Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

​Ne dem baki ne gam baki

Dem ve gam kelimeleri arasında sıkı bir ilişki vardır. Çoğumuz fakında olmasak bile.
Dem/zaman, çoğu zaman insanın şikâyet ettiği ve birçok sıkıntılarının nedeni olarak gördüğü bir olgudur. Hayatı sadece dünya hayatından ibaret görenlerin ise gam ve sıkıntılarının tek nedenidir de zira onların; “Bu dünyada yaşadığımız hayattan başka bir hayat yoktur! Yaşar ve ölürüz ve bizi öldüren, dehr/zamanın akışından başka bir şey değildir!..”[1] 
“Andolsun ki, sizi bazen çetin korkularla, bazen açlık ve yoksullukla, bazen de servetinizi, sağlığınızı ve ürünlerinizi elinizden alarak imtihân ederiz. Sabredenleri müjdele!”[2] İster iman etmiş olsun isterse olmasın, her insanın karşı karşıya kalacağı bir durumdur bu. Buna karşılık takınacağımız tavır belirleyici olacaktır.
Eğer yaratılış gayemizin ibadet etmek ve sınanmak olduğuna imanımız tam ise, bu denenmeler karşılaştığımız musibetler karşısında dik durmamıza yardımcı olur. Musibetlere karşı gösterilen sabrın ahirette karşılığının alınacağını bilmek kişiye zorluklarla baş etme gücü ve azmi kazandırır. Zira
Alın size yaşanmış bir örnek; en çetin imtihânlar karşısında bile yılmadan, yıkılmadan sabretmesini bilen bir mümin hanımın ibret verici kıssasına kulak verin:
Hz. İbrahim, Allah’ın emri gereğince, eşi Hacer’i ıssız Mekke vadisine bırakıp gitmişti. Tabloyu bir hayal edin! Ev yok, barınak yok, su yok, yardım edecek birisi yok, doktor yok, hastane yok, yok, yok, yok… Hacer validemizin yerinde biz olsak… Ama Allah varsa gam yoktur inancına sahip olan Hacer annemiz,  kızgın çölde tek başına kalmasına rağmen, yavrusu İsmail’e su bulabilmek amacıyla Safa ile Merve tepeleri arasında defalarca koşuşturmuş ve nihâyet Allah, yerden tatlı, güzel ve özel bir su çıkararak ona yardım etmiştir. İşte, musibet ve sınanmalar karşısında yiğitçe bir tavır sergileyenler var ya; “Rablerinin rahmet, nîmet ve bereketleri hep onlarla birliktedir; doğru yolu bulanlar da ancak onlardır.”[4]
Günümüzde de çeşitli şeylerle denenmekteyiz. Yanı başımızda savaşlar, bütün dünyayı saran salgın hastalıklar, çığ ve deprem gibi afetlerle karşı karşıyayız. Bunlara karşı takınacağımız tavırlar ve sergileyeceğimiz davranışlar, bu denenmelerde bizim için turnusol kâğıdı olacaktır. Dünyada ve ülkemizde bir çok insanın sadece kendini düşünüp market reyonlarına saldırdığı gibi saldırıp sadece kendimizi mi düşüneceğiz, yoksa hepimiz aynı gemideyiz deyip gemiyi batmaktan kurtarmanın yolu nedir deyip üzerimize düşeni mi yapacağız? Ya da dem bu demdir deyip fırsatçılık ve stokçuluk mu yapacağız?
Unutulmalıdır ki, herkes kendi imtihanını yaşamaktadır. Üzerimize düşeni yapmaz ve sergilememiz gereken tavrı sergilemezsek hayatta kalsak bile kaybeden biz olacağız. Zira ebedi hayat olan ahiretimizi kaybetmiş olacağız. O halde Allah varsa gam yok demeli ve şu hakikati iyece idrak etmeliyiz;
Ne dem baki ne gam baki…
[1] Casise 45:24.
[2] Bakara 2:155
[3] Tevbe 9:120.
[4] Bakara 2:157