Prof.Dr. Bilal Sambur
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi
TT

Z Kuşağı ne istiyor? Ne istemiyor?

Z Kuşağı (Gen Z), yirmi birinci yüzyılın ilk nesli olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır. 1995-2010 yılları arasında doğanların meydana getirdiği Z kuşağı, doğdukları andan itibaren dijital alem içinde doğmakta ve büyümektedirler. Z Kuşağı, dünyada internet patlamasının yaşandığı bir dönemde ortaya çıkmıştır.
Z Kuşağı, doğuştan itibaren dijital kuşak olarak anılmayı hak etmektedir. Hayatı çevrimiçi ve çevrimdışı tecrübelerden oluşan Z Kuşağı, çok erken yaşlardan itibaren interneti kullanan, sosyal medya platformlarında vakit geçiren ve telefonlar başta olmak üzere her türlü dijital aracı kullanan nesildir. Z Kuşağı, internet başta olmak üzere dijital teknolojiler sayesinde sınırsız bilgiye ve sınırsız iletişim kurma imkanlarına sahip kuşak olarak karşımıza çıkmaktadır.
Gençlerin bir toplumu ve dünyayı tamamen etkileyebilecek bir güç haline gelmesi yeni bir olgudur. Z Kuşağı, toplumdaki üretim, tüketim, çalışma, eğlence, seyahat başta olmak üzere her alanda bütün toplum kesimlerinin davranışlarını ve alışkanlıklarını belirleyecek güç haline gelmiştir.
Eğilimlerin ve davranışları belirlenmesinde Z Kuşağının belirleyici nitelikte etkileyici bir güç haline gelmesi yeni bir durumdur. Z Kuşağının belirleyici güç olarak siyaset, ekonomi, eğitim,  seyahat, moda ve iletişim başta olmak üzere ulusal ve küresel ölçekte bütün alanlarda ortaya çıkması üzerinden insanlık durumunun okunması bir gerekliliktir. Gençler, artık hayatta bir faktör olmanın ötesinde belirleyici bir aktör haline gelmişlerdir.
Kendini ifade etmeye çok arzulu ve istekli olan Z Kuşağı mensupları, kendilerinin farklı etiketlerle ve damgalamalarla dar kalıplara yerleştirilmesinden hoşlanmamaktadırlar. Dindar-laik, başı açık-başı kapalı, solcu-sağcı gibi kalıplar, Z kuşağı için çekici olmayan kategorilerdir. 
Z Kuşağı, kamplaştıran, ötekileştiren ve çatıştıran politikacılara ve hükümetlere güven duymama şeklinde bir eğilime sahiptir. Çatışmanın, gerilimin ve kamplaştırmanın çözüm ve işleri yoluna sokmanın metodu olmadığını düşünen Z kuşağı, diyaloğu, iletişimi ve ilişkiyi sorunların çözüm yolu olarak görmektedir.
Çatışmadan ve gerilimden hoşlanmayan Z Kuşağı, diyalog yoluyla ve farklı bakış açılarının kabul edilmesi yönünde çoğulcu bir eğilime sahiptir. Çatışmacı ve tek bir yaklaşımı empoze etmeye kalkan otoriter yaklaşımlar, Z kuşağı içinde popüler değildir.
Z Kuşağı, kültür savaşlarından hoşlanmamaktadır. LGBT üzerinden yapılan politik polemikler ve çatışmacı söylemler, Z Kuşağı arasında ilgiyle karşılanmamıştır. Sembollerin politik kullanımının da Z Kuşağı tarafından ilgiyle karşılandığını söyleyemeyiz.
Ayasofya’nın tamamının camiye dönüştürülmesi uygulaması, Z Kuşağı arasında büyük heyecan yaratmamış ve o kuşak mensupları arasında büyük bir motivasyon ve mobilite meydana getirmemiştir.
Z Kuşağı için hiçbir kurum ve kişi kutsal değildir. Gençler, siyasal partilerle ve siyasal liderlerle sadakat üzerinden bir ilişki kurmamaktadırlar. Z Kuşağı, hiçbir siyasal ideolojiye, partiye veya lidere biat etme eğiliminde değildir. 
Z Kuşağı, özgürlüğü ve çıkarları için bütün ideolojilerden, partilerden ve liderlerden vazgeçebilecek bir kuşaktır. Z Kuşağı, bütün kurumları, kişileri ve politikaları sorgulamakta ve yararları temelinde onlar hakkında değerlendirmeler yapmaktadır.
Z Kuşağı, kendilerinde olağanüstü ilahi güçler vehmeden politikacılar yerine,  normal olarak niteleyebileceğimiz bir kişiliğe sahip olmayı başarmış politikacıları ve yöneticileri tercih etmektedir.
