Şerif Egemen Ahmet
Gazeteci
TT

Türkiye’ye karşı Mısır hamlesi

Dünya ABD’de siyahi George Floyd’un polislerce katledilmesinin ardından baş gösteren Afro-Amerikan isyanı, Kovid-19 pandemisinin harabelerinden yükselen yeni küresel ekonomik kriz ve koronavirüste ikinci dalga gibi meselelere odaklanmışken, Ortadoğu’nun gündemi yine savaş ve güç mücadelesi.
Türkiye’nin sahada fiilen askerleriyle yardım ettiği Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Fransa ve Rusya tarafından desteklenen General Halife Hafter arasındaki savaş yeni bir evreye girdi. Bir seneden uzun süredir başkent Trablus’u ele geçirmek için mücadele veren Hafter’in kuşatması sonunda kırıldı. UMH, El Vatiyye Hava Üssü’nden sonra Trablus Uluslararası Havalimanı’nı da geri almayı başardı. BAE’nin Moskova’dan satın alarak kuşatma için Trablus yakınlarına konuşlandırdığı Pantsir hava savunma füzeleri dahi el değiştirdi. Füzeler hala daha zaferin nişanesi olarak başkent sokaklarında dolaştırılıyor.
Elbette “küçük savaştaki” başarıda Türkiye’nin rolü büyük. Türk Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) ve Ankara’nın Libya’ya getirdiği savaşçılar çatışmaların seyrini değiştirmekle kalmadı, UMH’nin savunmadan saldırıya geçmesine de olanak sağladı. Kırılan kuşatma sonrası Tarhuna ve Beni Velid kentleri de birkaç saat içerisinde UMH’nin kontrolüne geçti. Şimdi UMH Başkanı Fayiz Serrac’ın hedefi Sirte, Cufra ve akabinde de “petrol hilali bölgesini” Hafter’den temizlemek.
UMH Başkanı Serrac zafer kutlaması için Ankara’ya gitti. Her ne kadar basın toplantısında “Türk müteahhit ve sermayedarlarının ülkenin yeniden kuruluşu için Libya’ya davetinden” bahsedilse de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Serrac’ın plansız toplantısı, aslında bir strateji zirvesi. Küçük savaşın bitişi daha zorlu bir savaşın başlayacağının habercisi. Türkiye de bunun farkında. Özellikle Hafter’in müttefiki Rusya önemli bir tehdit. Cephede Hafter’in yanında yer alan paralı Rus askerleri Cufra’ya çekilmiş durumda. Bu da Cufra’ya yapılacak operasyonun barındırdığı diplomatik riski ortaya koyuyor. Serrac’ın askeri yetkilileri, halihazırda ciddi bir kuvvet tarafından kontrol edilmeyen güneye doğru hareket edebileceklerini bildiriyor.
Serrac ve Türkiye için esas tehlike Hafter’in müttefiklerinin cesur kararlar alma ihtimali. Uzun süren ve başarısızlıkla neticelenen Trablus kuşatması, General Hafter’i yalnızlaştırdı. Libyalı General, içeride Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih dışarıda da Moskova ile ipleri koparma noktasına geldi. Öyle ki Salih’e karşı olağanüstü hâl eşliğinde kendisini “devlet başkanı” ilan eden Hafter artık bir siyasi temsilciden yoksun. Diğer yandan, General’in paralı asker temin ettiği Rus Wagner Grubu’na 150 milyon dolar borcu bulunuyor. Rusların kuşatmadan kaçışında borç krizinin etkili olduğunu tahmin etmek güç değil.
Hafter yalnızlaştı ancak arkasındaki devletler henüz pes etmedi. Birleşik Arap Emirlikleri ve Fransa, Hafter’i kaderine terk etmeyi düşünmüyor. Abu Dabi-Paris hattı bu sıralar hareketli. Libya’da ve Doğu Akdeniz’de ellerini kuvvetlendirecek yeni bir koz peşinde. Libya sahasında petrol hilalinin kaybetmemek adına Tarhuna ve Cufra’yı kırmızı çizgi olarak kabul eden Fransızlar, Mısır’ı Türkiye’nin karşısında savaşa doğrudan katmayı arzuluyor. Mısır lideri Abdülfettah Sisi’nin ordusu ve donanmasıyla Libya’ya sefer düzenleyecek, böylece sahadaki üstünlük yeniden Hafter ve müttefiklerine geçecek. Mısır donanmasının bölgeye teşrifi ayrıca, Doğu Akdeniz’de yeni gaz ve petrol aramaları için başvuru yapan Türkiye’nin hareket alanını da kısıtlayacak. Söz konusu planı uygulamaya koymak için çeşitli adımlar da atıldı. Sisi, Libya İç Savaşı’nın yenilen taraflarını, yani Akile Salih ve Hafter’i, Kahire’de ağırlayarak ateşkes çağrısı yaptı. Mısır’ın kanatları altına girmeyi kabul ettiği toplantıda Hafter, Sisi’den Türkiye'nin Libya'ya silah akışını durdurma sözü aldı. Esasında bu talep Mısır jetleri ve donanmasının Türk mevzilerini hedef alma garantisinden başka bir şey değil.
Sisi, Müslüman Kardeşler’e destek veren Türkiye’nin Ortadoğu’daki değişmez düşmanlarından. Fakat ekonomik çöküşteki bir ülkeyi demir yumrukla yöneten Mısır lideri, halkının taraf olmayı tercih etmeyeceği bir savaşa girecek kadar cesur mu bunu zaman gösterecek. Her hâlükârda Trablus kuşatmasının kırılmasıyla küçük savaşın bittiğini ve büyük savaşa kapı aralandığı kesin.