Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Siyah boyun ve beyaz diz

ABD şehirleri neredeyse her on yılda bir benzeri sahnelerle alevleniyor: “Beyaz bir polis siyah bir adamı öldürür.”
Siyah, çoğu zaman beyazların yasalarına karşı ve daima kanun dışıdır. Beyaz, nefsi müdafaa bahanesiyle ikinci dereceden katildir. Kalabalıklar kurbanın intikamının alınmasını istiyor. Kasıtlı öldürme ile nefsi müdafaa arasındaki farkı okuyacak vakit yok. Kitleler ırkçı suçlar için bir mahkeme emri beklemiyorlar. Geçmişte mahkemeler tanıklar, ifadeler, kanıtlar ve itiraflar gelmesini beklerdi. Şu anda kamera, ses ve görüntü var.
Genç kurban polisten, boynuna bastırdığı dizini kaldırması için yalvarıyor: Nefes alamıyorum. Ses net. Boğulma sesi.
Amerikan toplumu gibi devasa bir toplumda bu tür olaylar, yaşanması beklenen anomaliler, istisnalardır. Katil. Maktul. Botun kalitesi ve buna verilen tepkinin doğası.
Bir keresinde Dubai Emniyet Müdürü Dahi Halfan ile birlikte Dubai Polis Komutanlığı’na gittim. Ana salonda büyük toplulukların yer aldığı ülkelerin başkentlerinde yaşananlara dair haberlerin yer aldığı bir haber bandı gördüm. Çünkü oradaki herhangi bir olay burada da bir şeyleri alevlendirebilir. Çok ülkeli formül en güzel olanıdır. Ancak aynı zamanda en doğru olanı. Özellikle de ırkçılığın üzücü ve bütünüyle unutulmamış bir tarihe sahip olduğu Kuzey Amerika gibi bir kıtada. İlk siyahi Başkan Barack Obama bile Floyd'un öldürülmesine ilişkin acı yorumlarda bulundu.
Koşullar Obama'yı zorlamış olabilir. Belki de kendiliğinden böyle oldu. Hayatını Amerikan yaşamının ve tarihinin bu yönünde geçirdi. Model olarak benimsediği isim şiddeti reddeden Martin Luther King’di. Ancak karmaşık geçmişini ortadan kaldıramadı.
Amerika'nın son birkaç gündür duyduğu Floyd'un yalvaran sesinin alevi uzun sürmeyecek. Polise dokuz dakika yalvardı, dokuz dakika! Sadece Minneapolis'i değil, onlarca şehri alevlendirmek için yeterli bir zaman.
Amerika'yı bilmeyeneler buradaki yaşamın doğasını hayal etmekte zorlanırlar. Mahalleler, semtler ve şehirler haritası. Bu şehirleri hayal etmek daha zordur. Bu şehirler ‘yasak, karantina, işsizlik ve yardım merkezlerinin önündeki uzun kuyruklardan’ mustariptir. Tüm bu unsurlar genç Floyd’un Minneapolis'te beyaz bir polis memurunun dizi altında son nefesini verdiği anda bir araya geldi. Minneapolis, Su veya Şelaleler Şehri olarak da bilinir. Fakat hala yangını söndürmeyi başaramadı.
ABD ırkçılık geçmişini geride bırakmakta çok yol kat etti. Fakat hala önünde uzun bir yol var. Herhangi bir siyahinin genelkurmay başkanı veya dışişleri bakanı olması yeterli değildir. Meğerki başkan olsalar bile durum aynıdır. Acı hatıralar hala kalpleri doldurmaya devam ediyor. Kritik bir anda bir polis yine beyaz rengine bürünür ve dizini Floyd’un boynuna bastırır.