Memun Fendi
TT

Lübnan'da iki devrim

Lübnan’da hareket -ki bununla Hizbullah’ı kastediyorum- devletten daha güçlü hale geldiğinde bu, bütün Arap dünyasına yayılan Lübnanlı bir hastalık oldu. Mısır’da devletin kılcal damarlarına yerleşmeyi başaran Müslüman Kardeşler’den Tunus’ta Nahda, Körfez’de el-Sahva ve bu şekilde uzayan listedeki isimler bu hastalığın Arap dünyasındaki farklı düzeylerini temsil ettiler.
Bana göre Lübnan bir barometre ya da bir ölçüttür. Lübnan’da olup bitenlerin etkileri ve sonuçları oradan bütün Arap dünyasına yayılıyor. Bugün yaşanan Lübnan devrimi de bundan çok farklı değil ama tek bir farkı var. O da aslında 1 değil 2 devrim olması.
Bu 2 devrimden bahsetmeden önce hareketin devlet ile ilişkisinden bahsetmemiz gerekiyor. Çünkü Lübnan’da devrim aynı anda 2 devlete karşıdır. Beyrut ve Cebel-i Lübnan arasında uzanan alanı kontrol eden Lübnan devleti ile güney bölgesinden Beyrut’un güney banliyösüne kadar uzanan alanı kontrol eden Hizbullah devleti. Dolayısıyla tek değil 2 devrim gerekiyor.
Lübnanlıların devlete karşı devrimleri küçük ve belki de daha az karmaşık olanıdır. Devlet ve halkın birlikte Hizbullah’a karşı devrimleri ise daha karmaşık ve zor olanıdır. Bu devrim; siyaset biliminin tanımına göre bağımsız ve egemen, meşru şiddet kullanma yetkisi olan bir devlet olarak Lübnan’ın varlığını gerçek bir sınava tabi tutuyor. Lübnan’ın bugün, meşru şiddet kullanma yetkisi olan 2 yönetimi var. Bunlar; Lübnan devleti ile Hizbullah. İşte tam da bu nedenle zorlu bir sınav vermesi gerekiyor.
Lübnan’dakine benzer bir durum, farklı şekil ve düzeyde başka Arap ülkelerinde de bulunuyor. Nitekim Yemen’deki Husiler olgusu, Hizbullah’ın Lübnan devleti ile ilişkisine benzer bir görüntü teşkil ediyor.
Peki, bu benzerlik nedeniyle Hizbullah ile mücadele Yemen’de yaşananlara benzer bir seyir izleyebilir mi? Bunun devlet ve topluma ne gibi bir etkisi ve maliyeti olabilir?
Güney Lübnan ve Şii Lübnanlılar ulusal kimliklerini ve kültürlerini geri almak için Hizbullah’a karşı ayaklanmalılar. Liderinin, mal varlıklarının ve askerlerinin maaşlarının, her türlü ihtiyaçlarının İran tarafından karşılandığını söylediği bu örgüte karşı devrim başlatmalılar. Güney’in ilk önce İran’ın egemenliğinden kurtulmaya ihtiyacı var. Sonra Lübnan devletine karşı devrimine yönelebilir.
Lübnan arenasında yaşanması muhtemel 2 senaryo bulunuyor: Devlete karşı yürütülen faydasız ve kısmi devrimi sürdürmek ya da Hizbullah’a karşı ayaklanma ki bu yeni bir devlet ve toplum ile yeni bir Lübnan yaratabilir. Ancak Hizbullah’a karşı ayaklanmanın Lübnan’ı, devrimden, çirkin bir iç savaşın içine sürüklemesi de mümkün.
Lübnan bugün devrim ile savaş arasında bir yol ayrımında duruyor.
Lübnan’ın bu çıkmazından kurtulması için Arapların kendisine yardım etmesi gerekiyor. Aksi takdirde Lübnan’da olup bitenlerin etki alanı diğer bölgeleri ve devletleri kapsayacak şekilde genişleyecek.