk edip atılım ve girişimlerde bulunan bir ülkeye dönüştüğünü biliyor. Terör ve aşırılığa karşı zorlu bir mücadele verdiğini, İran’ın Arap bölgesinin istikrarını sarsan rolüne şiddetle karşı çıktığını, Yemen meşruiyetinin ve uluslararası sözleşmelerin çağrısına kulak verdiğinden beri Yemen halkını savunduğunu, uluslararası su yollarının güvenliğini dolayısıyla küresel ekonominin istikrarını sağlamak için kararlılıkla ilerlediğini biliyor. Rusya Devlet Başkanı ayrıca Suudi Arabistan’ın “Barış karşılığı toprak” ilkesine dayanan Beyrut Girişimi’ne ve bağımsız Filistin devletine bağlı olduğunun, Suriye krizinin Cenevre Konferansı ve 2254 sayılı BM kararı temelinde Suriye’nin birliğini koruyacak bir siyasi çözümü ile çözülmesini şiddetle desteklediğinin farkında.
Bütün bunlara bağlı olarak birçok stratejik konunun masada olacağını söyleyebiliriz. Zira bilindiği gibi Rusya Suriye’de artık büyük bir güce sahip. ABD’nin rolünün sürekli gerilemesi ve Avrupa’nın yarı yokluğu ile birlikte bu güç gün geçtikçe büyüyor. Aynı şekilde Rusya’nın İran ve Türkiye ile de geniş ilişkileri var. Tahran’ın bölgenin tamamında ve özellikle de tehlikenin küresel ekonominin istikrarını tehdit etmeye başladığı Körfez’de istikrarı sarsıcı bir rol oynadığını bütün dünya biliyor. Bunun yanında hızlanan gelişmeler Ankara’nın da Suriye’nin kuzeyine el koymaya hazırlandığını ve Arap-Kürt Suriyeliler arasında bir savaşın fitilini ateşleyecek atmosferi hazırlayabilir.
Bu ziyaret çok önemli ve bugünün beklenen en büyük olayı. Bütün alan ve sektörleri kapsayan farklı ekonomik anlaşmaların imzalanmasının yanısıra bu ziyarette Suudi Arabistan’ı ilgilendiren bütün bölgesel meseleler de derinlemesine ele alınacak. Riyad’ın Moskova’nın birçok zorluğun üstesinden gelebileceğini ve kapalı kapıları açabileceğini çok iyi bildiğini söylemeye gerek yok. Bu da ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi ile birlikte gerçek çıkarlarının bölge ülkelerinin güvenliklerini ve istikrarlarını geri kazanmasında yattığını düşünen bütün dünya ülkelerini, Rusya ve Suudi Arabistan’ı meşgul eden meselelere gerçek anlamda çözümler getirme yolunda ilerlemeyi de sağlayacaktır.