Memun Fendi
TT

​Küresel duraklama

Eğer virüslerin bir faydası varsa koronavirüsünün faydası, bir video izlerken duraklatma (pause) tuşuna basıp videoyu durdurmamız gibi bütün dünyayı geçici bir duraklama haline sokmuş olmasıdır. Küresel sistemin kendi durumunu ve ülkelerin ayrı ayrı kendi koşullarını düşünmeleri için dünyayı durdurmasıdır. Bu geçici duraklama durumu bireylere de uzandı. Her birimiz durup bugünümüzü ve yarınımızı düşünüyoruz. Müslümanların oruç ayının yaklaşması ile de bireylerin bu düşünme ve tefekkür anları iki katına çıkacaktır.         
Küresel düzeyde, imparatorluklar zamanında diğer herhangi bir imparatorluktan daha uzun yaşayan Roma İmparatorluğu başta olmak üzere mikropların imparatorlukları sona erdirme yeteneği hakkında çok şey duyduk. 571 yılında Mısır’ın Port Said şehrinde gelişen bir mikrobun nasıl Konstantinopolis’e (İstanbul) kadar uzandığını, bizzat imparatorun bu hastalığa yakalandığını, hatta adına nispeten salgına Jüstinyen Vebası denildiğini, imparatorluğun nüfusunun yarısının canını aldığını, iki yüzyıl boyunca yayılmaya devam ederek tarihi anlatılara göre sonunda imparatorluğun çöküşüne neden olduğunu öğrendik. Ancak, bir grup tarihçi mikrobun Roma İmparatorluğunun çöküşüne neden olduğu görüşünün bir kanıtı olmadığını düşünüyor.
Bu tartışma, bugün yaşadığımız salgın için de geçerli. Dünyanın koronadan sonra öncesi gibi olmayacağını söyleyen grup ile koronadan sonra dünyanın çok değişmeyeceğini söyleyen diğer grup arasındaki tartışmanın çehresi gittikçe netleşiyor. Teorik açıdan bakıldığında bu tartışma, geçici duraklamanın alanına giriyor. Pratik açıdan ise tartışma, her şeyden önce kurumların kendisi için tesis edilmiş oldukları verimlilikte çalışmadıklarını, uluslararası kurumlar arasındaki koordinasyonun en hafif ifadeyle başarısız olduğunu dünya ile BM başta olmak üzere kurumların gözlerinin önüne serdi. Bu nedenle, kurumların kapasitelerinin yanı sıra aralarındaki koordinasyon hakkında durup düşünmek de bir zorunluluk haline geldi.
Virüsün yayılması, dünyanın küçük küresel bir köye dönüştüğünü net bir biçimde gösterdi. Ancak, aynı zamanda pandemi ile yüzleşme konusundaki çelişkilerini de gösterdi. Salgın küresel olmasına rağmen ülkelerin kendisine karşı yürüttükleri mücadele ve aşı arayışları bencillik niteliği taşıyordu. Bunu da bir an durup düşünmek gerekiyor. Küresel sistem artık tüm yalınlığıyla ortaya çıktı ve incelenmeye ya da yeniden gözden geçirilmeye gereksinim duyuyor. Bunun olması gerekiyor ancak koronadan sonra bu olacak mı? Hiç kimse bilmiyor.
Küresel sistemin yapıtaşları olan ülkeler açısından, açılım yerine sınırların kapatılmasından hava seferlerinin durdurulması ve değişik düzeylerde sokağa çıkma yasaklarına kadar içe kapanma politikası salgınla mücadelede benimsenen çalışma yöntemi (modus operandi) oldu. Küresel sistemin aslında  (ben kurtulayım kime ne olursa olsun) düşüncesini temel alan bir devletler sistemi olduğu açığa çıktı. Bazı ülkelerin başka ülkelere gönderilen tıbbi ekipman ve maskelere el koymak için düzenledikleri korsanca eylemlerden bahsetmiyorum çünkü daha bir olguyu temsil etmiyorlar. Burada asıl önemli olan, açılım değil içe kapanma, işbirliği değil bencilliğin, durup yeniden gözden geçirilmesi gereken sistemin en önemli özellikleri olarak öne çıkmış olmalarıdır.
Suudi Arabistan, BAE ve Kuveyt’in temsil ettiği üç Körfez ülkesi gibi bazı zengin ve nüfusu az, kendisi ile daha iyi mücadele eden ülkeler dışında salgın, her ülkede kurumlar arasındaki koordinasyonun düzeyini de ortaya çıkardı. Ancak bu üç ülke de davranışlarının gerçekleri ile vatandaşlarının kültürlerine yönelik izlenimleri arasında bir boşluk ile karşı karşıya bulunuyorlar ki bu da durup düşünmeyi gerektiren hususlardandır.
Bireylere gelince, insanlık durumunun kırılganlığını anladılar. Yüzlerindeki maske ve sosyal mesafe ile kişisel sınırlarını çizdiler. Her birimiz kişisel sınırlarımızın haritasını açık işaretler ve semboller ile çizelim. İnsanlar, kapının arkasına gizlendiğini hayal ettikleri ölüm meleğine gözlerini dikerek evlerinde oturuyorlar. Ölüm yakın ve açıklanmış. İnsanın kardeşi insanı defnetme (herkesin kendi dini ritüellerine göre) korkusu, her birimizi kendisini geçici duraklama haline almaya itiyor. Bu üç düzeyde yani küresel, devlet ve birey düzeyindeki bu duraklamanın sonucunda en azından algılama düzeyinde kendimi, dünyanın koronadan sonra öncesi gibi olmayacağını söyleyenlerin tarafında buluyorum.
Esen ve güvende kalın…