Z Kuşağı, rahat koltuklarında kendileri adına karar veren politikacılar ve yöneticiler yerine, dijital imkanları kullanarak kendileriyle birlikte karar alan paylaşımcı politikacıları önemsemekte ve onlara kulak kabartmaktadır.
Z Kuşağı için hareket noktası kendisidir. Kendisine odaklanan ve kendisini referans noktası olarak kabul eden Z kuşağı, siyasette, ekonomide, eğitimde, eğlencede ve diğer alanlarda da kendisinin referans noktası olarak alınmasını istemektedir.
Z Kuşağı, kendisine iş sağlayan politikalar üretmeyen partilere, yönetimlere ve kişilere değer vermemektedir. Z Kuşağı, kendisine daha iyi bir hayatın kapılarını açmayan yüksek öğretime hiçbir değer vermemekte ve diplomalı işsizler ordusu oluşturulmasına tepki duymaktadır.
Z Kuşağı için ihtiyaçlarını karşılamasına yetecek uygun bir ekonomik refah seviyesine sahip olmak büyük önem taşımaktadır. Z Kuşağı, materyal olanı önemsemektedir. Maddi ihtiyaçlarını tatmin edecek imkanlardan mahrum olma hali, Z Kuşağında büyük bir öfke, yoksulluk ve yoksunluk duygusu yaratmaktadır.
Dijital dünyanı yerlileri olan Z Kuşağı, her şeye kolaylıkla ulaşmayı ve sahip olmayı istemektedirler. İnternetin sınırsızlıklar dünyasında dolaşan Z kuşağı için bir şeye ulaşamamak çok anlamlı gözükmemektedir. Wikipedia’ya veya Twitter’a erişimin yasaklandığı veya kısıtlandığı hallerde Z kuşağı çılgına dönmektedir.
Z Kuşağı, en son cep telefonu veya bilgisayar modeline sahip olarak dijital dünyada gezinme arzusundadır. İstediğine ulaşma ve istediğine sahip olma Z kuşağının çok önemli bir karakteristiğidir.
Z Kuşağı, sosyal medyaya ve internete sosyal değişimin ve aktivizmin gerçekleştiği imkanlar olarak bakmaktadır.
Z Kuşağı, hayatın her alanında bireysel kimliğinin ifade edilmesine çok önem vermektedir. Kendisi için kişiselleştirilen ürünlere önem veren Z Kuşağı, aynı şekilde kendisini kişiselleştiren siyasete, eğitime ve medyaya önem vermektedir.
Hep kendilerini öne çıkaran, her şeyi kendilerinin yaptığını söyleyen ve tarihin kendilerinden başladığını söyleyen siyasetçileri, Z Kuşağı çok antipatik bulmaktadır. Z Kuşağı, siyasetin, eğitimin ve ekonominin kendilerini ve toplumu anlamasını istemektedir.
Siyasette, ekonomide, eğitimde ve kültürde tek yol budur şeklindeki dayatmaları istemeyen Z Kuşağı,  bireyin ve toplumun kendisini doya doya ifade edebileceği ifade özgürlüğüne sahip olmayı, farklı insanları, yolları ve uygulamaları anlamaya açık olmayı istemektedir.
Z Kuşağı, elindeki imkanların yanında kendisi için yeni imkan kanallarının açılmasını isteyen bir kuşaktır. Geçmişteki olumsuz durumlardan örnekler vererek bugün elinizdekilerle yetinmeyi dile getiren siyasal, toplumsal ve idari söylemlerle Z Kuşağını hiçbir konuda tatmin ve ikna etmek mümkün değildir.
Z Kuşağı, ulusal ve uluslararası düzeylerde statükonun korunamayacağını çok iyi bilmektedir. Dijital alemde statüko yoktur. Dijital alemde her şey her an değişmekte ve akmaktadır. Z Kuşağı, siyaseti statükoyu korumak veya yeni statükolar yaratmak olarak anlamamaktadır.
Z Kuşağı, siyaseti transformasyonu yani değişimi gerçekleştirmenin aracı olarak anlamaktadır. Z Kuşağının siyaseti değişim olarak anlaması, siyasetçiler için büyük bir meydan okuma anlamına gelmektedir.
Z Kuşağı, teknolojiyle büyüyen, açıklık ve özgürlüğüne düşkün bir kuşaktır. Z Kuşağı hakkında sosyal adaletin savaşçıları veya dünyayı değiştirecek yeni güç şeklinde abartılı değerlendirmeler yapmak için vakit çok erkendir.
Z Kuşağı, dünyayı isteyen ve hemen şimdi isteyen bir 1968 kuşağı değildir. Yeni belirleyici güç olarak ortaya çıkan Z Kuşağını anlamak, insanlık durumumuzun sağlıklı olarak anlaşılması açısından büyük önem taşımaktadır. Z Kuşağını anlamak, insanlığı anlamak için gerekli olan bir çaba ve meydan okumadır.