Selman Dusari
Suudi Arabistanlı gazeteci, Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Kaddafi'nin kayıtları sizi şaşırttı mı?

Katar'ın eski Emiri Hamad bin Halife’den, eski Başbakan Hamad bin Casim ve Katar’la ilişkili tanınmış İhvan-ı Müslimin liderlerine kadar basına sızan kayıtlarla ortaya çıkan komplolar Libya lideri Muammer Kaddafi ile devam ediyor. Kayıtlar, Katar liderliğindeki İhvan-ı Müslimin örgütünün üyeleri tarafından hazırlanan, tasarlanan ve uygulanan komploların hacmini ortaya koyuyor. Bu komplolar ile genel olarak Arap ülkelerinde ve özelde Körfez ülkelerinde, kaos yaymanın ve ülkeleri sabote etmenin amaçlandığı görülüyor.
Bu kayıtlar, sadece komplo kurdukları ve Krallığı bölmeye çalıştıkları ortaya çıkan Hamad bin Halife ve Hamad bin Casim’in ünlü kayıtlarının bir uzantısından ibaret değiller. Bu tehlikeli komplo sızıntılarının güzel yanı, hiç kimseyi şaşırtmamış olmasıdır. Katar rejiminin istikrarlı bir tutumunun olduğu ve diğer devletlere karşı komplolar kurarak kaos çıkarmaya çalıştığı bilinmektedir. Müttefiki İhvan-ı Müslimin için de benzer bir şeyi söyleyebiliriz. Burada yüksek bir farkındalığın olduğunun ve böylece kimin dost, kimin düşman olduğunun iyi bilindiğinin kaydedilmesi gerekir. Gerçekten bu tür kayıtlar, Katar basınına harcanan milyarlarca doların ‘açık gerçekleri ve reddedilemez kanıtları’ değiştiremeyeceğini doğruladı. Katar rejimi ve İhvan-ı Müslimin örgütü, nerede olurlarsa olsunlar kaosun ve fitnenin fitilini ateşlediler.
Bu kayıtların İhvan-ı Müslimin liderlerinden olan sahiplerinin, Kaddafi’ye komplo kurmak bahanesiyle kötü eylemlerini haklı göstermeye çalışmaları, özürlerinin kabahatlerinden büyük olduğunu gösteriyor. Benzer bir mazeret meşhur kaydında Hamad bin Casim tarafından da öne sürülmüştü: Neccari Kaddafi! Bu, yalnızca söz konusu gizli komplolar da değil, aynı zamanda bundan kurtulmak için çabalarken öne sürülen bahanelerde de bir uyum ve koordinasyon olduğu anlamına geliyor.
Bu ve benzeri kayıtlar başka ülkeler ve örgütlerde ortaya çıkmış olsaydı siyasi fırtınalara sebep olurlardı. Fakat Katar rejimi ve İhvan-ı Müslimin söz konusu olduğunda değişen bir şey yok. Ortaya çıkan onlarca kayıt, gerçekliği değiştirmedi. Kanıtlar her seferinde, Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn'in ‘Katar'ı boykot etmek, İhvan-ı Müslimin’i terörist bir grup olarak sınıflandırmak’ yönünde aldığı tarihi karara ışık tutuyor.
Bugün, Katar'ın boykot edilmesi kararının üzerinden 3 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra, kurmuş olduğu komplolara ve komşu devletlerin içişlerine müdahalesine ilişkin daha fazla şeyle karşılaşıyoruz. Katar, dost gibi görünmeye ve imajını düzeltmeye çalıştığı her seferinde bu tür deliller ve kanıtlar ortaya çıkacak. Katar'ın bu lekeyi gidermesi için kaç yıla ihtiyacı var acaba?!