Hüseyin Şubukşi
TT

​Kriz yönetimi

Uluslararası Sağlık Örgütü’nün yeni tip koronavirüsünün küresel bir salgına dönüştüğünü açıklaması ile kriz, farklı bir boyut kazandı. Enfekte olanların ve etkilenen ülkelerin sayısının artması ile son derece tehlikeli bir boyuta ulaştı. Farklı ülkelerin aldığı ihtiyati ve önleyici yöntemler ve protokollerin etkinliği, başarısı ve başarısızlığının tartışılması doğal hale geldi. Bilindiği gibi hastalık ilk olarak Çin’de ortaya çıktı. Hastalık ve semptomları başlangıçta isteksizce ve tam bir umursamazlıkla ele alındı. Hastalığın varlığı inkar edildi. Ta ki durum kötüleşene ve vaka sayısı artana kadar. Japonya ve Güney Kore’ye sıçrayan daha sonra, Asya kıtasının geri kalanına yayıldı. İran’da korkunç bir biçimde patladı ve çok geçmeden Irak’tan Kuveyt, Bahreyn, Lübnan, Katar, BAE, Suudi Arabistan ve Suriye’ye İran’ın komşularına yayıldı. Sonrasında Avrupa’nın merkezinde, tam olarak İtalya’da korkunç bir şekilde ortaya çıkarak, oradan yaşlı kıtanın diğer ülkelerine yayıldı. Böylece salgın 100’den fazla ülkeye ulaşmış oldu.
Salgınla başa çıkmakta farklı yöntemler benimsendi. Çin, ülkede ve sınırlarında tam bir karantina uygulayarak katı ve aşırı bir metodoloji benimsedi. Güney Kore, Singapur ve Tayvan sağlık hizmetleri sağlama, testler sunma ve izolasyon ile yetindi. Arap dünyasında Suudi Arabistan, vatandaşlarını, sakinleri ve ziyaretçilerini korumak için tüm dünya ülkelerine seferleri yasaklamak, geçici olarak umre ziyaretlerini ve sportif faaliyetleri askıya almak, kamusal kutlamaları iptal etmek gibi katı, kararlı ve sağlam kararlar alarak bu alanda öncü bir rol oynadı. Bütün bu öncü adımlar, Suudi Arabistan’ı küresel düzeyde kriz yönetiminde bir modele dönüştürdü.
ABD olağanüstü hal deklare etti. Gerekli çözümlerin en hızlı ve en iyi maliyetle sağlanmasına katılmak ve işbirliği yapmak adına özel sektör ve teknoloji, sağlık, eczacılık ve pazarlama ürünler sektörlerindeki en önemli şirketler ile ortak bir girişim sunmak için büyük bir çaba sarf etti. İngiltere ve Almanya ise farklı bir yöntem ve felsefeyi benimsedi. Enfeksiyonun korku ve endişe yaratmadan, yaşam kalitesi, üretim ve ekonomiyi etkilemeden doğal seyrinde ilerlemesi gerektiğine karar verdiler. Bu çok sert bir karar sayıldığı için oldukça tartışma yarattı. Özellikle İngiltere Başbakanı Boris Johnson’un halka sesleniş konuşmasında, “Bazı sevdiklerinize veda etmeye hazır olmalısınız” ifadesini kullanması, insanları şok etti. Bu ifade İngiltere ile hükümetinin ihmalkarlığı şeklinde yorumlandı.
İtalya, ABD’nin bıraktığı boşluğu doldurmak ve hizmetlerini sunmak için bu “fırsatı” değerlendirmek isteyen Çin’den bir heyeti ağırladı ve kendisinden ekipman ile donanımlar ithal etti. Çin’in aynı şeyi İtalya ile benzer bir felaket ile yüzleşen İspanya’ya da yapması bekleniyor.
Çin, Güney Kore, Japonya, Singapur, Tayvan, Suudi Arabistan ve BAE krizi yönetmekte başarılı olurken İran, Irak, Lübnan, Katar, İtalya ve İspanya başarısız oldular. Her ülkenin deneyimlerinden yararlanmak çok önemli çünkü artık açıkça virüslerin küreselleştiği bir alanda yaşıyoruz.