Necib Sab
Arap Çevre ve Kalkınma Forumu (AFD) Genel Sekreteri ve “Çevre ve Kalkınma” dergisinin editörü
TT

​Bisikletler ve internet dönemi

Haftalar süren ev karantinasından sonra Cenevre’de çalışanlar ofislerine döndüklerinde gördükleri aşırı kalabalık yollar onları şaşırttı. İlk anda bunun, toplu taşıma kalabalığında enfeksiyon kapmak korkusuyla özel araçların kullanılmasından kaynaklandığını sandılar. Fakat çok geçmeden en önemli nedenin, yolların bir bölümünün bisikletlere ayrılmış olması olduğunu keşfettiler. Cenevre ulaşım alışkanlıklarını değiştiren tek şehir değildi. Londra ve Paris ondan önce davranmış ve bu ayın başında bisiklet yolu inşa etmek için milyarlara ulaşan bütçeler tahsis etmişlerdi. Yalnızca Paris’te 650 km uzunluğunda bisiklet yolları ağı inşa edilecek. Bu akım Bogota’dan Lima’ya Latin Amerika ülkeleri ile New York’tan Washington’a ABD’ye uzandı. Ulaşımda bisiklet dönüşümü dalgası ayrıca başta Milano olmak üzere İtalyan şehirlerine de ulaştı. Bu şehirler, metrodan tren ve otobüslere toplu taşıma araçlarındaki kalabalığı hafifletmenin yanı sıra son aylarda zorunlu olarak gerçekleşen düşük hava kirliliği seviyelerini korumaya çalışıyorlar.
Hollanda, Danimarka ve Almanya gibi ülkelerde işe ve okula bisikletle gitmek köklü bir yaşam biçimi iken zengin ülkelerin çoğunda sadece bir spor ve aktivite aracıydı. Bisiklet yolları inşa etmek ciddi bir planlama gerektiriyor çünkü arabalar için belirlenen yolları kullanmaları genel güvenlik kurallarına aykırı. Nitekim Beyrut’ta olduğu gibi bazı Arap ülkelerinin ulaşım araçları çeşitlerine bisikleti ekleme çabaları başarısız oldu çünkü bu adıma özel bisiklet yolları inşası eşlik etmedi. Bu nedenle arabalar arasında bisiklet kullanmak intihara kalkışmak gibiydi.
Bazı ülkeler işlerin kısıtlanmasını, gelirlerin azalmasını ve yeni alışkanlıkları daha yeni yeni düşük karbonlu ve çeşitli bir ekonomi için fırsat olarak görürken bazıları, birkaç yıl önceden bu yönde ciddi adımlar atmaya başlamışlardı. Bu akım, Suudi Arabistan’ın Ulusal Dönüşüm Programı ve BAE’nin Yeşil Kalkınma Stratejisi’nin gösterdiği gibi Arap bölgesine de ulaştı. Endişe verici haberler ve karanlık haberlerin ortasında, geçtiğimiz günlerde Dubai Karayolları ve Ulaşım Kurumu’nun, elektrik üretimi için binalarında güneş panelleri kullanarak, elektrikli araç ve otobüsleri ulaşım filosunun önemli bir parçası yaparak, rafine edilen suları yeniden kullanarak geçen yıl enerji ve su tüketiminde büyük tasarruf sağladığını açıklaması dikkat çekiciydi. Abu Dabi bisiklet kullanıcılarının güvenliği için özel yollar tahsis etse de bunlar daha çok spor ve aktivite amaçlı olup okullara, iş ve alışveriş merkezlerine hizmet etmiyor.
Birkaç gün önce Twitter şirketi, halihazırda evden çalışan çalışanlarının zorunlu karantina döneminde üretkenliklerinin düşmediğinin kanıtlanmasından sonra önümüzdeki yıllarda ofiste çalışmalarına gerek kalmayabileceğini açıkladı. Bu yaklaşım, işi sanal bir dünyada internet üzerinden iletişim kurmak olan bir şirket söz konusu olduğunda anlaşılır ama gerçek dünyada varlığı taşımacılık ve sanayi çarkını döndürmeye dayanan bir organizasyon tarafından gerçekleştirildiğinde başka bir anlam kazanıyor. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) bakanları son toplantılarını gerçekleştirdiklerinde, her zamanki gibi uçak ve arabalarla örgütün Viyana'daki merkezine gelmediler. Bunun yerine toplantılarını video konferans aracılığıyla gerçekleştirdiler.
Salgının ağırlığı altında dünya, çevrimiçi toplantı ve konferansları kolaylaştırmak için iletişim programları geliştirmenin günümüzde ulaşım için verimli motorlar geliştirmek kadar önemli olduğunu keşfetti. Uçak üreticisi ve işleticisi firmalar iflasın eşiğine gelir ve otomobil fabrikaları ile toplu taşıma işletmecilerinin gelirleri düşerken iletişim programları geliştirenlerin kazançları ikiye katlandı. Bu sektörün sanal iletişimin ortaya çıkan ihtiyaçlarına karşılık olarak hızla gelişeceğine şüphe yok.
Bazıları uzaktan iletişimin başarılı olmasının gelecekte kişisel iletişim ihtiyacını tamamen ortadan kaldıracağına inanıyor. Bu varsayım gerçekçi değil çünkü küçük toplantılar veya büyük konferanslarda olsun yüz yüze iletişim bir gereklilik olmayı sürdürecektir. Twitter ve çalışanları yaratıcı fikirleri ve yenilikleri teşvik etmek için haftada beş gün olmasa da iki ya da üç gün gruplar halinde yüz yüze görüşmelerin önemini keşfedeceklerdir. Bununla birlikte, mevcut deneyimin seyahati azaltacağı ve gelecekte  kişisel toplantılar yerine uzaktan iletişimi öne çıkaracağı da kesindir. İnsanlar seyahat etmeye ve dolaşmaya dönecekler çünkü içe dönüklük insanın doğasından değildir. Ancak bu farklı bir işleyiş ve yöntemlerle gerçekleşecek. Fabrikalar da insanların ihtiyaçlarını karşılamak için üretime geri dönecekler. Dolayısıyla önümüzdeki birkaç on yıl boyunca petrol ve doğalgaz ihtiyacı enerji karışımının temel bir parçası olmayı sürdürecek ama daha verimli ve daha az kirletici kullanımlarla. Kaya petrolünün özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'daki yüksek çıkarma maliyeti nedeniyle rekabet gücünü kaybetmesiyle geleneksel kuyulardan çıkarılan doğalgaz ve petrole olan talep yükselecektir.
Başladığımız yere, bisiklete dönelim. Cenevre’de uluslararası organizasyonlarda görev yapan ve yeşil ekonomiye geçinin gerekliliğini savunan arkadaşların çoğunun işlerine özel, lüks ve vergilerden muaf araçları ile giderken, Cenevre sokaklarında “bisiklet çağının” başladığını söyleyen bir finans şirketindeki yönetici arkadaşımın her gün takım elbiseli ve kravatlı bir şekilde bisiklete binerek işine gitmesi dikkatimi çekti. Sürdürülebilir kalkınma ve çevreyi logo edinmiş olan bir kuruluştaki her çalışan çevre dostu olmadığı gibi her bankacı ve iş adamı da çevre düşmanı değildir. Sözlerle fiiller uyuşsa ne güzel olurdu.